Lipödem Nedir? Lipödem Belirtileri ve Tedavisi

Lipödem, yağ dokusunun vücudun belirli bölgelerinde simetrik ve anormal şekilde birikmesiyle karakterize edilen kronik ve ilerleyici bir hastalıktır. En çok kadınlarda görülen bu durum, sıklıkla yanlışlıkla obezite, selülit ya da lenfödem ile karıştırılır. Ancak lipödemdeki yağ birikimi sıradan kilo artışından farklıdır. Bu birikim ağrılıdır, bastırıldığında hassastır. Çoğunlukla estetik kaygının ötesinde fiziksel hareket kabiliyetini de etkileyebilir. Hastalık, genellikle kalça, uyluk ve bacaklarda görülür. Ancak bazı vakalarda kollarda da benzer yağlanma gözlenebilir. Ayaklar ve ellerin etkilenmemesi ise lipödemi diğer ödem türlerinden ayıran önemli bir noktadır. Bu durum, zamanla ilerleyerek bireyin yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürebilir. Ağrılı selülit olarak da bilinen lipödem, hastada şiddetli dokunma hassasiyeti, kolay morarma ve kalıcı ödem gibi belirtilerle birlikte seyreder. Psikolojik etkiler de oldukça yaygındır. Beden algısının bozulması, çaresizlik hissi ve depresyon, lipödemli hastalarda sık görülen durumlardır.

Lipödem (Ağrılı Selülit) Nedir?

Lipödem, tıp literatüründe ilk kez 1940’larda tanımlanmış olsa da günümüzde hala yeterince tanınmayan bir hastalıktır. Genetik yatkınlıkla ilişkili olduğu düşünülen bu rahatsızlık, kadın hormonlarıyla yakından bağlantılıdır. Östrojen hormonundaki dalgalanmalar, lipödemin ortaya çıkışında ve ilerlemesinde tetikleyici rol oynayabilir. Bu nedenle hastalık genellikle ergenlik, gebelik, menopoz gibi hormonal değişimlerin yoğun olduğu dönemlerde başlar.

Lipödemli kişilerde yağ hücrelerinin boyutu ve sayısı normalden fazladır ve bu hücreler zamanla sıkışarak sinir uçlarına baskı yapar. Bu durum, basınca ve dokunmaya karşı aşırı hassasiyet ve sürekli bir ağrı hissiyle sonuçlanır. Ayrıca bu bölgelerde lenf dolaşımı da bozulduğu için zamanla ödem gelişebilir. Lipödemin ilerleyici olması, tedavi edilmediğinde yağ birikiminin giderek artacağı ve hareket kabiliyetini kısıtlayacağı anlamına gelir. Bu durum günlük yaşam aktivitelerini engelleyebilir, merdiven çıkmak, yürümek ya da uzun süre ayakta durmak oldukça zorlayıcı hale gelebilir.

Toplumda sıklıkla “şişmanlık” ya da “selülit” zannedilen lipödem, diyet ve egzersize rağmen bölgesel yağlanmanın azalmamasıyla da dikkat çeker. Lipödemli kişiler tüm vücutlarında değil, yalnızca belirli bölgelerinde kilo artışı yaşarlar ve bu durum kilo vermeyi neredeyse imkânsız hale getirir. Bu yüzden klasik zayıflama yöntemleri hastalığın tedavisinde etkili değildir. Tanı sürecinde fiziksel muayenenin yanı sıra hastanın detaylı tıbbi öyküsünün alınması da önemlidir. Lipödemin bir diğer ayırt edici özelliği ise ellerin ve ayakların etkilenmeden kalmasıdır. Bu da diğer ödem türlerinden ayırıcı tanı koymada yardımcı olur.

