24 Ağustos 2023 Perşembe
Multipl Miyelom
Merkel hücreli karsinom, nadir görülmesine rağmen hızlı ilerleyen ve yüksek metastaz potansiyeline sahip bir cilt kanseridir. Genellikle baş, boyun ve yüz gibi güneşe sık maruz kalan bölgelerde ortaya çıkar. Hastalık, cildin alt tabakasındaki sinir uçlarına yakın konumlanan Merkel hücrelerinden köken alır. Bu hücreler, dokunma ve basınç hissinde rol oynar. Ancak çeşitli genetik, çevresel ve bağışıklık sistemiyle ilgili faktörler, bu hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalmasına yol açabilir. Erken evrede fark edilmesi tedavi başarısını büyük ölçüde artırırken, geç tanı vakalarında hastalık hızla lenf nodlarına ve uzak organlara yayılabilir.
Merkel hücreli karsinom, cildin nadir fakat agresif seyirli bir kanser türüdür. Cildin en üst tabakasında yer alan ve dokunma hissinden sorumlu Merkel hücrelerinden kaynaklanır. Hızla büyüme ve çevre dokulara yayılma potansiyeline sahip olan bu tümör, lenf nodlarına ve uzak organlara metastaz yapabilir. Özellikle yüz, baş, boyun ve güneş ışığına sık maruz kalan bölgelerde görülür. Yaşlı bireylerde ve bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde daha sık ortaya çıkar. Merkel hücreli karsinomun en önemli özelliği hızlı ilerlemesi ve tekrarlama riskinin yüksek olmasıdır.
Normalde Merkel hücreleri, epidermisin bazal tabakasında yer alır ve sinir uçlarıyla temas halinde bulunarak mekanik uyarıları algılar. Hastalık bu hücrelerin kontrolsüz çoğalması ile başlar ve genellikle ilk etapta fark edilmeyebilir. Amerika’da yılda yaklaşık 3.000, Avrupa’da ise 2.500 civarında yeni vaka tanısı konmaktadır. Erkeklerde kadınlara göre biraz daha sık görülür ve çoğunlukla 65 yaş üzeri bireylerde ortaya çıkar. Agresif yapısının en önemli nedeni, tümör hücrelerinin kısa sürede lenf ve kan yoluyla yayılabilmesidir.
Bu kanserin gelişiminde birden fazla faktör rol oynar. En sık ilişkili olduğu nedenlerden biri Merkel hücre poliyomavirüsü (MCV) enfeksiyonudur. Bu virüs, çoğu insanda belirti vermeden bulunabilir ancak bazı durumlarda genetik mutasyonlara yol açarak hücrelerin kontrolsüz çoğalmasına neden olabilir.
Bir diğer önemli neden uzun süreli ultraviyole (UV) ışınlarına maruziyettir. Güneş ışığı veya solaryumdan gelen UV ışınları, cilt hücrelerinin DNA’sında kalıcı hasar bırakabilir. Bu hasar, bağışıklık sisteminin zayıf olduğu durumlarda kansere dönüşebilir.
Hastalığın ortaya çıkmasına yol açabilecek mekanizmalar şunlardır:
Merkel hücre poliyomavirüsü, bazı vakalarda hücre genetiğine entegre olarak tümör baskılayıcı genlerin (p53, RB1) çalışmasını engeller. Bu durum hücre döngüsünün durdurulmasını imkânsız hale getirir. UV ışınları ise DNA’daki timin dimerlerini artırarak mutasyon birikimine yol açar. Özellikle açık tenli ve uzun yıllar dış ortamda çalışan kişilerde bu hasar daha belirgindir.
Bağışıklık sistemi baskılanmış bireylerde kanserleşme süreci hızlanır. Örneğin organ nakli sonrası immünsupresif ilaç kullananlarda Merkel hücreli karsinom riski, sağlıklı bireylere göre 10 kat daha yüksektir.
Merkel hücreli karsinom genellikle ağrısız, hızlı büyüyen, ciltte sert ve kubbe şeklinde bir nodül olarak başlar. Tümörün rengi cilt renginden kırmızımsı-mor tona kadar değişebilir. Çoğu vakada başlangıçta belirti vermediği için kolayca başka cilt lezyonlarıyla karıştırılabilir.
İlerlemiş vakalarda tümör yüzeyinde ülserleşme, kanama veya çevre dokularda şişlik görülebilir. Lenf nodlarına yayılması halinde bölgesel şişlikler ortaya çıkabilir.
Merkel hücreli karsinomun yaygın belirtileri şöyledir:
Merkel hücreli karsinom, başlangıçta çoğu zaman basit bir sivilce, yağ kisti veya bazal hücreli karsinom ile karıştırılır. Tümör çapı haftalar içinde iki katına çıkabilir. Örneğin, 1 cm çapındaki bir lezyon bir ay içinde 2 cm’ye ulaşabilir. Renk değişikliği, yüzeyde incelme ve kanama eğilimi, ilerleyen evrede görülen tipik bulgulardandır. Bu nedenle ciltte hızla büyüyen ve iyileşmeyen nodüller mutlaka dermatoloji uzmanı tarafından değerlendirilmelidir.
