“Şu sıralar ezilme vakaları çok yaygın”
Ülkemizi yasa boğan deprem felaketleri, aynı zamanda pek çok yaralanmaları ve travmaları da daha sık görmemize neden oldu. “Ezilmeler” olarak da bilinen “Crush Sendromu” başta olmak üzere şu sıralak pek çok sağlık sorunuyla karşı karşıya kaldıklarından söz eden Anadolu Sağlık Merkezi Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Dr. Serdar Düzgün, “Depremle ilgili olarak özellikle ezilme, uzuv, omurga ve kalça yaralanmalarıyla sıklıkla karşılaşıyoruz. Ezilmeler, vakaların üçte birini oluşturuyor. Ancak doğru müdahale ve mikrocerrahi ile başarılı bir tedavi mümkün” şeklinde konuştu. Dr. Serdar Düzgün, yaralanmalar ve tedavisi ile ilgili önemli bilgiler verdi...

Deprem felaketiyle sarsıldığımız bu dönemlerde ne tür yaralanmalarla karşılaşıyorsunuz?
Depremle ilgili olarak özellikle ezilme, uzuv, omurga ve pelvis yaralanmalarıyla sıklıkla karşılaşılıyor. Şiddetli travmalara maruz kalan insanlarla karşılaşıyoruz maalesef.
Uzun süre enkaz altında kalan kişilerde ne tür yaralanmalar ve sağlık sorunlarıyla karşılaşılıyor?
“Crush sendromu” dediğimiz ezilmeler çok yaygın görülüyor. “Crush sendromu”, vakaların üçte birini oluşturuyor. Ezilme, uzuv, ön kol ve bacak yaralanmaları yaygın. Ayrıca “pelvis yaralanmaları” dediğimiz kalça bölgelerindeki yaralanmalar ile omurganın bütününü ilgilendiren yaralanmalar da var. Vücudun hemen hemen her bölgesi darbeye maruz kalıyor. Kafa yaralanmaları da yaygın.
Depremzedeler arasında kangren ve amputasyon vakaları da yaygın. Bu durumlarda ne yapılıyor?
Bir doku uzun süre ezildiği ve kan akışı durduğu zaman maalesef o bölgede artık doku ölmeye başlıyor. Doku öldükten sonra artık nereden itibaren amputasyon yapılması gerektiğine biz ve ortopedi uzmanları beraber karar veriyoruz. Tabii hemen amputasyona karar vermiyoruz.
Hangi durumlarda amputasyona karar veriliyor?
Kan dolaşımını bazen çeşitli ilaçlarla ya da cerrahi ile sağlayabiliyoruz. Özellikle ilk saatlerde veya ilk 12 saatte herhangi bir cerrahi yapabilir ve bölgeyi kanlandırabilirsek o bölgeyi kurtarma şansımız oldukça yüksek. Eğer bu zaman aşılmışsa doku ölümüyle karşılaşılıyor ve maalesef amputasyon tek seçenek haline geliyor.
Tek seçenek amputasyon olduğu noktada ne gibi protezlerle hastaya yardımcı olunuyor?
Son zamanlarda çok gelişmiş robotik ve biyonik protezler var. Bunlar sinirlerle uyum sağlayarak insanların günlük işlerini yapmasına kolaylık sağlayan protezler. Hastalara ciddi oranda katkı sağlayabiliyor.
Toplumumuzda en sık yaralanma sebepleri neler?
Ev kazalarının şiddeti düşük oluyor. İş kazalarında ise daha şiddetli yaralanmalar oluyor. Büyük iş makineleri ile çalışıldığı için daha ağır yaralanmalar götüyoruz. Ev yaralanmalarında sinir kesikleri veya tendon kesiklerine rahatlıkla müdahale edebiliyoruz. Presler veya büyük testereler gibi iş makinelerinin yarattığı yaralanmalarda ise işimiz daha zor. Burada kemiği, damarları, sinirleri ve bütün yumuşak dokuyu ilgilendiren yaralanmalar ortaya çıkabiliyor.
Crush sendromu nedir ve tedavide ne yapılır?
“Ezilme” olarak da bilinen crush sendromu; dokunun, kasın ezilmesiyle ve kas lifinin çözülmesiyle ortaya çıkıyor. Kastan çıkan toksik (zehirli) ve kasın kendisine ait maddeler kan dolaşımına katılıyor. Kan dolaşımına katılınca da bunlar böbreklere zarar veriyor ve böbrekleri bir anlamda tıkıyor. Böbrekleri tıkayınca da akut böbrek yetmezliği gelişiyor. Akut böbrek yetmezliği Crush sendromu’nun en önemli göstergelerinden biri. Sonra da karaciğer zarar görüyor. Böbrek çok önemli bir organ; böylesine majör bir organın yetmezliğinde de çok ciddi sıkıntılar yaşanabiliyor. Ezilmeyle bize gelen bir hastanın öncelikle idrarının PH değerine bakıyoruz. İç hastalıkları ve nefroloji uzmanlarıyla bu hastaları değerlendiriyoruz. Hastanın sıvı alım dengesini arttırarak ve kan sulandırıcı ilaçlar kullanarak böbrekteki yükü hafifletmeye çalışıyoruz. Böbrek yetmezliği geliştiğinde ise hemodiyaliz yoluyla böbrekleri rahatlatmaya çalışıyoruz.
Ezilmeler tedavi edildikten sonra uzuvlar tekrar eski haline dönebiliyor mu?