İleri evre lipödem vakalarında sadece estetik ve ağrı problemlerin yanı sıra hareket kısıtlılığı, cilt sertleşmesi ve depresyon gibi durumlar da ortaya çıkabilir. Bu nedenle hastalığın erken dönemde fark edilmesi ve doğru tedavi yaklaşımları ile kontrol altına alınması, hastaların yaşam kalitesini artırmaya destek verir.

Lipödem (Ağrılı Selülit) Belirtileri Nelerdir?

Lipödemin belirtileri, yalnızca fiziksel görüntüyle sınırlı değildir; aynı zamanda ciddi bir ağrı sendromuna ve dolaşım bozukluklarına yol açabilir. Bu hastalık genellikle bacaklarda ve kalçalarda simetrik şekilde gelişen yağ birikimiyle kendini belli eder. Yağlanmanın yoğunlaştığı bölgelerde cilt altındaki doku sertleşir, basınca duyarlı hale gelir ve hafif bir darbede dahi kolayca morarma görülebilir. Klasik diyet ve egzersiz yöntemlerine karşı dirençli olan bu yağ dokusu, kilo verildiğinde bile aynı kalmaya devam eder. Bu da lipödemin en belirgin ve hastayı psikolojik olarak yoran özelliklerinden biridir. Vücutta orantısız bir görünüm oluşur; örneğin üst gövde ince kalırken, bacaklar orantısız biçimde kalınlaşır. Zamanla dokularda sıvı birikimi başlayabilir ve bu da lipödemi lenfödem ile birlikte seyreden daha karmaşık bir duruma dönüştürebilir.

Lipödemli bireylerin yaşadığı başlıca belirtiler şu şekildedir:

  • Özellikle kalça, uyluk ve bacaklarda simetrik şekilde yağ birikimi
  • Dokunmaya ve basınca karşı hassasiyet; kronik ağrı hissi
  • Hafif travmalarda dahi oluşan kolay morarmalar
  • Sıkı pantolon, tayt ya da çorap giyildiğinde artan rahatsızlık hissi
  • Ayak ve ellerin etkilenmeden kalmasına rağmen, diz altı bölgede ödem hissi
  • Gün sonunda bacaklarda ağırlık, yorgunluk ve gerginlik
  • Diyet ve egzersize rağmen yağ birikiminin azalmaması
  • İleri evrelerde hareket kısıtlılığı ve eklem çevresinde baskı hissi
  • Psikolojik stres, beden algısı bozukluğu ve özgüven kaybı

Lipödem (Ağrılı Selülit) Neden Olur?

Lipödemin kesin nedeni henüz tam olarak bilinmemekle birlikte, hastalığın ortaya çıkışında hormonal ve genetik faktörlerin birlikte rol oynadığı düşünülmektedir. Vakaların büyük çoğunluğu kadınlarda görülmekte ve çoğunlukla hormonal değişikliklerin yoğun olduğu dönemlerde başlamaktadır.

Ergenlik dönemi, hamilelik süreci, doğum sonrası evre ve menopoz gibi kadın hormonlarının dalgalandığı dönemler, lipödemin tetikleyicisi olabilir. Bu süreçlerde östrojen düzeyindeki değişimlerin, yağ hücrelerinin yapısını ve davranışlarını etkileyerek lipödemin gelişimine yol açtığı öngörülmektedir.

Ayrıca, lipödemli hastaların çoğunda aile öyküsünde benzer bulguların varlığı dikkat çeker. Bu durum, genetik geçişin önemli bir faktör olabileceğini düşündürmektedir. Ancak lipödem, yalnızca fazla yağlanmaya bağlı bir estetik sorun değildir. Bu hastalıkta yağ hücreleri anormal şekilde büyür ve zamanla çevre dokulara baskı yaparak sinir uçlarında hassasiyet yaratır. Aynı zamanda lenfatik sistemin işleyişi de bozulabilir. Bu da dokular arası sıvı birikimine yol açarak lipödemi komplike hale getirebilir.

Lipödem (Ağrılı Selülit) Nasıl Geçer?

