Hibrit ameliyathanede üstün teknoloji
Hem cerrahlar hem de hastalar için daha güvenli bir ortam sunan hibrit ameliyathanelerde özellikle beyin ve sinir cerrahisinin en komplike ameliyatları en düşük risklerle gerçekleştiriliyor.

Teknolojiden en çok yararlanan alanlardan biri de elbette tıp. Bu nedenle her geçen gün daha konforlu, daha güvenilir tedavilerle tanışıyoruz. Özellikle son yıllarda kansere göz açtırmayan akıllı tanı ve tedavi yöntemleri, görüntüleme cihazları ya da cerrahideki en önemli dönüm noktalarından biri olan robotik cerrahi gibi gelişmeleri, bilime ve tıp teknolojilerindeki muazzam gelişmelere borçluyuz. İşte bu teknolojiler artık ameliyathanelerin de ayrılmaz parçası haline gelerek, bu kez bizleri bambaşka bir ameliyathane formatıyla tanıştırıyor: “Hibrit Ameliyathane”. İleri teknolojik donanımı ve bu donanımın hem cerrahlara hem de hastalara getirdiği avantajlarıyla dikkat çeken hibrit ameliyathaneleri uzmanlara sorduk.
Yazımız, Anadolu Sağlık Merkezi Beyin ve Sinir Cerrahisi Bölümü Direktörü Prof. Dr. Serdar Kahraman ile Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Selçuk Göçmen’in katkılarıyla hibrit ameliyathanelere yakın bir mercek niteliğinde...
BU ODADA HER ŞEY BİR ARADA
“Hibrit Ameliyathane”, gelişmiş tıbbi görüntüleme sistemleri ve tıbbi cihazların aynı anda bir arada kullanılabildiği yeni konsept ameliyathane odaları için kullanılan bir kavram. Aslında mobil röntgen cihazlarının (C-kollu floroskopi) 1970’li yıllarda ameliyat odalarında kullanılmasıyla başladı fakat bugün artık bambaşka bir boyuta ulaşmış durumda. Günümüzde mobil bilgisayarlı tomografi (BT) ve magnetik rezonans (MR) görüntüleme cihazlarının devreye girmesinin ardından, nöronavigasyon dediğimiz ameliyat hedefi belirleme ve nöromonitörizasyon cihazı (ameliyat sürecinde beyin ve sinirlerin fonksiyonlarının izlenmesi) gibi gelişmiş teknolojilerin de katılımıyla tam olarak hibrit konsepte ulaştığını söyleyebiliriz. Ve son bir şey daha; navigasyon sistemleri ile entegre özel floresan filtreli ameliyat mikroskoplarının da ameliyathane tıbbi donanımına eklenmesiyle özellikle tümörlerin normal sinir dokularından ayrımı daha kolay duruma geldi. Yani mikroskoplar da “hibrit” kavramının içinde yer almaya başladı. Görünen o ki, yakın gelecekteki tıp teknolojilerindeki ilerlemelerle, daha yüksek bir hasta konforu için hibrit ameliyathanelerin teknolojik açıdan yeni konukları da olabilir…
Geçmiş yıllara baktığımızda, ülkemizde ve dünyada minimal invaziv ameliyat tekniklerinin gelişmesi ile hibrit ameliyathanelerin gelişiminin birbirine paralel olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla en zor ve sorunlu kompleks ameliyatlar daha güvenle yapılabilir bir duruma gelmiş durumda. Bu da hem hasta hem doktor için daha az cerrahi travma, daha küçük kesi, daha kısa süreli operasyon, daha az kan kaybı, daha az komplikasyon, daha az yatış, daha az maliyet gibi çok önemli avantajlar anlamına geliyor.
