Vücut dokularının fonksiyonlarını anatomi, fizyoloji, patoloji, nöroloji, beslenme fizyolojisi temelinde semptomdan çok sebebe yönelik tedavi eden çağdaş modern bir tedaviler sistemidir. Hastalıktan çok hasta ön plandadır.
Osteopat Kimdir?
Vücudun tüm anatomik yapılarının fonksiyon bozukluklarını anatomi, fizyoloji, patoloji, nöroloji, psikoloji, beslenme gibi temel sağlık bilimleri içerisinde hastayı bütüncül değerlendiren, bu klinik bilgiler dahilinde ileri derece spesifik her dokuya özgü verilen manuel (elle) tedavi yöntemleri ile tedavi eden terapisttir.
Kimler Osteopat Olabilir?
Temel sağlık bilimlerinde 3500 ders saati eğitim almış (Bunu sadece doktor ve Fizyoterapistler yerine getimektedirler) kişiler, 1350 ders saati uzman eğitmenlerden mezuniyet sonrası eğitim alarak Osteopat olmaya hak kazanırlar.
Eğitim intervalli 5 sene teorik ve pratik ağırlıklıdır. Bu kriterler Dünya Sağlık Örgütü’nün kriterlerine uygundur.
Ayrıca Amerika ve Avrupa’da 5 senelik Osteopati Yüksek Okulları mevcuttur.
Amaç Nedir?
Amaç, temel modern tıp bilimine saygılı, sorumlu, ilkeli terapistler yetiştirerek hastalara kaliteli bilimsel tedaviler sunmaktır. Bu güncel terapi yaklaşımları devletin ve kişilerin sağlık harcamalarında büyük tasarruf sağlamaktadır.
Osteopatinin Gelişimi
Amerikalı doktor Andrew Taylor Still (1828-1917) Osteopatiyi tanımlamıştır. Onun tanımlamaları Osteopati tıbbının temelini oluşturmaktadır:
Strüktür ve hareketin önemi
Strüktür ve hareketin birbirine bağımlı olması
Organizmanın ayrıştırılamaz bir bütün olması
Organizmanın kendi kendini iyi edebilme yeteneği
1874‘te kendi uyguladığı yönteme (Osteo – kemik) (pathie – şikayet/araz) Osteopati adını vermiştir.
1892 ’de Kirksville, Missouri, USA Amerikan School of Osteopathy’i kurmuştur.
Günümüzde Amerika’da 54.000 Osteopat çalışmaktadır. Mesleklerini “Doctor of Ostepath” unvanı alarak tıp hekimlerine eşdeğer çalışmaktadırlar. Daha çok hekim oldukları için ilaç, iğne, cerrahi gibi yöntemleri elle uygulamalardan daha öncelikli uygulamaktadırlar.
Avrupa ’da ise farklı bir gelişim izler. İngiltere’de John Martin Littlejohn (Still’in öğrencisi) Osteopatiyi Avrupa’ya getirir ve fizyoterapistlere bu olanağı sunar. 1917’de Londra’da British School of Osteopathy’yi kurar. 1950’ye kadar da tüm Avrupa’da yaygınlaşır.
Avrupa’da daha çok terapistler manuel (elle) terapinin etkin formu olarak kullanmaya başlarlar. 1993’ten beri İngiltere’de Osteopati bir meslek olarak tanımlanmıştır. Ayrıca Fransa, Belçika ve diğer ülkeler de bunları izlemektedirler.
William Garner Sutherland (1873-1954) Osteopati de Cranio – Sacral Terapiyi geliştirmiştir.
1980’li senelerde ise Fransız Osteopat Jean Pierre Barral ve Jacques Weischenk organların muayene ve tedavisini içeren Visseral Osteopatiyi geliştirmişler ve tedavi yelpazesini genişletmişlerdir.
Tedavide Uygulanan İleri Derece Manuel Yöntemler
Spesifik düz hatlı Manipulasyonlar ve Mobilizasyonlar
Yumuşak doku tedavileri
Cranio Sacral Terapi
Reflexoloji Yöntemleri (Meridyan, Ayak tabanı, Periost, Konnektif Doku, Jarricot, Dişten teşhis, Yüz fizyogonomisi vs.)
