21 Ağustos 2023 Pazartesi
Radyoaktif İyot Tedavisi (Atom Tedavisi) Nedir?
Kanser tedavilerinde son yıllarda en dikkat çekici gelişmelerden biri, hedefe yönelik radyonüklid tedaviler olmuştur. Bu yöntemlerin başında yer alan Aktinyum-225 (Ac-225), prostat kanseri başta olmak üzere dirençli tümörlerin tedavisinde yeni bir umut olarak öne çıkmaktadır. Alfa parçacığı yayan bu radyoizotop, klasik radyoterapi ve kemoterapiye kıyasla çok daha güçlü bir hücre yıkıcı etkiye sahiptir. Özellikle kısa menzilli ama yüksek enerjili radyasyonu sayesinde, kanser hücrelerini doğrudan yok ederken sağlıklı dokulara minimum zarar verir. Aktinyum tedavisinin en çarpıcı yönü, PSMA reseptörlerini hedef alarak prostat kanseri hücrelerine doğrudan bağlanabilmesidir. Bu sayede ileri evre ve diğer tedavilere yanıt vermeyen hastalarda bile tümör kontrolü sağlanabilmektedir. Klinik çalışmalar, tedavinin yaşam süresini uzattığını ve yaşam kalitesini belirgin şekilde artırdığını göstermektedir. Günümüzde özellikle Lu-177 ile karşılaştırıldığında daha güçlü etkiye sahip olduğu, ancak farklı yan etki profilleri bulunduğu bilinmektedir. Dolayısıyla aktinyum, nükleer tıp ve onkoloji alanında devrimsel bir adım olarak kabul edilmektedir.
Aktinyum (Ac), periyodik tablonun aktinitler grubunda yer alan radyoaktif bir elementtir. En çok bilinen izotopu Aktinyum-225 (Ac-225), son yıllarda nükleer tıp alanında kanser tedavisinde devrim niteliğinde gelişmelere yol açmıştır. Alfa parçacığı yayan bir radyoizotop olan Ac-225, çok kısa menzilli ama yüksek enerjili radyasyon salar. Bu özellik, tümör hücrelerini nokta atışıyla yok etmesini sağlarken, çevredeki sağlıklı dokulara minimum zarar verir.
Özellikle ileri evre prostat kanseri başta olmak üzere çeşitli metastatik kanserlerin tedavisinde kullanılmaya başlanmış ve klinik araştırmalarla etkinliği kanıtlanmıştır. Klasik radyoterapinin aksine, aktinyum tedavisinde radyasyon tüm vücuda değil, doğrudan kanser hücresine yönlendirilir.
Aktinyum özellikle hedeflenmiş alfa tedavisi (TAT) kapsamında kullanılır. Bugün en sık uygulama alanı, prostat kanserinde PSMA (Prostate-Specific Membrane Antigen) reseptörlerini hedef alan tedavilerdir. İleri evre, hormon tedavisine ve kemoterapiye yanıt vermeyen hastalarda etkinlik göstermektedir. Bunun dışında hematolojik kanserler ve bazı nadir tümörlerde de araştırma aşamasında kullanılmaktadır.
Genellikle PSMA ligandı adı verilen özel bir moleküle bağlanır. Bu ligand, prostat kanser hücrelerinin yüzeyinde bol bulunan PSMA reseptörlerine yapışır ve aktinyumu doğrudan tümör hücresine taşır. İlaç damardan enjekte edilir ve vücutta dolaşarak hedef tümör hücrelerine bağlanır. Alfa radyasyonu çok kısa menzilli olduğundan, hücre içinde DNA kırıkları oluşturarak kanser hücresini öldürür. Genellikle tedavi 6–8 haftada bir uygulanır, toplamda birkaç kürden oluşabilir. Uygulama sırasında hasta izole edilmez çünkü çevreye yayılan radyasyon çok düşüktür. Tedavi, nükleer tıp uzmanları tarafından özel radyofarmasötik merkezlerinde yapılır.
Aktinyum tedavisinin en büyük avantajlarından biri, hastaların yaşam kalitesini artırmasıdır. Kemoterapi gören birçok hasta saç dökülmesi, ağır mide bulantısı, bağışıklık sistemi baskılanması gibi yan etkilerle yaşamını sürdürmek zorunda kalırken, aktinyum tedavisi gören hastalarda bu tablo çok daha hafif seyreder. Tedavi genellikle ayaktan yapılabilir, hastanede uzun süreli yatış gerektirmez. Bu da hem hastalar hem de yakınları için büyük bir konfor sağlar. Ağrının azalması, metastatik kitlelerin küçülmesi ve PSA değerlerindeki gerileme, hastalara hem fiziksel hem de psikolojik açıdan güç kazandırır. Uzun vadede sağkalım süresini artırması da en önemli kazanımlardan biridir.
En büyük avantajı, yüksek seçicilik göstermesidir. Yalnızca hedef hücreleri etkilemesi sayesinde yan etkiler klasik kemoterapiye göre çok daha azdır. Ayrıca alfa parçacıklarının güçlü etkisi nedeniyle az sayıda parçacık bile hücreyi yok edebilir. Bu da tedavinin daha etkili olmasını sağlar.
