23 Ağustos 2023 Çarşamba
Varis Merkezi
Kalp krizi, modern çağın en yaygın hastalıklarından biri olarak kabul edilmektedir. Giderek artan stres, sağlıksız beslenme alışkanlıkları, hareketsiz yaşam tarzı ve kronik hastalıklar, kalp sağlığı üzerinde doğrudan olumsuz etki yaratmakta ve bu da kalp krizi riskini önemli ölçüde artırmaktadır. Kalbin kanla beslenmesini sağlayan damarların ani bir şekilde tıkanması sonucu meydana gelen bu durum, zamanında müdahale edilmediğinde kalıcı kalp hasarına, hatta ölümle sonuçlanabilecek ciddi komplikasyonlara yol açabilir.
Tıbbi adı miyokard enfarktüsü olan kalp krizi, kalp kasına yeterli oksijen ulaşamaması sonucu meydana gelir. Kalp, sağlıklı bir şekilde çalışabilmek için oksijen açısından zengin kana ihtiyaç duyar. Ancak kalbi besleyen koroner arterler aniden tıkanırsa bu oksijen akışı kesintiye uğrar ve kalp dokusu zarar görmeye başlar. Müdahale edilmediği takdirde bu durum, kalp kası hücrelerinin ölmesine neden olur.
Genellikle ani başlayan göğüs ağrısı ve nefes darlığı gibi belirtilerle ortaya çıkan kalp krizi, hızlı ve doğru müdahale edilmediğinde ölümcül sonuçlar doğurabilir. Kalp krizi sadece yaşlı bireylerde değil, genç yaşlarda da görülebilir ve sessiz ilerleyebileceği gibi dramatik belirtilerle de seyredebilir. Erken teşhis ve zamanında tıbbi destek sayesinde hasarın azaltılması mümkündür.
Kalp krizinin temel nedeni, kalp kasını besleyen damarların aniden tıkanmasıdır. Bu tıkanma genellikle koroner arterlerdeki daralmaların veya plak birikimlerinin sonucunda oluşur. Plak, kolesterol, yağ, kalsiyum ve diğer maddelerin damar çeperlerinde birikmesiyle zamanla oluşur. Bu plaklardan biri yırtıldığında vücut bunu bir yaralanma gibi algılayarak pıhtı üretir ve bu pıhtı damarı tamamen tıkayabilir. Sonuç olarak kalp kasına giden kan akışı durur ve kalp krizi meydana gelir.
Kalp krizine yol açabilecek başlıca nedenler şunlardır:
Bu nedenlerin bir ya da birkaçının bir arada bulunması, kişinin kalp krizi geçirme riskini önemli ölçüde artırır. Bu yüzden erken dönemde risk faktörlerinin belirlenmesi ve yaşam tarzının düzenlenmesi büyük önem taşır.
Kalp krizi, çoğu zaman aniden ortaya çıkan belirtilerle kendini gösterse de bazı kişilerde daha hafif ya da fark edilmeyecek kadar sessiz ilerleyebilir. Bu nedenle kalp krizinin erken belirtilerini bilmek, hayat kurtarıcı olabilir. Kalp krizinin en yaygın belirtileri şunlardır:
Bu belirtilerden biri ya da birkaçı hissedildiğinde zaman kaybetmeden acil sağlık hizmetlerine başvurulmalıdır. Özellikle göğüs ağrısı 5 dakikadan uzun sürüyorsa bu durum acil müdahale gerektiren bir kalp krizi habercisi olabilir.
Kalp krizi, her ne kadar tek bir tablo gibi görünse de altta yatan nedenine, sürecin nasıl ilerlediğine ve kalp dokusunun ne kadar etkilendiğine göre farklı türlerde sınıflandırılabilir. Bu sınıflama, uygulanacak tedavinin belirlenmesinde önemli rol oynar.
