Kalp Krizi Nedir? Kalp Krizi Belirtileri Nelerdir?

Kalp krizi, modern çağın en yaygın hastalıklarından biri olarak kabul edilmektedir. Giderek artan stres, sağlıksız beslenme alışkanlıkları, hareketsiz yaşam tarzı ve kronik hastalıklar, kalp sağlığı üzerinde doğrudan olumsuz etki yaratmakta ve bu da kalp krizi riskini önemli ölçüde artırmaktadır. Kalbin kanla beslenmesini sağlayan damarların ani bir şekilde tıkanması sonucu meydana gelen bu durum, zamanında müdahale edilmediğinde kalıcı kalp hasarına, hatta ölümle sonuçlanabilecek ciddi komplikasyonlara yol açabilir.

Kalp Krizi Nedir?

Tıbbi adı miyokard enfarktüsü olan kalp krizi, kalp kasına yeterli oksijen ulaşamaması sonucu meydana gelir. Kalp, sağlıklı bir şekilde çalışabilmek için oksijen açısından zengin kana ihtiyaç duyar. Ancak kalbi besleyen koroner arterler aniden tıkanırsa bu oksijen akışı kesintiye uğrar ve kalp dokusu zarar görmeye başlar. Müdahale edilmediği takdirde bu durum, kalp kası hücrelerinin ölmesine neden olur.

Genellikle ani başlayan göğüs ağrısı ve nefes darlığı gibi belirtilerle ortaya çıkan kalp krizi, hızlı ve doğru müdahale edilmediğinde ölümcül sonuçlar doğurabilir. Kalp krizi sadece yaşlı bireylerde değil, genç yaşlarda da görülebilir ve sessiz ilerleyebileceği gibi dramatik belirtilerle de seyredebilir. Erken teşhis ve zamanında tıbbi destek sayesinde hasarın azaltılması mümkündür.

Kalp Krizi Neden Olur?

Kalp krizinin temel nedeni, kalp kasını besleyen damarların aniden tıkanmasıdır. Bu tıkanma genellikle koroner arterlerdeki daralmaların veya plak birikimlerinin sonucunda oluşur. Plak, kolesterol, yağ, kalsiyum ve diğer maddelerin damar çeperlerinde birikmesiyle zamanla oluşur. Bu plaklardan biri yırtıldığında vücut bunu bir yaralanma gibi algılayarak pıhtı üretir ve bu pıhtı damarı tamamen tıkayabilir. Sonuç olarak kalp kasına giden kan akışı durur ve kalp krizi meydana gelir.

Kalp krizine yol açabilecek başlıca nedenler şunlardır:

  • Koroner arter hastalığı: Kalp krizlerinin büyük çoğunluğu, bu damarların daralması veya tıkanması sonucu meydana gelir.
  • Kolesterol yüksekliği: Kanda kötü kolesterol (LDL) seviyesinin yüksek olması, damar duvarlarında plak birikimine neden olur.
  • Yüksek tansiyon (hipertansiyon): Sürekli yüksek tansiyon damar duvarlarını zayıflatır ve tıkanmalara zemin hazırlar.
  • Şeker hastalığı (diyabet): Kan şekerinin yüksek olması damarların yapısını bozarak kalp krizine yatkınlık oluşturur.
  • Obezite ve hareketsiz yaşam: Kilo fazlalığı, kalp üzerindeki yükü artırır ve damar tıkanıklığını hızlandırabilir.
  • Yoğun stres ve ani duygusal tepkiler: Özellikle aniden gelen aşırı stres durumlarında kalbin elektriksel aktivitesi bozulabilir.
  • Genetik faktörler: Ailede kalp hastalığı öyküsünün olması riski artırır.

Bu nedenlerin bir ya da birkaçının bir arada bulunması, kişinin kalp krizi geçirme riskini önemli ölçüde artırır. Bu yüzden erken dönemde risk faktörlerinin belirlenmesi ve yaşam tarzının düzenlenmesi büyük önem taşır.

