Radyoterapide yeni gelişmeler yüz güldürüyor
Meme kanseri tedavisinde özellikle son 20 yıldır çok büyük gelişmeler yaşanıyor. Bu gelişmeler hastaların hem yaşam sürelerini uzatıyor hem de yaşam kalitelerini yükseltiyor.

Örneğin, eskiden meme kanseri tek bir kanser tipi olarak ele alınıp tedavi edilirken, bugün artık alt tipleri olduğunu ve her alt tip için farklı tedavi seçeneklerinin devreye girdiğini görüyoruz. Tıp dünyası artık meme kanseriyle daha güçlü başa çıkıyor ve her geçen gün gelişen tedavilerle kadınları gülümsetmeyi başarıyor. Anadolu Sağlık Merkezi, Radyasyon Onkolojisi Bölümü Direktörü Prof. Dr. Hale Başak Çağlar, özellikle radyasyon onkolojisi alanında çok önemli gelişmeler olduğundan söz ediyor. Bu yeni gelişmeler ise hastanın yaşam kalitesini mümkün olduğu kadar korurken, tedavinin de daha başarılı olmasını sağlıyor. İşte Prof. Dr. Hale Başak Çağlar’ın anlattıkları...
Konforlu tedaviler yaşam kalitesini koruyor
Meme kanseri tedavisinde son 10 yıl içinde şu fikir net bir şekilde benimsenmiş durumda: Daha çok tedavi, "daha iyi sonuç" anlamına gelmiyor. Yani; her hastaya, tümörüne özel bir tedavi uygulayarak ilerlemek daha doğru bir yaklaşım. Meme kanseri için uygulanan tüm tedavilerde esas olan, hastaya yansıyacak yan etkileri mümkün olduğunca en aza indirerek, hastaya zarar vermemek ve yaşam kalitesini yüksek tutmak kuşkusuz. Radyoterapi uygulamalarında da bundan hareketle; daha az yoğunlukta, daha az dozda, daha az bölgeye, daha kısa sürelerle müdahale etmek ilk öncelik. Artık yeni cihazlarla meme kanserinde radyasyon dozunun en homojen şekilde dağılması, sağlıklı organ ve dokuların en az oranda ışın alması sağlanıyor. Özellikle bugün dünyada sayılı merkezlerde kullanılan Radixact ile üç boyutlu gerçek bilgisayarlı tomografi görüntü rehberliği sayesinde hassas tedaviler yapılabiliyor. En az yan etki ile ışınlanan hastalar herhangi bir acı da hissetmiyor. Radyoterapide tedavi süreleri de önemli ölçüde azaldı. Altı hafta süren tedaviler bugün 3-3.5 haftada tamamlanıyor. Gereksiz koltuk altı ışınlamaları da artık yok. Bu sayede kolların şişmesi, lenfödemi de engellenmiş durumda.
Yine bir diğer gelişme de sınırlı alan ışınlamaları. Uygun hastalarda sadece tümörün çıkarıldığı yere daha kısa zamanlı, -bazen ameliyat sırasında kısmi meme ışınlaması yapılabiliyor.
Hastaların kalbi de güvende!
Radyoterapide kalbimizi düşünen uygulamalar da yok değil. Bilindiği üzere, hem kemoterapi hem de radyoterapi alan hastalarda kalp sorunları gözlenebiliyor. Bu da, meme kanserinden değil, kalp hastalıklarından ölüm riskini artırıyor. İşte bu yüzden, hastaların nefesini kontrol ederek ışınlama sırasında kalbin gereksiz ışın almasını engelleyecek sistemlerle hastaların kalp sağlığı da artık güvende. Özetle, günümüz radyoterapi uygulamaları, hastaları günlük iş ve sosyal hayatlarından koparmayacak kadar konforlu bir tedavi süreci sunuyor. Işın alan hastalar artık cilt yanıkları gibi sorunlarla da uğraşmıyor, hatta yaz aylarında tedavi sonrasında denizin tadını bile çıkarabiliyorlar.

Prof. Dr. Hale Başak Çağlar, 29 Mart 1975 yılında Ankara’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini 1981-1992 yılları arasında TED Ankara Koleji’nde tamamladı. Tıp eğitimini 1992-1998 yılları arasında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde, uzmanlık eğitimini ise 1998-2003 yılları arasında Marmara Üniversitesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı’nda, “Acute skin and pulmonary radiation toxicities in breast cancer patients treated with radiotherapy in the adjuvant setting” isimli teziyle tamamladı. 2003 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Radyasyon Onkolojisi Departmanı’nın Brakiterapi Ünitesi’nde; 2003-2009 yılları arasında Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Radyasyon Onkolojisi Departmanı’nda; 2006-2007 yılları arasında Dana Farber Kanser Enstitüsü / Brigham ve Kadın Hastanesi, Harvard Üniversitesi, Harvard Ortak Komitesi’nde çalıştı. 2008-2010 yılları arasında Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin; 2010-2013 yılları arasında ise Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin Radyasyon Onkolojisi Departmanlarında doçent olarak çalıştı. 2013-2015 yılları arasında Medipol Üniversitesi, Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Departmanı’nda Başkan ve Program Direktörü olarak görev yaparken, aynı üniversitede 2017 yılına kadar Başkan, Program Direktörü ve Profesör olarak çalıştı. 2017 yılında Anadolu Sağlık Merkezi’nde çalışmaya başlayan Prof. Dr. Çağlar, radyasyon onkolojisi uzmanı ve radyasyon onkolojisi direktörü olarak görevini sürdürüyor.