Hastalığın ortaya çıkma riskini artıran durumlar belirlenmiştir. Özellikle bağışıklık sisteminin baskılandığı veya cildin yoğun UV ışınlarına maruz kaldığı kişilerde risk daha yüksektir.
Başlıca risk faktörleri şöyle sıralanabilir:
Coğrafi konum da riski etkiler. Ekvatora yakın bölgelerde veya yüksek rakımlı yerleşimlerde yaşayan kişiler, yıl boyunca daha yoğun UV ışınlarına maruz kaldığı için daha yüksek risk altındadır. İnşaat işçileri, çiftçiler, balıkçılar gibi açık alanda çalışanlarda hastalık daha sık görülür. Ayrıca daha önce radyoterapi uygulanan bölgelerde Merkel hücreli karsinom gelişme ihtimali artabilir.
Merkel hücreli karsinomun tanısı, klinik muayene, dermatoskopik inceleme ve kesin olarak biyopsi ile konur. Ciltte şüpheli, hızlı büyüyen nodüller görüldüğünde, derhal örnek alınarak patolojik inceleme yapılır. Patoloji raporunda tümör hücrelerinin karakteristik özellikleri ve immünohistokimyasal boyalar (CK20 pozitif, TTF-1 negatif gibi) tanıyı kesinleştirir.
Tanı sürecinde ayrıca hastalığın yayılımını değerlendirmek için görüntüleme yöntemleri kullanılır:
Biyopsi ve görüntüleme sonuçları, tümörün evresini belirlemek ve tedavi planını oluşturmak için birlikte değerlendirilir. Bunlarla birlikte immünohistokimyasal inceleme, tanıda kritik öneme sahiptir. CK20 pozitifliği genellikle “perinükleer noktasal boyanma” şeklinde görülür ve tanıyı diğer küçük hücreli tümörlerden ayırmada yardımcı olur. PET-CT, sadece mevcut metastazları göstermekle kalmaz, aynı zamanda tedaviye yanıtı değerlendirmede de kullanılır. Ancak küçük lezyonlarda yanlış negatif sonuçlar alınabileceği için, klinik bulgular ile görüntüleme sonuçları birlikte yorumlanmalıdır.
Tedavi, tümörün evresine, hastanın genel sağlık durumuna ve yayılım düzeyine göre belirlenir. Erken evrede cerrahi tedavi ile tam iyileşme şansı yüksektir. İleri evrede ise cerrahiye ek olarak radyoterapi, kemoterapi veya immünoterapi uygulanabilir.
Başlıca tedavi yöntemlerinin ilki cerrahi yöntemlerdir. Burada aşağıdaki tedaviler tercih edilebilir:
Ayrıca tedavide Cerrahi sonrası nüks riskini azaltmak için adjuvan olarak radyoterapi, kemoterapi de kullanılır. Aynı zamanda immünoterapiler de son yıllarda ileri evre Merkel hücreli karsinom tedavisinde önemli bir yer edinmiştir. PD-1/PD-L1 inhibitörleri (pembrolizumab, avelumab) bağışıklık sisteminin tümör hücrelerini tanıyıp yok etmesini sağlar. Bu ilaçlarla bazı hastalarda tam yanıt elde edilebilir. Kemoterapi, daha çok hızlı yanıt gereken durumlarda veya immünoterapinin uygun olmadığı hastalarda tercih edilir. Tedavi sonrası takipte ilk iki yıl boyunca 3-6 ayda bir muayene ve görüntüleme önerilir. Bu dönemde nüks riski en yüksektir.
Merkel hücreli karsinom, nadir ancak hızlı ilerleyen ve tekrarlama riski yüksek bir cilt kanseri türüdür. Erken tanı, cerrahi ve uygun ek tedavilerle uzun dönem sağkalım oranları artabilir. Hastalığın yönetiminde multidisipliner yaklaşım (dermatoloji, onkoloji, cerrahi, radyasyon onkolojisi) büyük önem taşır. Düzenli takip, nüks ve metastaz riskini azaltmada kritik rol oynar.
Son güncellenme tarihi: 08 Ekim 2025
Yayınlanma tarihi: 08 Ekim 2025
Hematolojik Onkoloji
Prof. Dr. Necdet Üskent
Hematolojik Onkoloji
Prof. Dr. Savaş Kansoy
Hematolojik Onkoloji
Prof. Dr. Zafer Gülbaş
Öne Çıkan Kanser Yazıları
Kişisel Verilerin İşlenmesi: Kimlik, iletişim, sağlık ve pazarlama bilgilerimin, Özel Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi ve Özel Anadolu Sağlık Ataşehir Tıp Merkezi tarafından yürütülecek pazarlama faaliyetlerinin planlanması ve tıbbi ihtiyaçlarıma ve alışkanlıklarıma göre özelleştirilmesi ile bana özel kampanyalar oluşturulması amacıyla işlenmesini kabul ediyorum.
Ticari Elektronik İleti: Özel Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi ve Özel Anadolu Sağlık Ataşehir Tıp Merkezi tarafından kimlik ve iletişim bilgilerimin tercih ettiğim iletişim kanalı üzerinden bana reklam, promosyon, kampanya ve benzeri ticari elektronik iletilerin gönderilmesi amacıyla işlenmesi ve bununla sınırlı olarak hizmet alınan tedarikçilerle paylaşılmasını kabul ediyorum.