22 Ağustos 2023 Salı
Negatif düşünceyi önlemenin 9 yolu
Panik atak, aniden ortaya çıkan ve kişide yoğun korku, kaygı ile birlikte birçok fiziksel belirtiye yol açan bir durumdur. Çoğu zaman ortada gerçek bir tehlike yoktur ancak kişi kalp krizi geçirdiğini, nefes alamadığını ya da kontrolünü kaybettiğini düşünerek büyük bir panik yaşar. Kalp çarpıntısı, göğüs sıkışması, terleme, titreme, baş dönmesi ve ölüm korkusu en sık görülen bulgular arasındadır. Ataklar genellikle birkaç dakika içinde şiddetlenir ve 10 - 30 dakika sürer, ancak kişinin yaşadığı yoğun kaygı, atak sonrası da devam edebilir.
Panik atak, herhangi bir gerçek tehlike ya da dışsal tehdit olmadan, kişinin birdenbire yoğun korku ve kaygı yaşadığı bir durumdur. Aniden başlayan bu ataklar, birkaç dakika içinde şiddetlenir ve kişiye sanki ölümcül bir olay yaşayacakmış gibi hissettirir. Panik atak sırasında vücut, adeta hayatta kalma refleksi olan “savaş ya da kaç” tepkisini gösterir. Bu tepkiyle kalp atışları hızlanır, nefes darlığı yaşanır, göğüs sıkışması ve kontrolü kaybetme korkusu ön plana çıkar. Bu durum kişiyi hem fiziksel hem de psikolojik açıdan büyük bir baskı altına sokar. Panik ataklar tek başına görülebileceği gibi panik bozukluk adı verilen ve tekrarlayıcı ataklarla seyreden bir hastalığın da parçası olabilir.
Panik atakların nedeni tam olarak bilinmez. Ancak birçok biyolojik, psikolojik ve çevresel faktörün bir araya gelmesiyle ortaya çıktığı kabul edilmektedir. Beyindeki serotonin ve norepinefrin gibi nörotransmitterlerdeki dengesizlikler, genetik yatkınlık ve beyindeki korku merkezinin aşırı duyarlılığı panik atağın biyolojik temelini oluşturur. Bunun yanı sıra çocukluk döneminde yaşanan travmalar, stresli yaşam olayları, yoğun kaygı bozukluğu öyküsü ve bastırılmış duygular da psikolojik tetikleyiciler arasında yer alır. Günlük yaşamda karşılaşılan iş stresi, aile içi çatışmalar, sınav kaygısı, ekonomik problemler veya ani kayıplar, panik atağın ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir. Ayrıca aşırı kafein tüketimi, uykusuzluk veya madde kullanımı da atağı kolaylaştırır. Bazı kişilerde tiroit bozuklukları, kalp ritim problemleri gibi tıbbi hastalıklar da panik atak benzeri belirtilere yol açabilir.
Panik atakta aniden gelişen yoğun korku duygusuna, vücudun “savaş ya da kaç” tepkisi eşlik eder. Kalp çarpıntısı, nefes darlığı, terleme, titreme gibi belirtiler kişinin kalp krizi geçirdiğini düşünmesine neden olabilir. Psikolojik olarak ise kontrolü kaybetme, delirme ya da ölme korkusu ön plandadır.
Panik atağın başlıca belirtileri şöyledir:
Panik atak hem gündüz uykuda da ortaya çıkabilir. Hasta uykunun derin bir evresinde aniden yoğun kaygı, korku ve bedensel belirtilerle uyanır. Gece panik atakları, gündüz yaşananlardan daha sarsıcı olabilir. Çünkü hasta uykudan ansızın uyanır ve ne olduğunu anlayamaz. Kalp çarpıntısı, boğulma hissi, terleme, titreme ve ölüm korkusu gece panik ataklarının en belirgin bulgularıdır. Çoğu kişi bu durumda kalp krizi geçirdiğini zannederek acil servise başvurur. Bu ataklar, uyku düzenini bozarak uykusuzluğa, gün içinde yorgunluğa ve kaygının artmasına yol açabilir.
Gece panik atağın başlıca belirtileri şöyledir:
Panik atak çocuklarda da görülebilir. Ancak çocuklar yaşadıkları durumu ifade etmekte zorlandıkları için belirtiler genellikle farklı şekillerde ortaya çıkar. Çocuklarda panik atak aniden başlayan yoğun korku, çarpıntı, nefes darlığı ve mide ağrısı gibi bedensel yakınmalarla kendini gösterebilir. Çocuk bu sırada ağlamaya başlayabilir, annesine ya da güvendiği kişiye sarılabilir. Okul çağındaki çocuklarda panik ataklar, özellikle ayrılma kaygısı, sınav stresi veya aile içi sorunlar nedeniyle tetiklenebilir. Çocuğun sık sık “hasta olacağım”, “öleceğim” ya da “bir şey olacak” şeklinde korkular dile getirmesi, panik atak şüphesini artırır.
