Salgın döneminde çocukların aşıları ihmal edilmemeli
Aşı, insan ve hayvanlarda hastalık yapma yeteneğinde olan virüs ve bakterilerin bazı parçaları ya da salgıladıkları toksik maddelerin hastalık yapıcı etkilerini ortadan kaldıracak işlemlerden geçirilmesi ile geliştirilen biyolojik maddelere deniyor. Aşının insanları enfeksiyon hastalıklarından ve bu hastalıkların kötü sonuçlarından koruyabilmek için sağlam ve risk altındaki kişilere uygulandığını belirten Anadolu Sağlık Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayşe Sokullu, 24-30 Nisan Aşı Haftası vesilesiyle aşılanmanın önemine değinerek, “Dünyada her yıl aşı ile önlenebilecek hastalıklardan, az gelişmiş ülkeler başta olmak üzere yaklaşık 2-3 milyon çocuk hayatını kaybediyor. Düzenli aşılama ile bu ölümlerin 1,5 milyonu önlenebilir. Salgın sürecinde de aşı önceliği olan ilk 12-18 aylık çocuk grubunun uygun şartlar oluşturularak aşılanması için çaba gösterilmeli” açıklamasında bulundu.

Toplum sağlığı açısından önemli
Bağışıklama, aşıyla önlenebilir hastalıkların ve ölümlerin önlenmesi açısından en önemli toplum sağlığı müdahaleleri arasında yer alıyor. Çocukluk çağından başlayan aşı uygulamaları hem aşılanan çocukları hem de toplumun genel sağlığını garanti altına alıyor. Halihazırda hepatit B, hepatit A, difteri, boğmaca, tetanoz, hemophilus influenza, çocuk felci, kızamık, kızamıkçık, kabakulak, suçiçeği ve verem aşıları ulusal aşı programında tüm yeni doğanlara ücretsiz uygulanıyor. Bunlar dışında Sağlık Bakanlığı ruhsatı ile yapılmasına izin verilen fakat henüz ulusal aşı programında kitlesel aşılamaya dahil edilmeyen Rotavirus ve meningokok aşıları da uygulanabiliyor.
Aşı ile otizm arasında bir bağlantı yok
Aşıların en sık görülen yan etkileri arasında, enjeksiyon şeklinde verilenlerde lokal olarak aşılama yerinde ağrı, hassasiyet ve kızarıklık; sistemik olarak da ateş olabilir. Rotavirus ve OPV aşıları gibi sindirim sistemine verilenlerde geçici bağırsak hareket değişiklikleri görülebilir. BCG (verem) aşısına özel olarak aşılamadan 4-6 hafta sonra aşı yerinde oluşan sivilce benzeri lezyon aşının beklenen etkisidir. Bunlar dışında her aşı uygulamasında aşı bileşenlerinden herhangi birine duyarlık olasılığı vardır. Bu tür durumlarda ilgili aşının yapılmaması gerekir. Aşılara bağlı olarak sıklığı arttığı düşünülen otizm gibi hastalıklarla aşılar arasında bağlantı olduğunu kanıtlayan yeterli sayıda uygun bilimsel veri bulunamamıştır.
Bireysel olarak aşıyı reddedenler sadece kendilerini değil tüm toplum sağlığını etkileyebilir
Türkiye’de ulusal bağışıklama programının yüzde 97’lere varan uygulama rakamlarına ulaşsa da zaman zaman aşı karşıtlığı ya da Türkiye’ye yabancı ülkelerden giriş yapan aşısız göç grupları sebebiyle hastalık sıklığının tekrar artış gösterdiği durumlarla karşılaşılabiliyor. Aşı olmak kişisel sağlığı sağlasa da ancak kitlesel aşılamalarla hastalıklar yok edilebilir. Bu anlamda kişisel olarak aşıyı reddedenler sadece kendilerinin değil tüm toplumun sağlığını tehdit altında bırakmaktalar.
İlk 12-18 aylık çocukların aşıları aksatılmamalı
Aşıları herhangi bir sebeple yapılmamış ya da ara verilmiş çocuklar için yaş ve yapılmış aşı miktarına göre özel uygulamalarla aşı programının tamamlanması mümkün. Kaçırılmış aşı fırsatları tamamlanabilir. Aralık 2019 itibarıyla tüm dünyada yaşanan Covid-19 salgını kapsamında #evdekal kampanyaları sırasında bile aşı önceliği olan ilk 12-18 aylık çocuk grubunun uygun şartlar oluşturularak aşılanması için çaba gösterilmesi gerekiyor. Zira bu grubun aşı ile önlenebilecek hastalıklardan korunamaması salgın sırasında sağlık hizmeti almanın zorlukları sebebi ile ekstra sorun yaratabilir. Gerek aile sağlığı merkezleri gerek özel hastane/muayenehane ortamlarında sağlıklı çocuklar için hijyenik ortamlar sağlanarak ve aileler de kişisel korunma önlemlerini alarak aşılamalar yapılmalı. 18 ay sonrası aşılar için daha esnek davranılabilir, bu dönemde birkaç aylık ötelemelerde sakınca olmaz.
Hastane ve sağlık kuruluşuna giderken maske kullanımına ve el temizliğine dikkat edilmeli
Salgın sürecinde yakın temaslardan ve gereksiz evden çıkmalardan korunmak önemli. Hastaneye veya herhangi bir sağlık kuruluşuna gelmek gerektiğinde maske kullanılmalı, el temizliğine özen gösterilmeli. Ellerle yüze, göze, burna teması en aza indirmek için farkındalık yaratacak aktiviteler anlayacak yaşta çocuklara öğretilmeli. Eldiven sadece özel durumlarda kirli bir işlem yapılırken takılıp sonra çıkarılması gerekir, aynı eldivenle günü geçirmek bulaş açısından tehlikelidir.

Dr. Ayşe Sokullu, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp fakültesinden
1992’de mezun oldu. 1992-1997 yılları arasında İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanlık eğitimini tamamladı.
1998-2005 arasında Metropolitan Florence Nigthingale hastanesinde
yenidoğan yoğun bakım hekimi olarak çalıştı.
2005 den beri Anadolu Sağlık Merkezi’nde önce Yenidoğan Yoğun Bakım
ünitesi, ardından Gebze, Suadiye ve Ataşehir’de pediatri polkliniklerinde görev
aldı.
Hastanemizin Bebek Dostu Hastane sertifikasyonu çalışmalarına aktif
olarak katıldı. Bebek bakımı ve emzirme konusunda hemşirelere ve doğum öncesi
kurslarında ailelere eğitim verdi. Hasta güvenlik kurulu üyeliği yaptı.
Türk Pediatri Kurumu üyesi ve kurum adına Avrupa Birinci Basamak
Pediatristler Konfederasyonu (ECPCP) delegesidir.
Çocuk hasta takibinde doğru iletişimin, bütünsel yaklaşımın ve koruyucu
hekimliğin öncelikli önemine inanan Dr. Sokullu’nun anne ve babalara yönelik
yazdığı “Çocuk Doktorunuzla Büyümek -Verimli Doktor Görüşmeleri için Aile
Rehberiniz” adlı kitabı 2022 yılında basıldı. Halen
Gebze ve Ataşehir’de hasta takibine devam etmektedir.