Akut lösemide her zaman umut var
Lösemi (kan kanseri) eskisi kadar korkulacak bir hastalık olmaktan çıkıyor. Tanı ve tedavi yöntemlerindeki yeni gelişmeler, lösemiyle mücadeleyi her geçen gün daha başarılı bir noktaya taşıyor. Bugünkü tıbbi bilgiler dahilinde löseminin tam olarak kesin sebebi bilinmiyor. Ancak ailesel yatkınlık, bazı virüsler, her türlü kimyasal çözücü madde ve radyasyon gibi birtakım risk faktörlerinin etki ettiği düşünülüyor. Birçok farklı tip lösemi hastalığının bulunduğunu söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Hematolojik Onkoloji ve Kemik İliği Nakli Direktörü Prof. Dr. Zafer Gülbaş, “Akut lösemi tipleri aniden ortaya çıkıp hastalık belirtileri verirken, kronik lösemi tipleri sıklıkla hastalık belirtisi vermeden tesadüfen saptanıyor” diyor.

Lösemi (kan kanseri) çeşitleri
Akut ve kronik olmak üzere farklı tiplerde lösemi hastalıkları olmakla birlikte, başarılı bir akut lösemi tedavisinde iki kritik aşama bulunuyor. Akut lösemide teşhisin ardından risk düzeyinin belirlenmesi birinci kritik nokta, donör araştırmasının başlatılması ise ikinci kritik nokta olarak görülüyor.
Akut lösemi belirtileri
Akut lösemide belirli bir yaş aralığı yoktur, her yaşta karşımıza çıkabiliyor ancak yaş arttıkça löseminin olasılığı artıyor ve kötü seyretme riski de yükseliyor. Akut lösemide hastalar en çok ateş, kol ve bacaklarda geçmeyen morluklar ve artan halsizlikle doktora başvuruyor. Bunların yanı sıra; ağrı kesicilerle geçmeyip gece dahi uykudan uyandıran kemik ağrıları, yorgunluk, boğaz ağrısı, öksürük, zatürree ya da vücudun herhangi bir yerinde enfeksiyon görülüyorsa mutlaka doktora başvurulması gerekiyor.
Akut lösemi teşhisi
Akut lösemi teşhisi konduğu zaman hastayı remisyona sokmak için kemoterapi uygulanması gerekiyor. Hastaların yüzde 70 ile 80’i bu aşamaya olumlu yanıt veriyor. Hasta kendini iyi hissedip, şikayetleri kaybolsa bile tedaviyi kesmemek ve pekiştirme tedavisine (ek tedavi) başlamak, ayrıca bu süreç devam ederken hastada tespit edilen akut löseminin iyi riskli mi yoksa kötü riskli mi olduğuna bakılması gerekiyor.
Akut lösemide testler hayati önem taşıyor
Hastadaki akut lösemi iyi ya da kötü riskli mi olduğu tespit edilmeden tedavi edilirse, hasta iyileştiğinde artık geriye dönük olarak o riski belirleme şansı olmuyor. Teşhisin ardından ilgili tüm testlerin yapılması ve riskin belirlenmesi kritik bir önem taşıyor. Bazı akut lösemili hastalarda ise hastalık myelodisplazi denilen hastalık sonrası ya da başka bir hastalık nedeniyle önceden alınan kemoterapi sonrası ortaya çıkıyor.
Donör arayışında vakit kaybetmemek gerekiyor
Her lösemi hastası aynı zamanda bir nakil adayıdır, zaman kaybetmemek adına tedavi planındaki ilk aksiyonlardan birinin de donör arayışı olması gerekiyor. İlk olarak hastanın kardeşleri varsa, onların doku grubuna bakılması, uymazsa hasta için akraba ve akraba dışından donör arayışının başlatılması gerekiyor.
Lösemide (kan kanseri) yeni tedaviler: Hedefe yönelik tedavi ve hücrelerin savaşı
Normal hücrelere zarar vermeden sadece lösemi hücrelerini öldüren ilaçlar geliştirilmiş durumda. Bu konuda en iyi bilinen ve philadelphia pozitif akut lenfoblastik lösemili hastalarda kemoterapiye ek olarak standart kullanılan imatinib etken maddeli ilaç. Yeni olarak flt 3 pozitif hastalarda denenen flt 3 inhibitörü ilaçlar ve monoklonal antikorlar da mevcut. Üzerinde çok tartışılan bir diğer önemli yenilik ise hücre tedavisi ve aşılar. Hücre tedavisi olarak donörlerden elde edilen lenfositler kullanılıyor. Lösemideki ana kanser hücrelerini hedef alan aşılar için de geliştirme çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Ancak bunun için de en az beş yıl daha beklememiz gerekiyor.
Akut lösemi iyileşme oranı
Akut lösemide her yıl yeni hasta sayısı yüz binde 4 ile 6 olarak artıyor. Akut löseminin iyi riskli tiplerinde iyileşme yüzde 75’lere, akut promyelositik lösemide ise yüzde 90’lara kadar çıkabiliyor.
Löseminin dünü bugünü
- Daha önce doku grubu araştırmaları iki basamaklı olarak yapılırken, şimdi doku grubu araştırmaları artık çok detaylı biçimde dört basamaklı olarak yapılıyor ve doğru donör bulunuyor.
- Risk belirlemesi çoğu merkezde yapılamazken, günümüzde iyi, orta ve kötü riskli hastalar belirlenebiliyor. İyi riskli hastalar kemoterapi, orta ve kötü riskli hastalar kemik iliği nakliyle tedavi ediliyor.
- Akrabalardan uygun donör bulunamadığı zaman çare tükeniyor gibi düşünülüyordu. Artık ayrıntılı doku grubu araştırmaları sayesinde akraba dışından da çok uygun donör bulunabiliyor.