Kalp krizleri genel olarak EKG bulgularına göre ya da neden olan damarın yapısına ve tıkanıklığın derecesine göre ayrılır. Bazı kriz türlerinde ani ve tam damar tıkanıklığı varken, bazılarında kısmi daralmaya bağlı olarak kriz daha yavaş ve sinsice ilerleyebilir. Başlıca kalp krizi türleri şunlardır:
Bu türlerin her biri, farklı teşhis ve tedavi yaklaşımları gerektirir. Dolayısıyla krizin türü belirlendikten sonra izlenecek yol haritası da ona göre şekillendirilmelidir. Erken tanı sayesinde kalp kasının daha az zarar görmesi sağlanabilir.
Kalp krizi, genetik yatkınlıkla birlikte çevresel ve yaşam tarzına bağlı birçok faktörden etkilenir. Bu faktörlerin bazıları değiştirilemezken (yaş, cinsiyet, aile öyküsü gibi), büyük çoğunluğu bireysel tercihler ve sağlık alışkanlıklarıyla kontrol altına alınabilir. Kalp krizi riskini artıran başlıca faktörler şunlardır:
Bu faktörlerden birkaçı aynı anda mevcutsa, kişide kalp krizi geçirme riski önemli ölçüde yükselir. Bu nedenle düzenli kontroller ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları, riskin erken kontrol altına alınmasını sağlar.
Kalp krizi, hızlı müdahale gerektiren hayati bir durum olduğundan, teşhis süreci zamanla yarışan bir hassasiyetle yürütülür. Belirtilerle acile başvuran hastalarda ilk adım genellikle elektrokardiyografi (EKG) çekilmesidir. Bu işlem, kalbin elektriksel aktivitesini kaydederek olası bir hasarı ya da ritim bozukluğunu belirlemeye yarar. Kalp krizinin EKG’de tipik değişikliklere yol açması, özellikle ST segment yükselmesi gibi bulgular, teşhiste büyük önem taşır. Ancak bazı durumlarda EKG normal olabilir. Bu nedenle tek başına yeterli değildir.
EKG’ye ek olarak, kan testleri teşhis sürecinde belirleyici rol oynar. Özellikle troponin adı verilen bir enzim kalp kası hasarıyla birlikte kana karışır ve seviyesinin yüksekliği kalp krizini doğrular. Kan testleri troponin dışında CK-MB gibi diğer biyobelirteçleri de kapsayabilir. Bazı durumlarda hastanın genel durumuna ve belirtilerine göre acil olarak ekokardiyografi veya koroner anjiyografi de yapılabilir. Ekokardiyografi ile kalp kasının pompalama gücü değerlendirilirken, anjiyografi kalbi besleyen damarların durumunu doğrudan gözlemleme imkânı sunar.
Hasta şikayetleri, fizik muayene bulguları, EKG sonuçları ve laboratuvar testleri bir araya getirilerek teşhis netleştirilir. Kalp krizinin tipi (STEMI veya NSTEMI) bu süreçte belirlenir ve tedavi planı bu doğrultuda şekillendirilir.
Kalp krizi riskini azaltmak için önleyici sağlık önlemleri hem bireysel hem de toplumsal düzeyde büyük bir önem taşır. Kalp damar hastalıklarının önemli bir kısmı, yaşam tarzı değişiklikleriyle engellenebilir. Özellikle beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktivite düzeyi, stres yönetimi ve kronik hastalıkların kontrolü, krizin oluşma ihtimalini doğrudan etkiler.
Genetik yatkınlık gibi bazı faktörler değiştirilemez olsa da, riskin büyük kısmı kişinin elindedir. Bu yüzden, kalp sağlığı için düzenli takip ve sağlıklı tercihler alışkanlık haline getirilmelidir. Kalp krizini önlemeye yardımcı olacak başlıca önlemler şu şekilde sıralanabilir:
Kalp krizi esnasında nabız hızı, kişinin yaşına, genel sağlık durumuna ve krizin şiddetine göre değişkenlik gösterebilir. Genellikle kriz sırasında kalp ritmi düzensizleşir ve nabızda belirgin sapmalar meydana gelir. Nabız bazı kişilerde ani şekilde yükselirken, bazı vakalarda ise yavaşlayabilir ya da düzensiz atışlarla kendini gösterebilir. Bu nedenle kalp krizi geçiren bir kişide tek başına nabız değeri yeterli bir gösterge değildir. Ancak diğer belirtilerle birlikte değerlendirildiğinde önemli ipuçları verir.