Çocuklarda panik atak belirtileri şu şekilde sıralanabilir:
Yalnızca atağın yaşandığı dakikalarla sınırlı kalmayan panik atak, hastanın günlük yaşamı üzerinde de uzun vadeli etkiler bırakır. Tekrarlayan ataklar, bireyde sürekli bir beklenti kaygısı yaratır; kişi bir sonraki atağın nerede ve ne zaman geleceğini düşünerek günlük aktivitelerini kısıtlamaya başlar. Bu durum, iş ve okul performansını olumsuz etkiler, sosyal ilişkilerde uzaklaşmaya ve yalnızlaşmaya yol açar. Fiziksel açıdan panik ataklar kalp çarpıntısı, nefes darlığı ve kas gerginliği gibi kronik semptomlara dönüşebilir. Psikolojik açıdan ise depresyon, özgüven kaybı ve yaşam kalitesinde ciddi düşüşlere sebep olur.
Panik atak, herkeste benzer belirtilerle seyretse de ortaya çıkış şekline ve tetikleyici faktörlerine göre farklı türlere ayrılır. Bu ayrım, hem hastalığın gidişatını anlamak hem de uygun tedavi planını oluşturmak açısından önemlidir. Beklenmedik panik atak, en sık görülen tiptir ve hiçbir uyarıcı olmadan, gündelik bir anda aniden gelişir. Durumsal panik atak ise belirli bir olay, fobi ya da ortam tarafından tetiklenir; örneğin asansöre binme, topluluk önünde konuşma ya da uçağa binme gibi durumlar bu tip atakları başlatabilir. Durumsal yatkınlığı olan panik atak türünde ise kişi her zaman değil ama bazı özel koşullarda atağa eğilimli hale gelir. Örneğin yoğun stres altındayken daha kolay tetiklenir. Ayrıca gece panik atakları da ayrı bir grup olarak değerlendirilir; kişi uykuda iken, genellikle herhangi bir rüya olmadan aniden atağa girer.
Genetik yatkınlık, kişilik yapısı, stres düzeyi, yaşam tarzı ve mevcut sağlık sorunları panik atak riskini artırır. Örneğin, birinci derece akrabalarında panik bozukluk öyküsü bulunan bireylerde görülme ihtimali daha yüksektir. Bunun yanı sıra kaygılı kişilik yapısına sahip olanlar, yoğun stres yaşayanlar ve travmatik olaylar yaşamış kişiler daha kırılgan bir gruptur. Ayrıca kalp-damar hastalıkları, tiroit bozuklukları ve solunum sorunları gibi tıbbi rahatsızlıklar da atağa zemin hazırlayabilir.
Öncelikle hasta yaşadığı belirtileri detaylı şekilde psikiyatrist veya nöroloji uzmanına aktarır. Doktor, atakların sıklığını, süresini, tetikleyici faktörleri ve kişinin yaşamındaki etkilerini sorgular. Ardından fiziksel hastalıkların (örneğin kalp krizi, tiroit sorunları, solunum hastalıkları) dışlanması için EKG, kan testleri ve tiroit fonksiyon testleri yapılabilir. Çünkü panik atakla karışabilen birçok tıbbi tablo vardır. Psikiyatrik değerlendirmede ise DSM-5 gibi uluslararası tanı kriterleri kullanılır. Bu kriterlere göre en az birkaç kez tekrarlayan, beklenmedik şekilde ortaya çıkan ve kişide kontrol kaybı ya da ölüm korkusu yaratan atakların varlığı tanı için önemlidir. Ayrıca, atağın ardından en az bir ay süreyle “yeni bir atak olacak mı?” kaygısı yaşanması panik bozukluk lehine bir bulgudur. Tanı konulurken kişinin ruhsal durumu, yaşam öyküsü ve risk faktörleri de göz önünde bulundurulur.
Panik atak sırasında yaşanan yoğun korku ve bedensel belirtiler kişiye kontrolünü tamamen kaybetmiş gibi hissettirse de aslında atak geçici bir durumdur ve doğru yöntemlerle daha hızlı atlatılabilir. Öncelikle kişinin panik atağın ölümcül olmadığını, kalp krizi ya da felce yol açmayacağını bilmesi önemlidir. Bu bilinç, atağın yarattığı kaygıyı bir nebze azaltır. Atak sırasında en etkili yöntemlerden biri nefes egzersizleridir.
