Omurilik Tümörlerinde Erken Tanı Önemli!
Omurga/omurilik tümörlerinin en sık ve genelde en erken rastlanan belirtisi boyun, sırt ya da bel ağrısı. Tümör, omurilikten çıkan sinir köklerini de etkilediğinde listeye kol, göğüs kafesi, kalça ve bacak ağrıları da ekleniyor. Bu yüzden özellikle bel ve boyun fıtıklarıyla karıştırılan bu tümörler için bilinçli olmak, tanı için erken davranmak, başarılı bir tedavi süreci için hayati değer taşıyor...

Omurga/omurilik tümörlerinin en sık ve genelde en erken rastlanan belirtisi boyun, sırt ya da bel ağrısı. Tümör, omurilikten çıkan sinir köklerini de etkilediğinde listeye kol, göğüs kafesi, kalça ve bacak ağrıları da ekleniyor. Bu yüzden özellikle bel ve boyun fıtıklarıyla karıştırılan bu tümörler için bilinçli olmak, tanı için erken davranmak, başarılı bir tedavi süreci için hayati değer taşıyor...
Omurgamız ve onun içinde özenle koruduğu omuriliğimiz bizi ayakta tutan, günlük pek çok fiziksel ve zihinsel fonksiyonumuzu yerine getirmemizi sağlayan en önemli yapımız. Burada görülebilecek en küçük bir sağlık şikayetinin dahi göz ardı edilmesi, geri dönüşü zor sonuçlar getirebilir. Çoğu zaman bel fıtığıyla karıştırılan omurgaomurilik tümörlerinin geç fark edilmesinin getirdiği sonuçlar gibi…
Anadolu Sağlık Merkezi Beyin ve Sinir Cerrahisi Bölümü Direktörü Prof. Dr. Serdar Kahraman ve Yrd. Doç. Dr. Gökhan Acka’nın katkılarıyla hazırladığımız yazımız, omurga ve omurilik tümörlerine daha yakından bakmamızı sağlarken, benzer şikayetlerimiz olduğunda tanı için geç kalmamamız gerektiğini de hepimize bir kez daha hatırlatıyor...
NEREDE, NASIL ORTAYA ÇIKIYOR?
Omurga ve omurilik tümörleri (spinal tümörler), doğrudan omurga veya omuriliğin kendisinden kaynaklanan (Primer tümörler) ya da vücudun başka bir bölgesinde var olan kanserin, bu bölgeye yayılımı sonucu (Metastatik tümörler) ortaya çıkabiliyor. Yerleşim yerleri açısından baktığımızda ise; bazıları omurga ve çevresindeki dokulardan kaynaklanıp omurilik kanalını etkilerken, bazıları omurilik kanalına yerleşebiliyor ancak omurilik zarının içine yayılmıyor. Bir grup ise omurilik zarının içine ve dışına yerleşiyor. Doğrudan omurga veya omuriliğin kendisinden kaynaklanan tümörler, metastatik olanlara göre çok daha az sıklıkta gözlenirken, çoğunluğu iyi huylu çıkıyor (benign). Kötü huylu (malign) tümörler primer olarak da gözlenmekle beraber bu grup olguların büyük bir kısmı, vücudun başka bir bölgesindeki kanserin yayılımıyla ortaya çıkan “metastatik” tümörlerden oluşuyor.
NEDEN BEL FITIĞIYLA KARIŞTIRILIYOR?
Omurga/omurilik tümörlerinin en sık ve genelde en erken rastlanan belirtisi ağrı. Yerleşim yerine göre boyun, sırt ve bel ağrısı olabiliyor. Ancak tümör, eğer omurilikten çıkan sinir köklerini de etkilerse, etkilediği sinirin yayılım yerine göre kol, göğüs kafesi, kalça ve bacak yayılımı gösteren ağrılar şeklinde de olabiliyor. Bu nedenlerden dolayı özellikle bel ve boyun fıtıklarıyla karıştırılma ihtimalleri yüksek. Maalesef bu da erken teşhiste gecikmelere yol açabiliyor.
AĞRI DIŞINDA GÖRÜLEN DİĞER BELİRTİLER
Ağrıların dışında ayrıca bazı nörolojik sorunlar da bu tip tümörlerin belirtileri arasında. Kol ve/veya bacaklarda çabuk yorulma, kas güçsüzlüğü, göğüs kafesi, kalça, kol ve/veya bacaklarda uyuşma, karıncalanma, yürüme güçlüğü, sık sık düşme veya yürümenin tamamen mümkün olmaması, idrar ve büyük abdest tutmakta yaşanan sorunlar bunlar arasında öne çıkıyor. Omurga şekil bozuklukları da yine bir diğer belirti. Ancak bu daha ziyade omurganın geniş bölümünü tutan tümörlerde gözleniyor, kifoz veya skolyoz oluşması şeklinde gelişebiliyor.
KESİN TANI İÇİN HANGİ TETKİKLERE İHTİYAÇ VAR?
Teşhis için kapsamlı bir süreçten söz edebiliriz. Tüm hastalıklarda olduğu gibi öncelikle ayrıntılı bir muayeneye ihtiyaç var. Muayenede hastanın şikayetleri ve şikayetlerine dair hikayesi (ne zaman, nasıl başladı, zaman içinde neler yapıldı ve nasıl bir seyirle ilerledi, son olarak ne duruma gelindi gibi…) dikkatlice ele alınmalıdır. Genel fiziki ve nörolojik muayene bulgularının incelenmesinden sonra radyolojik görüntüleme (Direkt röntgen grafileri, spinal MRI, spinal CT gibi), sintigrafi, PET / CT, elektrofizyolojik tetkikler (EMG / SEP / MEP), laboratuar analizleri ve biyopsi gibi pek çok tetkik yöntemiyle çeşitli parametrelere bakılarak kesin tanı için değerlendirme yapılmalıdır.