İçinde ana iskeleti oluşturan kemikler, daha sonra bu iskeleti hareket ettiren kas dokuları, bunlara kanı götüren damarlar ve elektriğini götüren sinirler var. En üst kısımda da bunları tümüyle koruyan yumuşak doku ve deri var. Tüm bunları birlikte değerlendirmek gerekir. Özellikle ezilme yaralanmalarında hastaları, gün gün, saat saat izleyerek debridmanlar yapıyoruz. Debridman, ölü dokuların o ortamdan uzaklaşmasına verdiğimiz ad. Tüm bunlar yapıldıktan sonra eğer yara ciddi anlamda iyi ve iyileşmeye açık bir yara ise o zaman da o dokunun kemikleri, kasları ve yumuşak dokularını onarıyoruz. Bu gibi durumlarda tedavi başarılı oluyor, dokular zamanla eski haline dönüyor.
Ne kadar süre içerisinde hastaneye gitmek gerekli?
Zaman çok önemli. Bir uzuv koptuğu zaman artık kopan parça bütün özelliklerini yavaş yavaş kaybetmeye başlıyor. Burada esas olan nokta uzvun ne kadarlık bir kas kitlesine sahip olduğu. Parmaklarda kas kitlesi bulunmadığı, yumuşak doku ve kemik elemanlarından oluştuğu için bunların iskemi dediğimiz kanın kesilmesinden dolayı oluşan olaya dayanıklıkları çok daha fazla. Ortalama 8 saate kadar dayanıklıkları var. Kası daha yoğun olanlarda, ön kol ve arka kol bölgelerinde ise kas kütlesi fazla oluğu için dokunun kanlanmasına, kesilmesine olan dayanıklıkları çok daha az. Bunlara da maksimum 4 saatte müdahale edilmesi gerekiyor. Müdahale etmezsek crush sendromunda olduğu gibi kas yıkımı oluyor ve sonrasında böbrekler ve karaciğer ciddi bir şekilde etkileniyor. Özetle parmak kopmalarına 8 saat, ön kol ve arka kol bölgelerine de 4 saat içinde müdahale edilmesi gerekiyor.
Kopan uzuv ne şekilde hastaneye getirilmeli? Buz içinde mi?
Uzvu doğru bir şekilde hastaneye getirmek önemli. Kopan uzvun buz dolu bir kovada, buza değmeyecek şekilde bir beze sarılı olarak uygun bir merkeze ulaştırılması gerekiyor. Sonrasında ise mikrocerrahi ile müdahale edilmeli.
El ve parmak yaralanmaları oldukça yaygın. Nedenleri nedir?
Parmak veya el yaralanmalarında en sık karşılaşılan ev ve iş kazaları. Mutfak kazaları, cam kesikleri, araç içi veya araç dışı trafik kazaları en önemli nedenler arasında. Sonrasında ise iş kazaları geliyor. Özellikle büyük makine başında çalışan insanlar risk altında. Neden ne olursa olursa zamanında mikrocerrahi ile müdahale edilince kişi tedavi edilebiliyor. Ülkemizde başarı oranlarımız ise gayet iyi. Dünya standartları yüzde 92 civarında. Bizde d aynı standartlar söz konusu, hatta daha bile iyiyiz.
Mikrocerrahi nedir ve nasıl uygulanıyor?
Ülkemizde ilk olarak 1988 yılında kullanılan mikrocerrahi sayesinde, ameliyat edilen bölge yaklaşık 8 ile 60 kata kadar büyütülebiliyor. Gözle görülmeyen bölgeler mikroskop altında, özel üretilmiş aletler ve özel dikişler aracılığıyla kopmanın veya yaralanmanın olduğu damarlar ve sinirler onarılıyor. Bir sonraki aşamada ise kopan parçaya kan dolaşımı yeniden kazandırılıyor.
Mikrocerrahinin diğer cerrahilerden farkı; mikroskopla çalışmanız. Bu sayede çok ince, yaklaşık olarak 0.3 mm’lik damarları ve sinirleri bile dikme imkanınız oluyor. Bunun da hasta açısından avantajları büyük.
Nedir avantajları?
Kopan sinirler ne kadar iyi dikilirse hasta uzvunu daha sonra o kadar iyi kullanabilir. Mesele uzvu yerine dikmek değil; önemli olan hastanın elini, kolunu daha sonra tekrar aynı şekilde kullanabilmesi. Mikrocerrahinin en büyük avantajı, insanların sakat kalmasını önlüyor olması.
Ameliyat sonrasındaki tedavi süreçlerinde neler yapıyorsunuz?
Her ne kadar ameliyat iyi geçmiş olsa ve anatomik bütünlüğü sağlamış olsak da anatomik bütünlüğün çalışması ve o mekanizmanın işlemesi gerekiyor. Ameliyat sonrası bir süre, özellikle uzuv yaralanmalarında hastalara atel takıyoruz. Bu atel sürecinde de oradaki kaslar ve tendonlar bir yorgunluğa maruz kalıyor. Bu nedenle fizik tedaviyi çok önemsiyoruz. Fizik tedavi, hastanın uzvunun tekrar düzgün bir şekilde çalışması için bizim olmazsa olmazımız. Etkin ve enerjik bir fizik tedavi sürecinden sonra hastanın yaşam kalitesi çok daha iyi oluyor.

Op. Dr. Serdar Düzgün, Ankara GATA Tıp Fakültesi’nde Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı'nda 2005 yılında uzmanlık eğitimini tamamladı. Ankara Numune EAH, İstanbul Haydarpaşa Numune EAH, Gülhane EAH, Liv Ankara ve Kocaeli Medicalpark hastanelerinde çalıştı.