Hurler Sendromu Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Tıpta Mukopolisakkaridoz Tip I (MPS I-H) olarak tanımlanan Hurler sendromu, nadir fakat son derece ciddi seyreden kalıtsal bir metabolik hastalıktır. Bu hastalıkta, vücudun normalde hücrelerdeki atık maddeleri parçalayarak yok eden alfa-L-iduronidaz adlı enzim ya hiç üretilmez ya da işlevsizdir. Sonuç olarak, parçalanamayan glikozaminoglikanlar (GAG) hücrelerde birikir ve zamanla birçok organ ve sistemde kalıcı hasar oluşturur. Hastalık, genetik geçişli olması nedeniyle doğumdan itibaren var olur ve genellikle yaşamın ilk yıllarında belirtilerini göstermeye başlar. Hurler sendromu, ilerleyici yapısıyla hem fiziksel hem de zihinsel gelişimi olumsuz etkiler. Kaba yüz hatları, kısa boy, iskelet bozuklukları, organ büyümeleri, görme–işitme kayıpları ve bilişsel gerileme en belirgin bulgular arasındadır. Tedavi edilmediğinde yaşam süresini kısaltan bu tablo, erken tanı konulduğunda enzim replasman tedavisi ve kök hücre nakli gibi yöntemlerle kontrol altına alınabilir.

Hurler Sendromu Nedir?

Tıpta Mukopolisakkaridoz tip I (MPS I-H) olarak bilinen Hurler sendromu, nadir görülen kalıtsal bir metabolik hastalıktır. Bu hastalıkta, alfa-L-iduronidaz isimli enzimin eksikliği veya yokluğu söz konusudur. Normalde bu enzim, hücrelerde biriken glikozaminoglikan (GAG) isimli kompleks şeker yapılarını parçalar. Ancak enzim yetersizliği olduğunda bu maddeler hücrelerde birikmeye başlar ve zamanla organlarda, dokularda ve iskelet sisteminde ciddi hasarlara yol açar. Hurler sendromu ağır seyreden bir tablo olup, büyüme geriliği, zeka geriliği, iskelet deformiteleri, görme ve işitme kaybı gibi çoklu sistem bulgularıyla karakterizedir. Hastalık genellikle erken çocukluk döneminde belirtilerini gösterir ve ilerleyici yapısı nedeniyle erken tanı büyük önem taşır.

Hurler Sendromu Tanı Kriterleri Nedir?

Hurler sendromunun tanısı, hem klinik bulgular hem de laboratuvar ve genetik testlerle konulur. Tanıda dikkat edilen kriterler şu şekilde listelenebilir:

  • Klinik bulgular: Yüz hatlarında kaba görünüm, büyüme geriliği, iskelet anomalileri, organomegali (karaciğer ve dalak büyümesi).
  • Laboratuvar testleri: İdrarda artmış glikozaminoglikan (GAG) atılımı.
  • Enzim analizi: Alfa-L-iduronidaz enziminin aktivitesinde belirgin azalma veya yokluk.
  • Genetik test: IDUA genindeki mutasyonun gösterilmesi kesin tanıyı sağlar.
  • Görüntüleme yöntemleri: İskelet deformitelerinin tespiti için radyolojik incelemeler yapılır.

Hurler Sendromu Belirtileri Nelerdir?

Hurler sendromunun belirtileri genellikle yaşamın ilk 6–24 ayında ortaya çıkar ve ilerleyici özellik taşır. Enzim eksikliğine bağlı olarak hücrelerde biriken glikozaminoglikanlar (GAG), dokularda hasara yol açar. Bu nedenle klinik tablo; iskelet sistemi, sinir sistemi, kalp-damar, solunum ve duyu organlarını kapsayan geniş bir spektruma sahiptir.

Hurler sendromu belirtileri şöyledir:

  • Geniş alın, kalın dudaklar, basık burun köprüsü, iri dil (makroglossi).
  • Saçlar kalın telli ve sert olabilir.
  • Dişler düzensiz dizilmiştir, çene yapısında bozukluk görülür.
  • Boy kısalığı ve gelişim geriliği dikkat çeker.
  • Omurga eğrilikleri (kifoz, skolyoz), göğüs kafesi deformiteleri ve eklem sertlikleri görülür.
  • “Dizostozis multipleks” adı verilen, vücudun birçok kemiğinde şekil bozukluğu tipiktir.
  • Yürümekte güçlük, eklem hareketlerinde kısıtlılık gelişir.
  • Zihinsel gelişim başta normal görünebilir, ancak zamanla bilişsel gerilik belirginleşir.
  • Öğrenme güçlüğü, konuşmada gecikme, ilerleyen dönemlerde zihinsel yıkım.
  • Hidrosefali (beyinde sıvı birikimi) gelişebilir.
  • Davranış problemleri ve gelişimsel gerilik gözlenir.
  • Kalp kapaklarında kalınlaşma
  • Kalp kasında büyüme (kardiyomiyopati).
  • Damar sertliği ve hipertansiyon riski artar.
  • Büyük dil ve boğaz yapısı nedeniyle horlama, uyku apnesi.
  • Tekrarlayan üst solunum yolu enfeksiyonları.
  • Trakea ve bronşlarda daralma ile nefes darlığı.
  • Retina dejenerasyonu, korneal bulanıklık, görme kaybı.
  • Orta kulak enfeksiyonları ve kemik anomalilerine bağlı iletim tipi işitme kaybı.
  • Retina dejenerasyonu, korneal bulanıklık, görme kaybı.
  • Orta kulak enfeksiyonları ve kemik anomalilerine bağlı iletim tipi işitme kaybı.