Myo Fasyal gevşeme yöntemleri
Meditasyon uygulamaları
Sinir Bölge mobilizasyonları
Organların mekanik muayene ve tedavisine yönelik uygulamar
Kinezyoloji testlemeleri
Osteopati’nin kullanıldığı alanlar:
Osteopati aşağıdaki uygulamalarda olabilecek alanlarda tedaviyi destekleyici yöntem olarak kullanılır. Hastalığı kaldıracağı veya tek başına tedavi edeceği gibi beyanlarda bulunulamaz.
Akupunktur
Akupunktur çeşitli hastalıkların tedavisi amacıyla, vücut üzerinde bulunan belirli noktalara iğne batırılmak suretiyle uygulanan tamamen bilimsel bir tedavi yöntemidir. Akupunktur, hastalıkların tedavisi amacıyla 5000 yılı aşkın bir süredir başta Çin ve diğer Uzakdoğu ülkelerinde uygulanmaktadır. Bugün Almanya, Avusturya, Fransa ve ABD gibi birçok batı ülkesinde yaygın olarak kullanılan bir tamamlayıcı tıp yöntemidir. Bu tedavinin ana felsefesi, tüm evrende canlı cansız her yerde varolan enerji akışları arasındaki birlik, denge ve uyuma dayanır. Akupunktur bu anlamda bir denge tedavisidir.
1979 yılında Dünya Sağlık Örgütü akupunktur tedavisini bilimsel bir yöntem olarak kabul etmiş ve etkin olduğu tıbbi durumların bir listesini yayınlamıştır. Ülkemizde 1991 yılında "Akupunktur Yönetmeliği" çıkarılarak bu tedavinin uygulama koşulları ve uygulayıcıların özellikleri belirlenmiştir. Akupunktur, Sağlık Bakanlığı'nın onayı ile açılan 500 saatlik kursu tamamlayarak sınavda başarılı olmuş ve bu şekilde Sağlık Bakanlığı onaylı sertifika sahibi tıp doktorları tarafından uygulanabilir.
Latince bir kelime olan “ozon” aslında “kokan” anlamına geliyor. Bildiğimiz anlamda ise ozon, atmosferin üst katmanlarında UVB ışınlarının O2’yi O3’e çevirmesi ile oluşan bir gazdır. Ağır bir gaz olup kendine has bir kokusu vardır. Ozonu 1800’lü yılların sonunda ilk kezünlü Alman kimyager Christian Friedrich Schönbein tanımlamıştır. Ozon yüzey temizliğinde, su temizliğinde, sanitasyonda kullanılır, virüsleri ve bakterileri öldüren bir gazdır. Ozon solunarak alınamaz. Çünkü solunarak alınırsa zehirler. Sadece zeytinyağıyla yapılabilen bir kremle vücuda sürülebilir.
Eğer başka bir yağ ile karışırsa parlar. Ya da direkt kas içine veya eklem içine zerk edilebilir. Bir de “majör hemoterapi” adlı bir yöntem var. Burada hastanın kanı vakumlu bir şişeye alınıp, ozon ile zenginleştirilip, hastaya geri veriliyor. Ayrıca “diyabetik ayak” dediğimiz iyileşmeyen ayak yaraları, ekstremite yaralarında “torba tedavisi” dediğimiz, ekstremiteyi özel ozonlu oksijen karışımında tutarak uygulanan tedavi yöntemleri de var.
Apple Store ve Google Play Store’dan indireceğiniz Anadolu Sağlık Online Servisler uygulamasıyla işlemlerinizi çok daha hızlı yapabileceksiniz.
Uygulamamızı şimdi indirirseniz anında dilediğiniz doktordan online randevu alabilir, test ve görüntüleme sonuçlarınıza kolayca ulaşabilir ve geçmiş doktor ziyaretlerinizi görüntüleyebilirsiniz.
Hastanemizde yatış işlemi yapacak olan hastalarımızın dikkatine,
Öncelikle Anadolu Sağlık Merkezi olarak birinci önceliğimizin hasta/hasta yakınlarımızın ve çalışanlarımızın sağlığı olduğunu belirtmek isteriz. Bu doğrultuda, dünyadan sonra Türkiye’de de Coronavirus (COVID–19) vakası görülmesinin ardından hastalarımızı ve refakatçilerimizi korumak ve güvenliklerini en üst seviyede tutmak amacıyla hastane yönetiminin aldığı önlemler çerçevesinde hasta ziyaretlerine bir süreliğine izin verilmeyeceğini paylaşmak isteriz.
Hastanemizde yatan hastalarımıza yalnızca bir refakatçinin eşlik etmesini önemle rica ederiz.