Kalp Krizi Belirtileri

Kalp krizi, çoğu zaman aniden ortaya çıkan belirtilerle kendini gösterse de bazı kişilerde daha hafif ya da fark edilmeyecek kadar sessiz ilerleyebilir. Bu nedenle kalp krizinin erken belirtilerini bilmek, hayat kurtarıcı olabilir. Kalp krizinin en yaygın belirtileri şunlardır:

  • Göğüs ağrısı veya sıkışma hissi: Genellikle göğsün tam ortasında hissedilir ve baskı, yanma ya da ağırlık şeklinde tanımlanır.
  • Sol kola, boyna, çeneye veya sırta yayılan ağrı: Bu ağrı genellikle göğüsle birlikte hissedilir ve uyarıcı niteliktedir.
  • Nefes darlığı: Kişi yeterince hava alamadığını hisseder; özellikle eforla ortaya çıkar.
  • Soğuk terleme: Nedensiz terleme kalp krizinin sessiz uyarıcısı olabilir.
  • Bulantı ve kusma: Özellikle kadınlarda ve yaşlı bireylerde daha sık görülür.
  • Baş dönmesi ve bayılma hissi: Kan akışındaki yetersizlik nedeniyle kişi kendini zayıf veya sersemlemiş hissedebilir.
  • Yoğun halsizlik: Fiziksel efor göstermeden aniden ortaya çıkan yorgunluk hissi kriz öncesinde görülebilir.
  • Çarpıntı veya düzensiz kalp atışı: Kalp ritmindeki bozulmalar, kriz belirtisi olabilir.

Bu belirtilerden biri ya da birkaçı hissedildiğinde zaman kaybetmeden acil sağlık hizmetlerine başvurulmalıdır. Özellikle göğüs ağrısı 5 dakikadan uzun sürüyorsa bu durum acil müdahale gerektiren bir kalp krizi habercisi olabilir.

Kalp Krizi Çeşitleri Nelerdir?

Kalp krizi, her ne kadar tek bir tablo gibi görünse de altta yatan nedenine, sürecin nasıl ilerlediğine ve kalp dokusunun ne kadar etkilendiğine göre farklı türlerde sınıflandırılabilir. Bu sınıflama, uygulanacak tedavinin belirlenmesinde önemli rol oynar.

Kalp krizleri genel olarak EKG bulgularına göre ya da neden olan damarın yapısına ve tıkanıklığın derecesine göre ayrılır. Bazı kriz türlerinde ani ve tam damar tıkanıklığı varken, bazılarında kısmi daralmaya bağlı olarak kriz daha yavaş ve sinsice ilerleyebilir. Başlıca kalp krizi türleri şunlardır:

  • ST yükselmeli miyokard enfarktüsü (STEMI): Kalp kasının kan akışı ani ve tamamen kesilir. Acil müdahale edilmediğinde ciddi kalp dokusu kaybına neden olur.
  • ST yükselmesiz miyokard enfarktüsü (NSTEMI): Damar tıkanıklığı tam değildir ancak kalp kası yine de zarar görür. Belirtiler daha hafif olabilir.
  • Sessiz kalp krizi: Kişi hiçbir belirti hissetmeden kriz geçirebilir. Genellikle diyabet hastalarında veya ileri yaşta görülür.
  • Spontan koroner arter diseksiyonu (SCAD): Kalbi besleyen damarda kendiliğinden yırtılma meydana gelir. Genellikle genç kadınlarda görülür.
  • Mikrovasküler anjina (kalp sendromu X): Büyük damarlarda tıkanıklık olmamasına rağmen küçük damarlarda dolaşım bozukluğu yaşanır. Daha çok kadınlarda rastlanır.
  • Revaskülarizasyon sonrası kalp krizi: Stent veya bypass gibi müdahaleler sonrası gelişen kriz türüdür.

Bu türlerin her biri, farklı teşhis ve tedavi yaklaşımları gerektirir. Dolayısıyla krizin türü belirlendikten sonra izlenecek yol haritası da ona göre şekillendirilmelidir. Erken tanı sayesinde kalp kasının daha az zarar görmesi sağlanabilir.

Kalp Krizi Risk Faktörleri Nelerdir?

