
okuyabilirsiniz.
Dünya
çapında her yıl 1 milyondan fazla insan, hava kirliliği nedeniyle hayatını
kaybediyor. Anadolu Sağlık Merkezi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr.
Hişam Alahdab hava kirliliğinin sağlığımız üzerindeki etkilerine dikkat
çekiyor.

Hava kirliliğinin sağlığımız açısından
önemi nedir?
Hızlı
ve çarpık kentleşme, yoğun trafik ile kalitesiz yakıt kullanılması gibi
etkenler havayı kirleterek alınan her nefes vücuda bir yandan zarar veriyor.
Atmosferde oluşan toz, duman, gaz ve su buharı şeklindeki kirleticiler, insan
sağlığını olumsuz yönde etkiliyor. Hava kirliliği; solunum yolu, kalp, cilt,
göz ve sinir sistemi hastalıklarına neden olabiliyor. Hava kirliliğinin insan
sağlığı üzerinde yarattığı etkiler kısa ve uzun vadeli olarak ikiye ayrılıyor.
Kısa vadeli etkiler alerjik reaksiyon şeklinde ortaya çıkıyor ve geri dönüşümü
olabiliyor. Örneğin havanın çok kirli olduğu günlerde gözlerin kaşınması,
kızarması, insanların hapşırması, öksürmesi gibi reaksiyonlar bu kapsama giriyor.
Bu etkilerin kalıcı hasar bırakma riski çok düşük oluyor. Uzun vadeli etkiler
ise maruz kalınan havanın içindeki kirlilik yoğunluğuna ve süreye bağlı olarak
ortaya çıkıyor. Hava kirliliğinin yoğun ve sürekli olduğu bölgelerde yaşayan
insanlarda; öksürükten bronşite, kalp hastalıklarından kansere kadar çeşitli
kronik hastalıkların ortaya çıkma riski de artıyor.
Hava kirliliğinin sağlığımıza zararları
Kirli
havanın içeriğinde parçacıklar, çeşitli gazlar bulunuyor ve bu tanıma kimyasal
olarak sülfat, nitrat, amonyak, sodyumklorür ve mineral tozların su ile
birleşip partikül haline gelmesi sonucu oluşan katı maddeler de dahildir. Akciğerlerin
içindeki hava keseciklerine kadar girebildikleri için, küçük parçacıklar en
tehlikeli grubu oluşturuyor. Solunan kirli havanın içinde bulunan çeşitli
gazlar da insan sağlığına zarar veriyor. Bu maddelerden biri olan
karbonmonoksit kanın oksijen taşıma kapasitesini azaltarak kan damarlarının
çeperlerinde, beyin ve kalp gibi duyarlı dokularda işlev bozukluklarına yol
açıyor. En yaygın hava kirletici gazlardan kükürtdioksit (SO2) ise bronşit ve
amfizem gibi akciğer hastalıklarının ortaya çıkmasını kolaylaştırıyor.
Taşıtların egzozlarından ve sabit yakma tesislerinden çıkan gazların güneş
ışığıyla birleşmesi sonucu ortaya çıkan nitrik asit (HNO3) solunum yolu
enfeksiyonlarına yatkınlığı artırıyor, akciğerde kalıcı değişikliklere yol açabiliyor.
Havada oluşan, özellikle sülfirik asit ve nitrik oksit gibi gazlar havada su,
oksijen ve oksidanlarla birleşmesi halinde yağmura dönüşüyor. Aslında bir asit
yağmuru olan bu yağış; yeşil alanları, toprakta yetişen besinleri, denizleri ve
dolayısıyla tüm canlıları etkileyerek ekosistemi bozuyor.
Solunum sistemi kendini koruyor
Soluma
işlevi gerçekleştiğinde hava, burun yoluyla akciğerlere kadar giriyor ve bu yol
üstünde birkaç kontrol mekanizması bulunuyor. Burnun içindeki kıllar büyük
partiküllerin girmesine engel oluyor. Üst solunum yollarını geçip alt solunum
yollarına giderken ana nefes borusunun ve ana bronşların içinde “silya”
denilen, yukarıya doğru süpürme hareketi yapan yapılar bulunuyor. Silyalar,
üzerlerine takılan uygun büyüklükteki her türlü partikülü dışarı atmayı
sağlıyor. Bu mekanizmaları geçen partiküller ise akciğerlerin içindeki hava
keseciklerine kadar ulaşabiliyor.
Hava kirliliğinden kimler etkileniyor?
Hava
kirliliğinden herkes aynı ölçüde etkilenmese de en sağlıklı insanlar dahi bu
durumun olumsuzluklarına maruz kalıyor. Özellikle çocuklar, yaşlılar, gebeler
ve kronik hastalığı olanlar kirlilikten daha fazla etkileniyor. Bağışıklık
sistemi ile akciğer gelişimi henüz tamamlanmamış çocuklar daha hızlı nefes alıp
vermeleri ve dışarıda çok zaman geçirmeleri nedeniyle bu grupta risk artıyor. Savunma
mekanizmalarının zayıflaması ve kronik hastalıkların artması nedeniyle yaşlılar
da kirlilikten fazlaca etkileniyor.
Hava kirliliğini önlemek için alınabilecek
tedbirler
- Sanayi
tesislerinin baca gazı sınır değerlerine uymaları sağlanmalı,
- Isınmada
yüksek kalorili kömürler kullanılmalı, her yıl bacalar ve soba boruları
temizlenmeli ve binalarda ısı yalıtımına önem verilmeli,
- Kullanılan
sobalar ve kalorifer kazanları kriterlere uygun olmalı,
- Doğalgaz
kullanımı yaygınlaştırılarak özendirilmeli,
- Kalorifer
ve doğalgaz kazanlarının periyodik olarak bakımı yapılmalı,
- Yeni
yerleşim yerlerinde bölgesel ısıtma sistemleri kullanılmalı,
- Kent
içi ulaşımda uygun meyilli alanlarda bisiklet yolları, park yerleri, kiralama
sistemi oluşturulmalı, kamuoyu bilgilendirmesi de sağlayarak bisiklet kullanımı
yaygınlaştırılmalı,
- Isınma
ve geri kazanım için atık yakmanın önüne geçilmesi amacıyla, atıklar geri
kazanılarak değerlendirilmeli veya uygun atık yakma tesislerinde yakılarak
bertaraf edilmeli,
- Yerleşim
alanları dışında ve hakim rüzgar yönü dikkate alınarak sanayi tesislerinin yer
seçimi yapılmalı, imar planlarında bu alanların çevresinde yapılaşmalar
önlenmeli,
- Euro
4 ve üzeri standartları sağlayan, emisyonları düşük motorlu taşıtlar tercih
edilmeli ve desteklenmeli,
- Toplu
taşıma araçları yaygınlaştırılmalı,
- Araçların
egzoz emisyon ölçümleri periyodik olarak yapılmalı.