Kişiye Özel Fiziksel Aktivite ve Egzersiz
2005 yılından beri Anadolu Sağlık Merkezi’nde fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzmanı olarak görevini sürdürüyor.
Fiziksel aktivite; günlük yaşamda kas ve eklemleri kullanarak enerji tüketimi ile gerçekleşen, kalp ve solunum hızını arttıran ve farklı şiddetlerde yorgunlukla sonuçlanan aktiviteler olarak tanımlanabilir. Yürüme, koşma, yüzmenin yanı sıra çömelme kalkma, çeşitli kol-bacak, baş ve gövde hareketleri gibi temel vücut hareketlerinin tümünü ya da bir kısmını içeren çeşitli spor dalları, dans, egzersiz, oyun ve gün içindeki aktiviteler fiziksel aktivite olarak kabul edilebilirler.
Fiziksel aktivitenin, özellikle de düzenli yapıldığında, gerek fiziksel gerekse ruhsal sağlığa yararlarını gösteren çok sayıda bilimsel çalışma mevcuttur.
Fiziksel aktivitenin, istenilen etkilerinin açığa çıkabilmesi için düzenli olarak yapılması gerekmektedir. Haftada 3-4 kez yapılan, 30-60 dakikalık orta şiddette fiziksel aktivite bile genellikle sağlığımız üzerinde olumlu etkileri açığa çıkarmaya yeterlidir.
Kişiye özel tasarlanmış fiziksel aktivite programı, yukarıda saydığımız ve tümü bilimsel çalışmalarla desteklenmiş faydaları nedeniyle tamamlayıcı tıp uygulamalarının vazgeçilmez bir bileşenidir. Bu programda egzersiz süre, yoğunluk ve tipi bireyin özgeçmişine ve eşlik eden kas-iskelet ve diğer sistem problemlerine göre, fizik tedavi ve rehabilitasyon hekimi tarafından belirlenir ve takip edilir. Egzersiz uygulaması hastanede fizyoterapist gözetiminde ya da ev programı şeklinde verilerek hastane dışında uygulanabilir.
Hastanın gereksinimine göre postür, germe, kas kuvvetlendirme, denge ve koordinasyon egzersizleri ile bisiklet ergometresi, yüzme ve yürüyüş gibi aerobik egzersizlerden oluşan bir program hazırlanır. Uygun hastalar grup ya da bireysel pilates ya da yoga sınıflarına katılabilirler. Fiziksel aktivite programının türü ne olursa olsun, hasta eğitimi ve güvenliği mutlaka gözetilmelidir.
Fiziksel aktivite programları pek çok hastalığın ve semptomlarının tedavisinde, hastalığa bağlı komplikasyonların önlenmesinde ve hastalık sürecinin bedene ilişkin kalıcı hasar bırakmasının engellenmesinde son derece etkilidir. ,
Egzersiz programlarının olumlu ve tedavi edici özelliğinden yararlanılan bazı durumlar şunlardır:
Son yıllarda onkolojik hastalıkların toplumda görülme sıklığının artması nedeniyle “kanser rehabilitasyonu” kavramı önem kazanmıştır. Kanser tanısı konan hastaların % 54’ü, tümörün etkilerine veya kanser tedavisine bağlı fiziksel yetersizliklere yönelik rehabilitasyon uygulamalarına gereksinim duyar. Hastaların %70'inde kansere bağlı ağrı görülür. Kemik tutulumunda, lezyonun ciddiyetine bağlı olarak ağırlık aktarımının kısıtlanması gerekebilir. Kemiğin korunması için ortez uygulamaları, omurga için korse kullanımı gerekebilir. Onkoloji hastalarında da egzersiz uygulamaları öncesinde hastanın fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı tarafından değerlendirilmesi ve uygun fiziksel aktivite programının belirlenmesi son derece önemlidir.
Hareket oluşturmayan kas güçlendirme egzersizleri, düşük yoğunlukta aerobik egzersizler (yürüyüş, bisiklet gibi), omurga kırık riski açısından riskli hastalarda karın kasları ve sırt kaslarının güçlendirilmesi, düşme riskinin önlenmesi için denge egzersizleri ve çevre düzenlemesi önerilir. Akciğer tümörlerinde hastaya solunum egzersizleri, boyun ve kol kasları güçlendirme egzersizleri ve aerobik egzersizler önerilir. Kanser rehabilitasyon programında operasyon sonrasında omuza eklem hareket açıklığı egzersizleri ve germe egzersizleri yaptırılır. Drenler çıkarılınca aktif eklem hareket açıklığı egzersizlerine başlanır ve yavaşça hareketler ilerletilir. Lenfödem tedavisi uygulanır.