Aktinyum tedavisinin avantajları şu şekilde sıralanabilir:
Her ne kadar aktinyum tedavisi hedefe yönelik ve seçici bir yöntem olsa da tamamen yan etkisiz değildir. En sık görülen yan etki, tükürük bezlerinde birikim nedeniyle gelişen kuruluk (xerostomi) ve tat alma bozukluğudur. Bunun nedeni PSMA reseptörlerinin tükürük bezlerinde de bulunmasıdır. Ayrıca böbreklerde hafif düzeyde hasar riski olabilir; bu nedenle tedavi öncesinde ve sonrasında böbrek fonksiyonları dikkatle izlenir. Nadiren kemik iliği baskılanması sonucu kansızlık, trombosit düşüklüğü veya beyaz kan hücrelerinde azalma meydana gelebilir. Bu yan etkiler genellikle kontrol altına alınabilir ve kemoterapiye kıyasla çok daha hafiftir.
Tedaviye başlamadan önce hastanın detaylı değerlendirilmesi gerekir. Kan testleri, böbrek ve karaciğer fonksiyonları, PSA düzeyi ve görüntüleme yöntemleri (özellikle PET/BT) ile hastalığın yayılımı belirlenir. Hasta, tedavinin olası yan etkileri konusunda bilgilendirilir ve radyasyon güvenliği açısından gerekli önlemler anlatılır. Özellikle tükürük bezleri ve böbreklerin korunması için bazı önlemler alınabilir. Bu süreçte multidisipliner bir ekip (onkoloji, üroloji, nükleer tıp) birlikte hareket eder.
Tedavi sonrası hasta birkaç gün boyunca bol sıvı tüketmeli ve radyonüklidlerin böbreklerden atılımını hızlandırmalıdır. Tükürük bezlerinde kuruluk (xerostomi), halsizlik ve hafif mide bulantısı en sık görülen yan etkilerdir. Nadiren hematolojik yan etkiler (kandaki hücre sayısında düşme) izlenebilir. Hastanın düzenli aralıklarla kan tahlilleri yapılmalı, PSA seviyeleri ve görüntülemelerle tedaviye yanıt takip edilmelidir. Aile ve yakın çevre açısından ciddi bir radyasyon riski yoktur, ancak hijyen kurallarına dikkat edilmesi önerilir.
Lutesyum-177 (Lu-177) ve Aktinyum-225 (Ac-225), PSMA hedefli tedavilerde kullanılan iki önemli radyoizotoptur. Lu-177, beta parçacığı yayar ve daha uzun menzile sahiptir; bu sayede geniş tümör alanlarını etkileyebilir. Ancak etkinliği, alfa yayıcı aktinyuma kıyasla daha düşük olabilir. Ac-225 ise alfa parçacığı yayar. Kısa menzilli fakat çok güçlü DNA hasarı oluşturur, bu nedenle küçük tümör odaklarında ve dirençli hücrelerde daha etkilidir. Yan etki profilleri de farklıdır: Lu-177’de hematolojik yan etkiler daha sık görülürken, Ac-225’te en önemli sorun tükürük bezlerinde hasara bağlı kuruluk gelişmesidir. Günümüzde pek çok merkezde önce Lu-177 ile başlanmakta, yanıt alınamazsa Ac-225 kullanılmaktadır. Gelecekte iki ajanı kombine eden protokoller de araştırılmaktadır.
Aktinyum-225 PSMA tedavisi, henüz tüm dünyada standart tedavi olarak kabul edilmemiştir; fakat birçok merkezde faz II ve faz III klinik çalışmalar yürütülmektedir. Elde edilen sonuçlar oldukça umut vericidir; özellikle diğer tedavilere yanıt vermeyen, yaşam beklentisi kısıtlı prostat kanseri hastalarında bile belirgin tümör küçülmesi ve PSA değerlerinde dramatik düşüşler bildirilmiştir. Gelecekte, aktinyumun sadece prostat kanserinde değil, nöroendokrin tümörler, yumurtalık kanseri, lösemi ve beyin tümörleri gibi farklı kanser türlerinde de kullanılabileceği öngörülmektedir. Ayrıca Lu-177 ile kombine tedavi protokolleri üzerinde çalışmalar yapılmaktadır; böylece hem büyük tümör kitleleri hem de mikrometastazlar aynı anda hedeflenebilecektir.
Son güncellenme tarihi: 09 Ekim 2025
Yayınlanma tarihi: 09 Ekim 2025
Nükleer Tıp
Doç. Dr. Kezban Berberoğlu
Nükleer Tıp
Uzm. Dr. SeyedBaresh Razavıkhosroshahı
Öne Çıkan Kanser Yazıları
Kişisel Verilerin İşlenmesi: Kimlik, iletişim, sağlık ve pazarlama bilgilerimin, Özel Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi ve Özel Anadolu Sağlık Ataşehir Tıp Merkezi tarafından yürütülecek pazarlama faaliyetlerinin planlanması ve tıbbi ihtiyaçlarıma ve alışkanlıklarıma göre özelleştirilmesi ile bana özel kampanyalar oluşturulması amacıyla işlenmesini kabul ediyorum.
Ticari Elektronik İleti: Özel Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi ve Özel Anadolu Sağlık Ataşehir Tıp Merkezi tarafından kimlik ve iletişim bilgilerimin tercih ettiğim iletişim kanalı üzerinden bana reklam, promosyon, kampanya ve benzeri ticari elektronik iletilerin gönderilmesi amacıyla işlenmesi ve bununla sınırlı olarak hizmet alınan tedarikçilerle paylaşılmasını kabul ediyorum.