Tipik olarak kriz anında stres, ağrı ve vücudun savunma mekanizması nedeniyle nabız 100 atım/dakika üzerine çıkabilir. Ancak eğer kalp krizi ciddi bir ritim bozukluğu ile birlikte seyrediyorsa bradikardi (nabzın 60 altına inmesi) veya aritmi (düzensiz kalp atışları) da gözlemlenebilir. Özellikle kalbin elektriksel sistemini etkileyen krizlerde kalp atışları zayıflayabilir, nabız elle hissedilemeyecek kadar düzensiz hale gelebilir. Bunun yanında bazı krizlerde kalp durmasına kadar giden ritim problemleri de yaşanabilir.
Kadınlarda kalp krizi belirtileri, erkeklerde görülen klasik semptomlardan farklılık gösterebilir ve bu durum çoğu zaman tanının gecikmesine neden olabilir. Erkeklerde göğüs ağrısı ön plandayken kadınlarda belirtiler daha sinsi ve yaygın vücut sistemlerine yayılmış şekilde ortaya çıkabilir. Bu farklılık, kadınların kalp krizi geçirdiğini çoğu zaman fark edememelerine ve acil müdahalenin gecikmesine neden olabilir. Bu nedenle kadınlara özgü belirtilerin tanınması hayati önem taşır. Kadınlarda kalp krizi sırasında görülebilecek yaygın belirtiler şöyledir:
Yalancı kalp krizi, kalp krizi semptomlarına benzeyen ancak kalp kaynaklı olmayan durumları tanımlamak için kullanılan bir ifadedir. Göğüs ağrısı, nefes darlığı, terleme veya çarpıntı gibi şikayetler kalp krizini düşündürse de yapılan tıbbi incelemeler sonucunda kalpte bir problem saptanmayabilir. Bu tarz belirtiler çoğu zaman psikolojik kökenlidir ya da sindirim, kas-iskelet sistemi gibi diğer organlardan kaynaklanabilir. Yanlış teşhis ve panik oluşmaması için bu durumun doğru ayırt edilmesi gerekir. Yalancı kalp krizi belirtileri şunlardan kaynaklanabilir:
Bu gibi durumlarda EKG, kan testleri ve hekim değerlendirmesiyle kalp kaynaklı olup olmadığı netleştirilmelidir. Yalancı krizlerde çoğu zaman hayati tehlike bulunmasa da, yaşanan stres gerçek bir kalp krizine zemin hazırlayabileceği için her belirti dikkate alınmalı ve profesyonel destek alınmalıdır.
Son güncellenme tarihi: 23 Temmuz 2025
Yayınlanma tarihi: 18 Aralık 2024
Kalp ve Damar Cerrahisi
Kalp ve Damar Cerrahisi
Kalp ve Damar Cerrahisi
Öne Çıkan Kanser Yazıları
Kişisel Verilerin İşlenmesi: Kimlik, iletişim, sağlık ve pazarlama bilgilerimin, Özel Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi ve Özel Anadolu Sağlık Ataşehir Tıp Merkezi tarafından yürütülecek pazarlama faaliyetlerinin planlanması ve tıbbi ihtiyaçlarıma ve alışkanlıklarıma göre özelleştirilmesi ile bana özel kampanyalar oluşturulması amacıyla işlenmesini kabul ediyorum.
Ticari Elektronik İleti: Özel Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi ve Özel Anadolu Sağlık Ataşehir Tıp Merkezi tarafından kimlik ve iletişim bilgilerimin tercih ettiğim iletişim kanalı üzerinden bana reklam, promosyon, kampanya ve benzeri ticari elektronik iletilerin gönderilmesi amacıyla işlenmesi ve bununla sınırlı olarak hizmet alınan tedarikçilerle paylaşılmasını kabul ediyorum.