BEYİN CERRAHİSİNDE HİBRİT AMELİYATHANE
Beyin, omurilik ve omurga cerrahisinde hibrit ameliyathaneler pek çok hastalık grubu ve travma cerrahisi için kullanılıyor. Örneğin; Anevrizma (baloncuk), Arteriovenöz malformasyon (AVM) gibi beyin veya omurilikteki damar hastalıklarının nörovasküler cerrahisi, beyin tümörü veya fonksiyonel stereotaktik cerrahi ve spinal implantasyon cerrahisi bunlardan bazıları. Şimdi gelin, beyin ve omurilik cerrahisinin kullandığı hibrit ameliyathanelerdeki yeni nesil teknoloji cihazlarına ve hastalar ile cerrahlar için neler sağladığına bir göz atalım…
O-ARM CT (O-KOLLU TOMOGRAFİ)
Mobil tomografi ile ameliyat anında çekim imkanı
Yeni nesil görüntüleme sistemi olan mobil tomografi cihazı ile ameliyat sırasında bilgisayarlı tomografi çekilebiliyor. Bu teknoloji ile hem beyin hem de omurga-omurilik cerrahisinde 2 veya 3 boyutlu olarak ameliyat anında görüntüleme yapılabiliyor. Üstelik 360° açıyla üç boyutlu olarak 13 saniye gibi kısa bir sürede. Sistemin robotik pozisyonlama özelliği de var. Bu sayede cihaz ameliyathanede çok hızlı bir şekilde hasta masasına yanaştırılıp tomografi çekilebiliyor. Tabii bir önemli avantajı da şu; sadece tek seferde görüntü aldığı için diğer standart tomografi cihazlarına göre üçte bir oranında daha az radyasyon miktarı ile aynı görüntü kalitesinde imajlar ameliyat boyunca izlenebiliyor. Özellikle;
- Yaşlılığa bağlı omurga şekil bozukluklarında
- Omurilik kanalındaki basılarda
- Omurga tümörlerinde
- Çocukluk çağı ve gençlik dönemi omurga eğriliklerinde
- Omurganın bazı gelişimsel hastalıklarında
- Travmaya bağlı kırılma ve çıkmalarda vidalama (platin yerleştirme)
ameliyatlarında sıklıkla kullanılıyor. Omurgaya vida yerleştirilmesi gereken yer anatomik bölgeye göre değişmekle birlikte 1-2 mm hassasiyet ile tespit edilmelidir. Omurga vidalama ameliyatları yakın zamana kadar “skopi” adlı C kollu ve 2 boyutlu görüntü verebilen röntgen cihazıyla yapılıyordu. Bu ameliyatlarda, vidaların istenmeyen bir bölgeye gitme ihtimali nedeniyle hasta yeniden operasyona alınabiliyor, bu da enfeksiyon riskini ve hastanın yatış süresini uzatıyordu. Ancak 3-boyutlu tomografi görüntüsü alabilen O-Arm CT teknolojisiyle gerçekleştirilen vidalama ameliyatlarında başarı oranı artarken, hata payı da sıfırlanıyor. Ayrıca O-Arm-CT cihazı ile uyumlu çalışan ve tüm hedefleri ileri derecede hassasiyetle gösterebilen nöronavigasyon sistemi de aynı anda kullanılarak ameliyat başarı şansı daha da artırılabiliyor. Dolayısıyla 1-2 mm hassasiyetle omurilik ve sinir köklerindeki yaralanma riski neredeyse yok edilerek, daha güvenli bir ameliyat gerçekleştirilmiş oluyor.
O-Arm CT sistemi sayesinde, ameliyatın son aşamasında steril şartlarda tomografi çekilerek hastanın tekrar ameliyat edilmesini gerektiren istenmeyen durumlar (örneğin; omurga vidalama işlemlerinde vidanın yanlış yere girmesi, beyin ameliyatlarında ameliyat bölgesinde kan birikmesi gibi) en aza indirilmiş oluyor. Hasta kısa sürede ayağa kalkıyor ve hızlıca taburcu oluyor.
O-Arm cihazı ile gerçekleştirilen omurga vidalama ameliyatlarının avantajlarını özetleyecek olursak:
- Her aşamada cerraha kritik bilgi verir, ameliyatın tekrarlanma riski azaltılmış olur.
- Hasta daha az radyasyon alır.
- Daha küçük ameliyat kesisiyle, hastaya hızlı iyileşme imkanı sağlar ve kanama azalır.
- Sistem kompleks ameliyatların taşıdığı büyük riskleri en aza indirir.
- Enfeksiyon riskinin azalmasını sağlar. Vidaya bağlı felç riski en düşük orana iner.
NÖRO-NAVİGASYON SİSTEMİ
Beynin tüm sokaklarını bilen navigasyon
Cerrahi bölge koordinatlarını hesaplıyor ve minimal bir sapmayla hedefe ulaşıyor. Böylece ölüm ya da sakatlanma riskleri en alt seviyeye kadar iniyor. Yeni nesil nöronavigasyon, yani ''yön bulma veya yönlendirme'' sistemi… Beyin içinde veya omurilik cerrahisinde gidilecek bir hedef için GPS teknolojisine benzeyen bir sistemle koordinatları hesaplıyor ve cerrahın 3-boyutlu taranmış imajları görmesini sağlıyor. Bilgisayar teknolojisinin üst düzey tasarımı olan “nöronavigasyon” ile beyin cerrahisinde hedeflenen lezyona büyük bir doğruluk derecesiyle (1 mm’den düşük hassasiyetle) yaklaşılıyor. Bu da tabii ameliyatta sağlıklı dokuda oluşabilecek zararı en aza indiriyor. Yöntemde, ameliyat öncesinde hastanın MR ve/veya CT'si çekiliyor ve navigasyon cihazına aktarılıyor. Böylece ameliyat sırasında gerçek zamanlı navigasyonla hastanın beynindeki ve omurgasındaki çeşitli risk bölgeleri görülerek bir planlama yapılıyor.