Lipödem tamamen ortadan kaldırılabilen bir hastalık değildir; ancak doğru yaklaşımlar sayesinde ilerlemesi yavaşlatılabilir, semptomlar kontrol altına alınabilir ve yaşam kalitesi önemli ölçüde artırılabilir. Bu noktada tedavi multidisipliner olmalı; yani lipödem sadece estetik bir sorun gibi değerlendirilmemeli, dolaşım, ağrı yönetimi, hareket kabiliyeti ve psikolojik destek gibi pek çok boyutuyla ele alınmalıdır. Lipödemin seyrini yavaşlatmak ve hastalığın etkilerini hafifletmek için cerrahi dışı ve cerrahi tedavi yöntemleri birlikte düşünülmelidir.

İlk aşamada uygulanacak en etkili yöntemlerden biri, medikal kompresyon tedavisidir. Basınç sağlayan özel çoraplar sayesinde ödemin ve dokular arası sıvı birikiminin azaltılması hedeflenir. Bunun yanı sıra, manuel lenf drenajı (MLD) ve kompresyon bandajlaması gibi lenfödem tedavisinde de kullanılan teknikler, lipödem hastalarında dolaşımı artırarak ağrıyı ve şişkinliği azaltabilir. Ayrıca düzenli egzersiz programları, özellikle de yüzme, yürüyüş, hafif direnç antrenmanları ve yoga gibi düşük etkili aktiviteler, hem lenfatik akışı destekler hem de kas tonusunu korur. Lipödemli bireyler için hareketsizlik semptomları ağırlaştırabileceğinden, düzenli fiziksel aktivite önem taşır.

İlerlemiş evrelerde ise liposuction cerrahisi, lipödem yağlarının fiziksel olarak çıkarılması açısından etkili olabilir. Ancak bu prosedür, klasik estetik yağ aldırma işlemlerinden farklı olarak, lenf damarlarına zarar vermemek üzere mikrokanüllerle yapılan özel teknikler içerir. Ameliyat sonrası dönemde yine kompresyon çoraplarının kullanımı ve fizik tedavi devam etmelidir.

Lipödem Diyet Nedir?

Lipödemli bireyler için önerilen diyet programları, yalnızca kilo vermeye odaklanmaz; bunun yerine iltihap önleyici, ödem azaltıcı ve lenfatik dolaşımı destekleyici özellikte beslenme tarzı benimsenir. Çünkü lipödemde yağ birikimi, klasik obezite vakalarından farklı olarak hormonal ve inflamatuar süreçlerle ilişkilidir. Bu nedenle kalori saymaktan çok, vücuttaki inflamasyonu azaltmak, toksin yükünü düşürmek ve bağ dokularını desteklemek önemlidir. Lipödem diyeti, antiinflamatuar beslenme ilkeleri üzerine kurulmalıdır.

Bu doğrultuda işlenmiş gıdaların, rafine şekerin, trans yağların ve katkı maddelerinin beslenme planından çıkarılması gerekir. Bunun yerine taze sebze ve meyveler, tam tahıllar, omega-3 bakımından zengin balıklar, zeytinyağı ve kuruyemişler gibi doğal besinler tercih edilmelidir. Tuz tüketiminin azaltılması da ödemin kontrol altına alınması açısından önemlidir. Özellikle hormonal dalgalanmalara duyarlı bir yapı gösteren lipödemde, östrojen metabolizmasını etkileyebilecek soya gibi fitoöstrojen içeren gıdaların tüketimine dikkat edilmelidir. Bunun yanı sıra, gluten ve süt ürünlerinin bazı hastalarda inflamasyonu tetikleyebileceği için elimine edilmesi düşünülebilir.