Kalp krizi, genetik yatkınlıkla birlikte çevresel ve yaşam tarzına bağlı birçok faktörden etkilenir. Bu faktörlerin bazıları değiştirilemezken (yaş, cinsiyet, aile öyküsü gibi), büyük çoğunluğu bireysel tercihler ve sağlık alışkanlıklarıyla kontrol altına alınabilir. Kalp krizi riskini artıran başlıca faktörler şunlardır:

  • Yaş: Erkeklerde 45, kadınlarda ise 55 yaş ve üzeri bireylerde risk belirgin şekilde artar.
  • Aile öyküsü: Ailede erken yaşta kalp krizi geçiren bireylerin varlığı genetik yatkınlığı gösterir.
  • Yüksek kolesterol: LDL (kötü kolesterol) yüksekliği, damar duvarında plak oluşumunu tetikler.
  • Yüksek tansiyon: Uzun süreli hipertansiyon damarların yapısını bozar ve kalp yükünü artırır.
  • Şeker hastalığı: Diyabet, damar duvarlarının elastikiyetini azaltarak kalp krizi riskini iki katına çıkarır.
  • Fiziksel hareketsizlik: Düzenli egzersiz yapılmaması, obezite ve dolaşım bozukluklarını beraberinde getirir.
  • Aşırı kilo (obezite): Kalbin çalışma yükünü artırarak damarları yorar ve metabolik sendrom riskini tetikler.
  • Stres ve depresyon: Sürekli stres, kalp ritmini ve damar sağlığını olumsuz etkiler.
  • Sağlıksız beslenme: Aşırı yağ, tuz ve işlenmiş gıda tüketimi damar sertliğine yol açar.

Bu faktörlerden birkaçı aynı anda mevcutsa, kişide kalp krizi geçirme riski önemli ölçüde yükselir. Bu nedenle düzenli kontroller ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları, riskin erken kontrol altına alınmasını sağlar.

Kalp Krizi Nasıl Teşhis Edilir?

Kalp krizi, hızlı müdahale gerektiren hayati bir durum olduğundan, teşhis süreci zamanla yarışan bir hassasiyetle yürütülür. Belirtilerle acile başvuran hastalarda ilk adım genellikle elektrokardiyografi (EKG) çekilmesidir. Bu işlem, kalbin elektriksel aktivitesini kaydederek olası bir hasarı ya da ritim bozukluğunu belirlemeye yarar. Kalp krizinin EKG’de tipik değişikliklere yol açması, özellikle ST segment yükselmesi gibi bulgular, teşhiste büyük önem taşır. Ancak bazı durumlarda EKG normal olabilir. Bu nedenle tek başına yeterli değildir.

EKG’ye ek olarak, kan testleri teşhis sürecinde belirleyici rol oynar. Özellikle troponin adı verilen bir enzim kalp kası hasarıyla birlikte kana karışır ve seviyesinin yüksekliği kalp krizini doğrular. Kan testleri troponin dışında CK-MB gibi diğer biyobelirteçleri de kapsayabilir. Bazı durumlarda hastanın genel durumuna ve belirtilerine göre acil olarak ekokardiyografi veya koroner anjiyografi de yapılabilir. Ekokardiyografi ile kalp kasının pompalama gücü değerlendirilirken, anjiyografi kalbi besleyen damarların durumunu doğrudan gözlemleme imkânı sunar.

Hasta şikayetleri, fizik muayene bulguları, EKG sonuçları ve laboratuvar testleri bir araya getirilerek teşhis netleştirilir. Kalp krizinin tipi (STEMI veya NSTEMI) bu süreçte belirlenir ve tedavi planı bu doğrultuda şekillendirilir.

Kalp Krizini Önlemek İçin Neler Yapılabilir?

Kalp krizi riskini azaltmak için önleyici sağlık önlemleri hem bireysel hem de toplumsal düzeyde büyük bir önem taşır. Kalp damar hastalıklarının önemli bir kısmı, yaşam tarzı değişiklikleriyle engellenebilir. Özellikle beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktivite düzeyi, stres yönetimi ve kronik hastalıkların kontrolü, krizin oluşma ihtimalini doğrudan etkiler.