Akupunktur çeşitli hastalıkların tedavisi amacıyla, vücut üzerinde bulunan belirli noktalara iğne batırılmak suretiyle uygulanan tamamen bilimsel bir tedavi yöntemidir. Akupunktur, hastalıkların tedavisi amacıyla 5000 yılı aşkın bir süredir başta Çin ve diğer Uzakdoğu ülkelerinde uygulanmaktadır. Bugün Almanya, Avusturya, Fransa ve ABD gibi birçok batı ülkesinde yaygın olarak kullanılan bir tamamlayıcı tıp yöntemidir. Bu tedavinin ana felsefesi, tüm evrende canlı cansız her yerde varolan enerji akışları arasındaki birlik, denge ve uyuma dayanır. Akupunktur bu anlamda bir denge tedavisidir.
1979 yılında Dünya Sağlık Örgütü akupunktur tedavisini bilimsel bir yöntem olarak kabul etmiş ve etkin olduğu tıbbi durumların bir listesini yayınlamıştır. Ülkemizde 1991 yılında "Akupunktur Yönetmeliği" çıkarılarak bu tedavinin uygulama koşulları ve uygulayıcıların özellikleri belirlenmiştir. Akupunktur, Sağlık Bakanlığı'nın onayı ile açılan 500 saatlik kursu tamamlayarak sınavda başarılı olmuş ve bu şekilde Sağlık Bakanlığı onaylı sertifika sahibi tıp doktorları tarafından uygulanabilir.
Latince bir kelime olan “ozon” aslında “kokan” anlamına geliyor. Bildiğimiz anlamda ise ozon, atmosferin üst katmanlarında UVB ışınlarının O2’yi O3’e çevirmesi ile oluşan bir gazdır. Ağır bir gaz olup kendine has bir kokusu vardır. Ozonu 1800’lü yılların sonunda ilk kezünlü Alman kimyager Christian Friedrich Schönbein tanımlamıştır. Ozon yüzey temizliğinde, su temizliğinde, sanitasyonda kullanılır, virüsleri ve bakterileri öldüren bir gazdır. Ozon solunarak alınamaz. Çünkü solunarak alınırsa zehirler. Sadece zeytinyağıyla yapılabilen bir kremle vücuda sürülebilir.
Eğer başka bir yağ ile karışırsa parlar. Ya da direkt kas içine veya eklem içine zerk edilebilir. Bir de “majör hemoterapi” adlı bir yöntem var. Burada hastanın kanı vakumlu bir şişeye alınıp, ozon ile zenginleştirilip, hastaya geri veriliyor. Ayrıca “diyabetik ayak” dediğimiz iyileşmeyen ayak yaraları, ekstremite yaralarında “torba tedavisi” dediğimiz, ekstremiteyi özel ozonlu oksijen karışımında tutarak uygulanan tedavi yöntemleri de var.
Her biri alanında uzman, dünya standartlarında hizmet veren bölüm doktorlarımızla tanışın.
Apple Store ve Google Play Store’dan indireceğiniz Anadolu Sağlık Online Servisler uygulamasıyla işlemlerinizi çok daha hızlı yapabileceksiniz.
Uygulamamızı şimdi indirirseniz anında dilediğiniz doktordan online randevu alabilir, test ve görüntüleme sonuçlarınıza kolayca ulaşabilir ve geçmiş doktor ziyaretlerinizi görüntüleyebilirsiniz.
Öncelikle Anadolu Sağlık Merkezi olarak birinci önceliğimizin hasta/hasta yakınlarımızın ve çalışanlarımızın sağlığı olduğunu belirtmek isteriz. Bu doğrultuda, dünyadan sonra Türkiye’de de Coronavirus (COVID–19) vakası görülmesinin ardından hastalarımızı ve refakatçilerimizi korumak ve güvenliklerini en üst seviyede tutmak amacıyla hastane yönetiminin aldığı önlemler çerçevesinde hasta ziyaretlerine bir süreliğine izin verilmeyeceğini paylaşmak isteriz.
Hastanemizde yatan hastalarımıza yalnızca bir refakatçinin eşlik etmesini önemle rica ederiz.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.