Radyasyon Onkolojisi
2017 yılından bu yana Anadolu Sağlık Merkezi’nde radyasyon onkolojisi uzmanı ve radyasyon onkolojisi direktörü olarak görevini sürdürüyor.
Meme kanserinde tedavi süreleri önemli derecede azaldı. Meme kanseri tedavisinde genel olarak önce tümörün çıkarılması amacıyla cerrahi işlem yapıldığını ve daha sonra birkaç hafta boyunca radyasyon tedavisi uygulandığını belirten Anadolu Sağlık Merkezi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı ve Radyasyon Onkolojisi Direktörü Prof. Dr. Hale Başak Çağlar ile Genel Cerrahi Uzmanı ve Meme Sağlığı Merkezi Direktörü Prof. Dr. Metin Çakmakçı “Intraoperatif radyoterapi ile radyoterapi, ameliyat sırasında tümör alındıktan hemen sonra veriliyor. Böylece 6 hafta süren radyoterapi tedavisi sadece 30-40 dakika içinde tamamlanmış oluyor” açıklamasında bulundu.
Radyoterapi sürelerinin günümüzde geçmişe oranla önemli ölçüde azaldığını ve gereksiz koltuk altı ışınlamalarının da artık yapılmadığının altını çizen Radyasyon Onkolojisi Uzmanı ve Radyasyon Onkolojisi Direktörü Prof. Dr. Hale Başak Çağlar, “Bu sayede kolların şişmesi, lenfödem de engelleniyor. ‘İntraoperatif radyoterapi’ olarak bilinen, ameliyat sırasında uygulanan radyoterapi yönteminin ise hastalara büyük avantajları var. Bu yöntem sayesinde meme koruyucu cerrahi uygulanan hastalarda ameliyattan sonra verilmesi şart olan radyoterapi ameliyat sırasında uygulanıyor. Bu sayede hem 6 haftalık tedavi tek bir seansa indiriliyor, hem tümörün yerleştiği bölge çok daha iyi gözlemlenerek daha doğru bir tedavi yapılabiliyor; hem de ameliyattan hemen sonra yapılan radyoterapi, geride kalma ihtimali olan tümör hücrelerinin çoğalmasına fırsat vermeden daha etkili olabiliyor. Bu tedavi uygun seçilmiş hastalarda özel cihazlar sayesinde uygulanabiliyor.
Meme kanserinin tedavisinde meme koruyucu cerrahi yöntemlerin giderek yaygınlaştığını vurgulayan Genel Cerrahi Uzmanı ve Meme Sağlığı Merkezi Direktörü Prof. Dr. Metin Çakmakçı, “Koltuk altından daha az lenf bezi alarak veya bazen lenflere hiç dokunmayarak gerçekleştirdiğimiz takip yöntemleri geliştirildi. Bu da lenfödem sorununun çok daha az yaşanmasını sağladı. Meme kanseri çok sık görülen bir hastalık; kadındaki en sık kanser. Bunun iyi tarafı, meme kanseri ile ilgili çok bilginin olması ve çok sayıda araştırma yapılıyor olması. Hem tanı hem de tedavi yöntemlerinde birçok gelişme yaşanıyor. Meme kanserinin türlerine göre tedavi seçenekleri de gün geçtikçe farklılaşıyor ve kişiye özel tedavi ön plana çıkıyor. Meme kanseri riskinin ortalamadan yüksek olduğunu bildiğimiz kadınları daha iyi ayırd ediyor olmamız, kadınların meme yapılarını daha iyi tanımaları, memelerindeki değişikliklerin farkına varmaları ve zamanı geldiğinde koruyucu meme taramalarını yaptırmaları gibi bilinçli davranışlar günümüzün tıp teknolojisiyle birleştiğinde, meme kanseri korkutmayan bir kanser türü haline geliyor” şeklinde konuştu.
Radyoterapideki gelişmelerin giderek hız kazandığını, hastaların yaşam kalitelerinin ise artık çok daha az etkilendiğini vurgulayan Prof. Dr. Hale Başak Çağlar, “Yeni gelişen teknoloji sayesinde artık radyasyonu çok daha sınırlı bir bölgeye, sadece tümöre veriyoruz. Böylece özellikle meme kanseri hastalarında kalp de olumsuz etkilenmiyor, hastada yan etkiler çok daha az görülüyor. Meme kanseri tedavisinde radyoterapi bugün daha az yoğunlukta, daha az dozda, daha az bölgeye, daha kısa sürelerle müdahale etmeye odaklanıyor. Çünkü öncelik, hastanın yaşam süresini uzatırken yaşam kalitesini de düşürmemek. Günümüz radyoterapi uygulamaları, hastaları günlük iş ve sosyal yaşamlarından koparmayacak kadar konforlu bir tedavi süreci sunuyor. Işın alan hastalar artık cilt yanıkları gibi sorunlarla da uğraşmıyor, hatta yaz aylarında tedavi sonrasında denizin tadını bile çıkarabiliyorlar” dedi.
Her biri alanında uzman, dünya standartlarında hizmet veren bölüm doktorlarımızla tanışın.
Sağlık hizmeti, takım çalışması gerektiren bir alandır. Size en iyi sağlık hizmetini vermek için çalışan, deneyimli ekibimizle tanışın.