Lipödem hastalarında genellikle insülin direnci veya metabolik sendrom gibi eşlik eden durumlar da görülür. Bu nedenle düşük glisemik indeksli besinler tercih edilmeli, kan şekeri ani dalgalanmalarından kaçınılmalıdır. Aralıklı oruç (intermittent fasting) veya düşük karbonhidratlı diyetler bazı hastalarda olumlu sonuçlar verebilir. Ancak her hasta farklı olduğundan, lipödem diyeti kişiye özel olarak bir diyetisyen ya da fonksiyonel tıp uzmanı tarafından planlanmalıdır.

Beslenme programına ek olarak, bol su tüketimi ve bitki çayları ile lenf akışının desteklenmesi teşvik edilir. Ayrıca D vitamini, omega-3, çinko ve magnezyum gibi takviyeler, bağ doku sağlığına katkıda bulunabilir.

Lipödem Hangi Doktor Bakar?

Lipödem tanı ve tedavisi için başvurulması gereken uzmanlık alanı genellikle fiziksel tıp ve rehabilitasyon (FTR) veya damar cerrahisidir. Bu uzmanlar, lenfatik ve dolaşım sistemleriyle ilgili deneyime sahiptir. Ayrıca dermatoloji, plastik cerrahi ve endokrinoloji bölümleri de multidisipliner tedavi sürecinde yer alabilir. Teşhis için fizik muayene, hastalık öyküsü ve görüntüleme teknikleri birlikte değerlendirilir.

Lipödem Tedavisi

Lipödem tedavisi, hastalığın evresine ve bireysel ihtiyaçlara göre şekillenir. İlk aşamada kompresyon giysileri, manuel lenf drenajı ve düzenli egzersiz gibi konservatif yöntemler uygulanır. Anti-inflamatuar beslenme ve su tüketimi destekleyici unsurlar arasındadır. İleri evrelerde liposuction gibi cerrahi müdahaleler gerekebilir. Cerrahi sonrası süreçte yine fizik tedavi ve kompresyon devam ettirilmelidir. Tedaviye psikolojik destek de eşlik etmelidir.

Sağlık Merkezi
Anadolu Sağlık Merkezi

Kalp ve Damar Cerrahisi

Kalp ve Damar Cerrahisi

Bölüm Doktorları

Tıbbi Birimi İncele
Gebze

Kalp ve Damar Cerrahisi

Prof. Dr. Haşim Üstünsoy

Gebze

Kalp ve Damar Cerrahisi

Op. Dr. Ahmet Hulusi Arslan

Gebze

Kalp ve Damar Cerrahisi

Op. Dr. Fatma Bahçeci

Gebze

Kalp ve Damar Cerrahisi

Prof. Dr. Haşim Üstünsoy

Gebze

Kalp ve Damar Cerrahisi

Op. Dr. Ahmet Hulusi Arslan

Gebze

Kalp ve Damar Cerrahisi

Op. Dr. Fatma Bahçeci

Tümünü göster

Önerilen Sağlık Yazıları

Varis Merkezi

Varis Merkezi

Atriyal Septal Defekt (ASD): Nedir, Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Atriyal Septal Defekt (ASD): Nedir, Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Varis Nedir? Varis Neden Olur? Belirtileri ve Tedavisi

Varis Nedir? Varis Neden Olur? Belirtileri ve Tedavisi

Anjiyo tedavi değil, bir tanı yöntemidir

Anjiyo tedavi değil, bir tanı yöntemidir

Robotik Kalp Cerrahisi Nedir? Hangi Hastalıklarda Uygulanır?

Robotik Kalp Cerrahisi Nedir? Hangi Hastalıklarda Uygulanır?

Kalp Krizi Nedir? Kalp Krizi Belirtileri Nelerdir?

Kalp Krizi Nedir? Kalp Krizi Belirtileri Nelerdir?

Damar Tıkanıklığı Belirtileri Nelerdir? Ne İyi Gelir?

Damar Tıkanıklığı Belirtileri Nelerdir? Ne İyi Gelir?

Tümünü göster