Genetik yatkınlık gibi bazı faktörler değiştirilemez olsa da, riskin büyük kısmı kişinin elindedir. Bu yüzden, kalp sağlığı için düzenli takip ve sağlıklı tercihler alışkanlık haline getirilmelidir. Kalp krizini önlemeye yardımcı olacak başlıca önlemler şu şekilde sıralanabilir:

  • Sağlıklı beslenme alışkanlığı geliştirmek: Az tuzlu, az yağlı ve bol sebze-meyve içeren Akdeniz tipi beslenme kalbi korur.
  • Düzenli egzersiz yapmak: Haftada en az 150 dakika yürüyüş gibi orta şiddette aktivite kalp sağlığını destekler.
  • Kilo kontrolü sağlamak: Vücut kitle indeksini dengede tutmak, kalbin iş yükünü azaltır.
  • Kolesterol ve tansiyonu düzenli kontrol ettirmek: Gerekirse ilaç tedavisiyle desteklenmeli, takip aksatılmamalıdır.
  • Diyabeti kontrol altında tutmak: Kan şekeri düzeyleri dengede tutulmadığında damar hasarı riski yükselir.
  • Stresi yönetmek: Kronik stres hormonları kalp sağlığını tehdit eder; yoga, meditasyon ve psikolojik destek faydalıdır.
  • Düzenli sağlık kontrollerini aksatmamak: Özellikle 40 yaş üstü bireylerde yılda bir kardiyolojik muayene önerilir.
  • Uyku düzenine dikkat etmek: Günde 6-8 saat kesintisiz uyku kalp ritmini dengeler ve bağışıklığı destekler.

Kalp Krizinde Nabız Kaç Olur?

Kalp krizi esnasında nabız hızı, kişinin yaşına, genel sağlık durumuna ve krizin şiddetine göre değişkenlik gösterebilir. Genellikle kriz sırasında kalp ritmi düzensizleşir ve nabızda belirgin sapmalar meydana gelir. Nabız bazı kişilerde ani şekilde yükselirken, bazı vakalarda ise yavaşlayabilir ya da düzensiz atışlarla kendini gösterebilir. Bu nedenle kalp krizi geçiren bir kişide tek başına nabız değeri yeterli bir gösterge değildir. Ancak diğer belirtilerle birlikte değerlendirildiğinde önemli ipuçları verir.

Tipik olarak kriz anında stres, ağrı ve vücudun savunma mekanizması nedeniyle nabız 100 atım/dakika üzerine çıkabilir. Ancak eğer kalp krizi ciddi bir ritim bozukluğu ile birlikte seyrediyorsa bradikardi (nabzın 60 altına inmesi) veya aritmi (düzensiz kalp atışları) da gözlemlenebilir. Özellikle kalbin elektriksel sistemini etkileyen krizlerde kalp atışları zayıflayabilir, nabız elle hissedilemeyecek kadar düzensiz hale gelebilir. Bunun yanında bazı krizlerde kalp durmasına kadar giden ritim problemleri de yaşanabilir.

Kadınlarda Kalp Krizi Belirtileri

Kadınlarda kalp krizi belirtileri, erkeklerde görülen klasik semptomlardan farklılık gösterebilir ve bu durum çoğu zaman tanının gecikmesine neden olabilir. Erkeklerde göğüs ağrısı ön plandayken kadınlarda belirtiler daha sinsi ve yaygın vücut sistemlerine yayılmış şekilde ortaya çıkabilir. Bu farklılık, kadınların kalp krizi geçirdiğini çoğu zaman fark edememelerine ve acil müdahalenin gecikmesine neden olabilir. Bu nedenle kadınlara özgü belirtilerin tanınması hayati önem taşır. Kadınlarda kalp krizi sırasında görülebilecek yaygın belirtiler şöyledir:

  • Göğüs ağrısı yerine mide bulantısı ve karın ağrısı: Kalp krizi, sindirim sistemi rahatsızlıklarıyla karıştırılabilir.
  • Yoğun ve açıklanamayan yorgunluk: Dinlenmeyle geçmeyen halsizlik krizin habercisi olabilir.
  • Nefes darlığı: Özellikle dinlenme sırasında ortaya çıkan hava açlığı hissi kadınlarda sık rastlanır.
  • Sırt, boyun, omuz ya da çene ağrısı: Göğüs dışındaki bölgelerde hissedilen ağrılar kadınlarda daha sık görülür.
  • Baş dönmesi ve bayılma hissi: Kriz esnasında tansiyonun düşmesine bağlı gelişebilir.
  • Soğuk terleme: Nedensiz, yoğun ve yapışkan terleme kriz belirtisi olabilir.
  • Duygusal huzursuzluk ve anksiyete hissi: Kriz öncesi panik atak benzeri belirtiler yaşanabilir.