Bu yöntem diğer teknolojilerle bir arada kullanılabildiği gibi tek başına da kullanılabiliyor. Küçük ve derin yerleşimli tümör ve benzeri tüm durumlarda sadece küçük bir giriş deliği yardımıyla stereotaksik biyopsi yapılabiliyor. Yani ince bir iğne ile direkt o bölgeye milimetrik olarak ulaşılıp doku örneği alınıyor. Ve tabii alınan bu doku örneğinin patolojik incelemesi sonucunda hastanın hangi tedavi yöntemi ile tedavi edileceği belirleniyor.
Avantajları
- Hassas anatomi üzerinde kusursuz ilerleyerek kritik yapılardan uzak durur.
- Ameliyat daha minimal invazif sınırlarda yapılır (Küçük bameliyat kesisiyle ameliyat süresi kısalıyor).
- Hastanın sağlıklı anatomisini bozmayarak daha güvenli ameliyat imkanı sağlar.
YENİ NESİL FLORESAN FİLTRELİ MİKROSKOP
Tümörlü dokuyu normal dokudan ayırarak çıkarmak
Bilindiği üzere beyin ve omurilik tümörlerinin tedavisi mikrocerrahidir. Bu cerrahideki en büyük zorluk, tümör dokusunun normal dokudan ayrılmasıdır. Standart normal bir cerrahi mikroskobuyla bunu başarmak bazen sorunlu olabilir. Oysa yeni nesil mikroskoplarla, özel ışık filtreleri kullanılarak, örneğin floresan ile boyanmış tümör dokusu normal sinir dokusundan kolaylıkla ayırt edilebiliyor. Dolayısıyla, nöronavigasyonla birleşen özel ameliyat mikroskobu sayesinde daha küçük bir kesi ile tümörün en az hatayla maksimum düzeyde çıkarılması sağlanıyor.
Türkiye’de sadece belirli hastanelerde bulunan bu sistem tümör ameliyatları dışında, beyin damar hastalıklarının ameliyatlarında da kullanılıyor. Örneğin, ameliyat sırasında hastaya damardan verilen özel madde sayesinde mikroskobun filtresi ayarlanarak, beynin damarları görülebiliyor, yani beyin damar anjiyografisi yapılabiliyor. Bu sayede henüz ameliyat bitmeden beynin damarsal ağı izlenmiş oluyor. Bu da beyin damar bozukluklarının daha güvenli bir şekilde cerrahi yöntemle tedavi edilme şansını yükseltiyor.
İNTRAOPERATİF NÖROMONİTÖRİZASYON
Beynin kritik noktaları canlı yayınla ekranda!
Beyin tümörü ve omurga ameliyatlarına bağlı olarak sinirlerde gelişebilecek hasarı (felç riskini) en aza indirmek için, ameliyat sırasında hastanın saçlı derisine, kaslar üzerine yerleştirilen elektrotlar sayesinde elektrik uyarıları verilerek beyin, omurilik, sinir kökleri ve refleks yolların monitörde sürekli izlenmesini sağlayan sistemdir. Ameliyat boyunca nöroloji uzmanı tarafından takip edilen değerlerde bir değişiklik olduğunda sistem cerrahı uyarır. Böylece hastada geri dönüşümsüz bir hasar (felç gibi) gelişmesi önlenerek yaşam kalitesinin düşmesi engellenmiş olur. Hasta kısa sürede ev ve iş hayatına geri dönebilir.
YAKIN GELECEKTE NELER OLACAK?
- Bazı branşlarda zaten devreye girmiş olan robotik cerrahi giderek daha çok alan kazanacak. Böylece minimal invazif cerrahiler kavramı gelişen teknolojiyle daha yaygın ve etkili kullanılır bir duruma gelecek.
- Hibrit kavramı sadece gelişen teknolojileri değil aynı zamanda yapay zeka uygulamalarındaki gelişmeleri de kapsıyor. Dolayısıyla teşhisten tedaviye giden süreçte yakın gelecekte yapay zeka uygulamalarının hasta güvenliğini ve tedavideki başarısını en üst düzeye çıkaracağını öngörebiliriz.
HİBRİT AMELİYATHANENİN AVANTAJLARI:
- Daha az cerrahi travma
- Daha küçük kesi
- Daha kısa süreli operasyon
- Daha az kan kaybı
- Daha az komplikasyon
- Daha az yatış
- Daha az maliyet

1989 GATA Tıp Fak. Mezunu olup,1997 yılında Nöroşirurji uzmanlık eğitimini tamamlamıştır. Almanya’da 1999 yılında Nöroendoskopi ve spinal endoskopik cerrahi eğitimi almıştır. Ulusal ve uluslararası birçok akademik görevde bulunmuştur. Türk Omurga Derneği’nin 2013-15 arasında başkanlığını yapmıştır. Halen Eurospine (Avrupa Omurga Derneği) İleri Cerrahi Kurs Başkanlığını yürütmektedir. Çok sayıda bilimsel araştırma yayını vardır. Nöroşirurji alanında kompleks beyin ve omurga ameliyatlarında ileri düzey deneyim sahibidir.