GÜNCEL TEDAVİ YAKLAŞIMLARI NELER?
Kesin tanı sonrası tümörün grubuna göre tedavilerde de farklı yollar izleniyor. Doğrudan omurga veya omuriliğin kendisinden kaynaklanan (Primer) tümörlerde, çok erken evre (tümör henüz küçük, omurga ve/veya omuriliğe henüz zarar verme aşamasına gelmemiş) söz konusuysa bu hastalara başlangıçta takip öneriliyor. Çünkü büyüme hızları bazen çok düşük seyredebiliyor. Bu da uzun yıllar bir ameliyata ihtiyaç duyulmamasını sağlıyor. Ancak takipler sırasında büyüme hızının yüksek olduğu görülürse, nörolojik bir belirti veya hasara yol açmadan tedavi önerilebiliyor. Bu karar, nöroşirurjikal müdahale olabileceği gibi radyocerrahi (CyberKnife kullanılarak) de olabilir. Diğer taraftan, iyi huylu olsa dahi; hastanın daha ilk müracaatında omurga hasarı, omurilik veya sinir kökü basısı oluşturmuş ve/veya oluşturma potansiyeli yüksek bir tümör saptanırsa, doğrudan cerrahi müdahale önerilmesi söz konusudur.
Vücudun başka bir bölgesinde var olan kanserin, bu bölgeye yayılımı sonucu ortaya çıkan metastatik tümörlerde tedavi yaklaşımı daha ziyade multidisipliner; yani birden fazla branşın ortak çalışmasıyla gerçekleştiriliyor (Nöroşirurjikal Tedavi / Radyoterapi / Medikal Onkolojik tedaviler). İlaçlarla kontrol edilemeyen ağrılı, omurganın bütünlüğüne zarar vermiş, omuriliğe bası oluşturmuş veya bası oluşturma riski yüksek olgularda cerrahi müdahale öneriliyor. Buradaki amaçlar; ağrıyı ortadan kaldırmak ve/veya ilaçla kontrol edilebilirliğini sağlamak, omurgaya fonksiyonel bütünlüğünü yeniden kazandırmak (stabilizasyon ve vertebroplasti ameliyatları), omurilik ve bundan çıkan sinirler üzerindeki basıyı ortadan kaldırarak nörolojik fonksiyon bozukluklarını düzeltmek (dekompresyon ameliyatları), bazı olgularda ise tüm bu saydıklarımızın kombinasyonu şeklindedir. Nöroşirurjikal müdahale gerektirme kriterlerine uymayan hastalarda tedavi süreçleri; Anadolu Sağlık Merkezi’nde olduğu gibi, doğrudan radyasyon onkolojisi ve medikal onkoloji kliniklerinde, mevcut kanserin tipi ve derecelendirme kriterleri kapsamında, dünyaca kabul görmüş onkolojik tedavi ilkeleri içinde yürütülmelidir.
PEKİ YA SONRASI?
Anadolu Sağlık Merkezi Beyin ve Sinir Cerrahisi (Nöroşirürji) Hibrit Ameliyathanesi’nde yapılan ameliyatlar, ileri teknolojik koşullar ve tecrübeli ekiplerle birleştiğinde çok daha düşük risklerle yapılıyor ve yüksek başarı oranları yakalanıyor. Bu sayede; ameliyat sürelerinde ve kanama miktarlarında belirgin kısalma, nörolojik hasar veya ek hasar gelişim riskinin hemen hemen ortadan kaldırılması, hastaların 1-2 günde mobilize olabilmesi ve ortalama 4-5 günde taburcu olabilecek hale gelmeleri sağlanıyor.
EN ÇOK HANGİ KANSERLER OMURGA VE OMURİLİĞE SIÇRIYOR?
Tüm kanser türlerinin %30 ile %70 aralığındaki kısmı, kanserin herhangi bir evresinde omurga veya omurilik bölgelerine sıçrıyor. En sık metastaz yapma eğilimi gösteren kanserler arasında ilk 3 sırada akciğer, prostat ve meme kanserleri var.
ÖNEMLİ BİLGİLER:
Nüks
Kötü huylu tümörlerin neredeyse tamamında; tümör tamamen çıkarılmış olsa dahi, sonradan nüks veya yeniden yayılım gösterecekleri için, cerrahi müdahale sonrası ek tedaviler gerekiyor: Radyoterapi (RT) - Cyberknife ve kemoterapi (KT). İyi huylu tümörlerin büyük çoğunluğunda tümörün tamamı çıkarıldığında, ek tedavi uygulanmasına gerek yok. Sadece küçük bir grup tümör, iyi huylu olup tamamı çıkarılmış olsa da nüksetme eğilimi gösterdiği için, ek olarak radyoterapi veriliyor.
Program
Eğer ek tedavi uygulanacaksa hasta taburcu edilmeden; radyasyon onkolojisi ve medikal onkoloji gün, hangi saatte, hangi tedavilerin uygulanacağına dair programlama bilgisi hastaya veriliyor. Cerrahi tedavi sonrası hastalar ortalama 4-5 günde taburcu ediliyor. Yara iyileşmeleri 12-14 gün içinde radyoterapi ve kemoterapi uygulanabilecek seviyeye erişiyor.