Yalancı Kalp Krizi Belirtileri

Yalancı kalp krizi, kalp krizi semptomlarına benzeyen ancak kalp kaynaklı olmayan durumları tanımlamak için kullanılan bir ifadedir. Göğüs ağrısı, nefes darlığı, terleme veya çarpıntı gibi şikayetler kalp krizini düşündürse de yapılan tıbbi incelemeler sonucunda kalpte bir problem saptanmayabilir. Bu tarz belirtiler çoğu zaman psikolojik kökenlidir ya da sindirim, kas-iskelet sistemi gibi diğer organlardan kaynaklanabilir. Yanlış teşhis ve panik oluşmaması için bu durumun doğru ayırt edilmesi gerekir. Yalancı kalp krizi belirtileri şunlardan kaynaklanabilir:

  • Panik atak: Göğüste sıkışma, çarpıntı, nefes darlığı ve ölüm korkusu gibi belirtiler kalp krizini taklit edebilir.
  • Mide ve bağırsak sorunları: Reflü, gastrit ya da mide spazmı gibi durumlar göğüste ağrıya neden olabilir.
  • Kas-iskelet sistemi ağrıları: Göğüs kaslarının spazmı veya kaburga zedelenmesi, kalp krizini taklit edebilir.
  • Anksiyete bozuklukları: Özellikle genç yaş grubunda, stres kaynaklı fiziksel belirtiler kalp hastalığı şüphesi yaratabilir.
  • Tansiyon dalgalanmaları: Ani yükselme ya da düşme durumları çarpıntı ve baş dönmesiyle kalp krizini çağrıştırabilir.

Bu gibi durumlarda EKG, kan testleri ve hekim değerlendirmesiyle kalp kaynaklı olup olmadığı netleştirilmelidir. Yalancı krizlerde çoğu zaman hayati tehlike bulunmasa da, yaşanan stres gerçek bir kalp krizine zemin hazırlayabileceği için her belirti dikkate alınmalı ve profesyonel destek alınmalıdır.

Sağlık Merkezi
Anadolu Sağlık Merkezi

Kalp ve Damar Cerrahisi

Kalp ve Damar Cerrahisi

Bölüm Doktorları

Tıbbi Birimi İncele
Gebze

Kalp ve Damar Cerrahisi

Prof. Dr. Haşim Üstünsoy

Gebze

Kalp ve Damar Cerrahisi

Op. Dr. Ahmet Hulusi Arslan

Gebze

Kalp ve Damar Cerrahisi

Op. Dr. Fatma Bahçeci

Gebze

Kalp ve Damar Cerrahisi

Prof. Dr. Haşim Üstünsoy

Gebze

Kalp ve Damar Cerrahisi

Op. Dr. Ahmet Hulusi Arslan

Gebze

Kalp ve Damar Cerrahisi

Op. Dr. Fatma Bahçeci

Tümünü göster

Önerilen Sağlık Yazıları

Varis Merkezi

Varis Merkezi

Atriyal Septal Defekt (ASD): Nedir, Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Atriyal Septal Defekt (ASD): Nedir, Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Varis Nedir? Varis Neden Olur? Belirtileri ve Tedavisi

Varis Nedir? Varis Neden Olur? Belirtileri ve Tedavisi

Anjiyo tedavi değil, bir tanı yöntemidir

Anjiyo tedavi değil, bir tanı yöntemidir

Robotik Kalp Cerrahisi Nedir? Hangi Hastalıklarda Uygulanır?

Robotik Kalp Cerrahisi Nedir? Hangi Hastalıklarda Uygulanır?

Damar Tıkanıklığı Belirtileri Nelerdir? Ne İyi Gelir?

Damar Tıkanıklığı Belirtileri Nelerdir? Ne İyi Gelir?

Lipödem Nedir? Lipödem Belirtileri ve Tedavisi

Lipödem Nedir? Lipödem Belirtileri ve Tedavisi

Tümünü göster