Derin ve yavaş nefes almak, kandaki karbondioksit düzeyini dengeleyerek çarpıntı ve baş dönmesini azaltır. Ayrıca kişinin bulunduğu anda kendini rahatlatacak yöntemlere odaklanması, örneğin etrafındaki nesnelere dikkat etmek ya da zihnini o anki duyularına yönlendirmek (“şimdi ne görüyorum, ne hissediyorum?” gibi) faydalıdır. Bazı kişiler için kas gevşetme egzersizleri, meditasyon veya kısa süreli yürüyüş yapmak atağın şiddetini azaltabilir.
İlaç tedavisinde antidepresanlar ve gerekirse kısa süreli anksiyolitikler tercih edilir. Bu ilaçlar beyindeki serotonin ve norepinefrin dengesini düzenleyerek atağın sıklığını ve şiddetini azaltır. Ancak ilaçlar tek başına yeterli değildir. Asıl kalıcı çözüm, hastanın düşünce ve davranış kalıplarını değiştirmesini sağlayan bilişsel davranışçı terapi (BDT) olur. Bu terapi sayesinde hasta, atağı tetikleyen düşünceleri fark eder. Bunları nasıl dönüştürebileceğini öğrenir ve nefes egzersizleri, maruz bırakma terapisi gibi tekniklerle atağı kontrol altına alır.
Bazı durumlarda gevşeme teknikleri, düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme, kafeini sınırlama da tedavi sürecinin önemli parçalarıdır. Özellikle uyku düzeninin sağlanması, stres yönetimi ve yaşam tarzı değişiklikleri panik atak tedavisinde belirleyici rol oynar. Tedavi süreci kişiden kişiye değişse de, doğru yöntemlerle panik atakların kontrol altına alınması ve kişinin normal yaşamına dönmesi mümkündür. Erken başvuru, tedavi sürecini kolaylaştırır ve uzun vadede panik bozukluğun kronikleşmesini engeller.
Panik atak sırasında en çok karşılaşılan belirtilerden biri nefes darlığı ve hızlı solunumdur. Hasta nefes alamadığını düşünerek daha hızlı nefes almaya başlar. Bu durum kandaki karbondioksit seviyesini düşürerek baş dönmesi, göğüs sıkışması ve ellerde uyuşma gibi şikayetleri artırır. Bu kısır döngüyü kırmak için doğru nefes tekniklerini öğrenmek oldukça önemlidir.
Panik atakta uygulanabilecek nefes egzersizlerinden bazıları şöyledir:
Panik atakların tamamen önlenmesi her zaman mümkün olmayabilir ancak risk faktörlerini azaltmak ve atakların sıklığını kontrol altına almak mümkündür. Bunun için yaşam tarzında yapılacak düzenlemeler, stres yönetimi teknikleri ve düzenli sağlık kontrolleri oldukça önemlidir. Öncelikle düzenli uyku, sağlıklı beslenme ve egzersiz, sinir sisteminin dengelenmesine katkı sağlar. Kafeini azaltmak da atak riskini belirgin şekilde düşürür. Günlük yaşamda meditasyon, yoga, nefes egzersizleri ve gevşeme teknikleri gibi stres azaltıcı aktivitelerin alışkanlık haline getirilmesi, panik atakla baş etmede büyük rol oynar. Ayrıca kişinin atakları tetikleyen durumları tanıması ve bunlarla başa çıkmayı öğrenmesi, sürecin yönetiminde kritik öneme sahiptir.
Son güncellenme tarihi: 09 Ekim 2025
Yayınlanma tarihi: 11 Kasım 2024
Psikoloji
Psikolog Dr. Ezgi Dokuzlu Tezel
Psikoloji
Uzm. Psk. Jülide Unutmaz
Öne Çıkan Kanser Yazıları
Kişisel Verilerin İşlenmesi: Kimlik, iletişim, sağlık ve pazarlama bilgilerimin, Özel Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi ve Özel Anadolu Sağlık Ataşehir Tıp Merkezi tarafından yürütülecek pazarlama faaliyetlerinin planlanması ve tıbbi ihtiyaçlarıma ve alışkanlıklarıma göre özelleştirilmesi ile bana özel kampanyalar oluşturulması amacıyla işlenmesini kabul ediyorum.
Ticari Elektronik İleti: Özel Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi ve Özel Anadolu Sağlık Ataşehir Tıp Merkezi tarafından kimlik ve iletişim bilgilerimin tercih ettiğim iletişim kanalı üzerinden bana reklam, promosyon, kampanya ve benzeri ticari elektronik iletilerin gönderilmesi amacıyla işlenmesi ve bununla sınırlı olarak hizmet alınan tedarikçilerle paylaşılmasını kabul ediyorum.