Hurler Sendromu Nedenleri Nelerdir?

Alfa-L-iduronidaz adlı enzimin genetik bir bozukluk sonucu eksik ya da tamamen işlevsiz olmasıdır. Normal şartlarda bu enzim, hücrelerde bulunan glikozaminoglikanları (GAG) parçalayarak vücuttan uzaklaştırır. Ancak enzim eksikliğinde bu maddeler parçalanamaz ve zamanla hücrelerde, dokularda ve organlarda birikmeye başlar. Biriken GAG’ler, özellikle kemik dokusu, karaciğer, dalak, kalp ve sinir sistemi üzerinde yıkıcı etkiler yapar. Bu durum, hastalığın ilerleyici ve çok sistemli bir tablo ile seyretmesine neden olur.

Hastalığın kalıtsal geçiş şekli otozomal resesiftir. Yani bireyin hastalığı taşıması için hem anneden hem de babadan hatalı genin alınması gerekir. Ebeveynlerin her biri sağlıklı bir taşıyıcı olabilir ve taşıyıcılık durumunda belirti görülmez. Ancak iki taşıyıcıdan doğan çocukta hastalığın ortaya çıkma ihtimali %25’tir. Bu nedenle akraba evliliklerinin yoğun olduğu toplumlarda görülme sıklığı artar. Hurler sendromu, genetik kökenli olduğu için çevresel faktörlerle önlenmesi mümkün değildir. Ancak genetik danışmanlık ve doğum öncesi testler sayesinde riskli gebelikler önceden belirlenebilir.

Hurler Sendromu Tedavi Yöntemleri

Hurler sendromunun kesin ve kalıcı bir tedavisi günümüzde bulunmamaktadır, ancak hastalığın seyrini yavaşlatan, belirtileri hafifleten ve yaşam süresini uzatan çeşitli yöntemler vardır. Tedavinin başarısı için en önemli faktörlerden biri erken tanıdır. Çünkü hastalık ilerledikçe geri dönüşü olmayan organ hasarları gelişir.

Tedavinin temelinde enzim replasman tedavisi (ERT) ve hematopoetik kök hücre nakli (HSCT) olmak üzere iki yöntem öne çıkar. Enzim replasman tedavisinde, eksik olan alfa-L-iduronidaz enzimi damardan verilerek vücutta biriken GAG’lerin parçalanması sağlanır. Bu yöntem, özellikle karaciğer ve dalak büyüklüğünün gerilemesine, eklem hareketlerinin düzelmesine ve yaşam kalitesinin artmasına yardımcı olur. Ancak ERT’nin merkezi sinir sistemi üzerindeki etkisi sınırlıdır çünkü enzim beyin dokusuna yeterince ulaşamaz.

Kök hücre nakli ise erken yaşta yapılan vakalarda en etkili tedavi seçeneğidir. Sağlıklı bir vericiden alınan kök hücreler, hastaya nakledilerek normal enzim üretimi yeniden kazandırılabilir. Özellikle hastalık henüz ilerlemeden yapılan nakiller, bilişsel fonksiyonların korunmasında önemli rol oynar. Bunun dışında kalp, göz, kulak ve iskelet sistemine yönelik destekleyici tedaviler de uygulanır. Örneğin işitme cihazları, korneal nakil, fizik tedavi ve ortopedik cerrahiler hastaların yaşamını kolaylaştırır.

Günümüzde ayrıca gen tedavisi üzerine araştırmalar devam etmektedir. Deneysel aşamada olan bu yöntemle hatalı genin düzeltilmesi ve enzimin kalıcı olarak vücutta üretilmesi hedeflenmektedir. Her ne kadar henüz standart bir tedavi haline gelmemiş olsa da gelecekte Hurler sendromunun seyrini değiştirebilecek umut verici bir yaklaşımdır.

Sağlık Merkezi
Anadolu Sağlık Merkezi

Çocuk Endokrinolojisi