Tüp Bebek
2020 yılı başından itibaren Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Tüp Bebek Merkezi Direktörü olarak çalışmaya devam etmektedir.
Her biri alanında uzman, dünya standartlarında hizmet veren bölüm doktorlarımızla tanışın.
Tüp Bebek ile ilgili sorularınızı ve merak ettiğiniz konuları bizimle paylaşabilirsiniz. Size yardımcı olabilmemiz için formu doğru ve eksiksiz olarak doldurmanız yeterlidir. Kişisel bilgilerinizin gizliliği titizlikle korunacaktır.
Çocuk sahibi olma istemiyle tüp bebek merkezine başvuran çifte öncelikle nedene yönelik bir tedavi önerilir. Açıklanamayan infertilite söz konusu ise; üremeye yardımcı genel tedaviler uygulanabilir. Bu tedaviler şunlardır:
Tüp bebek ve kısırlıkla ilgili sıkça sorulan sorular
Çağımızda çevre kirliliğinin artması, stres, nükleer atıklar, besinlerdeki genetik modifikasyonlar ve katkı olarak kullanılan hormonlar sperm üretimini ve yumurtalık rezervini olumsuz yönde etkilemektedir. Yine yaşlanmayla birlikte, yumurtalık rezervinin ciddi bir şekilde azaldığı ve sperm sayısının da belli oranlarda etkilendiği bilinmektedir. Ayrıca, cinsel performans bozuklukları da erkek kısırlığına neden olabilir.
Klasik kısırlık tedavisi ile (aşılama) sonuç alınamayan vakalar, rahim kanalları kapalı olanlar, sperm analizinde ciddi sorun olanlar, azospermi, kadın yaşının ileri olması gibi durumlarda uygulanır.
Polikistik over (PCO), ultrasonografide yumurtalıkların görünüşünü ifade eden bir tanımdır. Polikistik over sendromu ile karıştırılmamalıdır. Pekçok kadının ultrasonografik gürüntüsü polikistik olabilir ancak hormonal değerler ve klinik tablo tamamen normal bulunur. Genel popülasyonda kadınların yüzde 20'sinde polikistik görünüşlü overler vardır. Polikistik over sendromu (PKOS) ise bir belirtiler grubudur ve hastalığı yani patolojiyi ifade eder. PKO ve PKOS iki farklı tanımdır.
Polikistik over sendromu (PCOS), yumurtalıklarda birçok küçük iyi huylu kist oluşmasıyla beliren bir hastalıktır. Aslında bu yumurtalıktaki kist diye adlandırılan oluşumlar, yumurtalıkların etrafına yerleşmiş çok sayıda yumurta keseleridir. Genellikle kendisini, uzun aralıklarla adet görme, hatta bazı hastalarda ise adet görememe, aşırı kıllanma, sivilcelenme ve kilo artışı şikayetleri ile gösterebilir. PKOS tanısında kan hormon değerleri de önemlidir. Kanda androjen düzeylerinin, LH ve FSH oranlarının önemi vardır. Yine adetin 21. günü bakılacak kan progesteron değerleri yumurtlama olup olmadığı hakkında bilgi verir. PKOS çocuk sahibi olmak amacıyla infertilite merkezlerine başvuran kadınlarda en sık karşılaşılan sorunlardan biridir; çünkü bu gruptaki anne adaylarının yumurtalıklarında düzenli yumurta gelişimi olmamaktadır.
Eğer hasta adet düzensizliği, sivilce ve tüylenmeden şikayetçi ise doğum kontrol hapları tercih edilir. Eğer hasta gebe kalamama şikayeti ile başvurmuş ise çoğunlukla yumurtlamayı sağlayıcı haplar veya gerekirse hormon iğneleri kullanılır. Bunun yanında hastada kilo artışı söz konusu ise bir diyetisyen kontrolünde zayıflatma yoluna gidilmelidir.
Eğer tüp bebek tedavisi genetik faktöre bağlı şiddetli sperm faktörü sebebi ile yapılıyorsa oluşacak bebeklerde yüzde 1 oranında anomali riskini artırdığı bilinmektedir. Fakat diğer sebeplerden ötürü yapılan tedavilerde anomali riski, doğal yolla oluşan gebeliklerin doğumlarından farklı bulunmamıştır.
Gebeliğin rahim dışında bir yerde gelişmesine dış gebelik denir. Dış gebelik için risk faktörleri arasında cinsel yolla bulaşan hastalıklar, yapılan cerrahi girişimler, endometriozis ve apandisit sayılabilir. Dış gebelik belirtileri arasında vaginal kanama ile birlikte ya da kanama olmaksızın pozitif gebelik testi söz konusu olabilir. Tanı hastanın sorgulanması, fizik muayene, vaginal ultrasonografik inceleme ve laboratuvar incelemeleri sonucunda konulur. Dış gebeliğin yeri ve büyüklüğüne bağlı olarak gerekli tedavi planlanır. Dış gebelikte tedavi şekli medikal veya cerrahi müdahale şeklindedir.
Her ikisi de iyi huylu oluşumlardır. Polipler rahmin en iç tabakasında bulunan dokunun rahim içi ve rahim ağzına doğru gereğinden fazla büyümesi ile oluşurlar. Myomların ve poliplerin çoğu belirti vermemesine rağmen bazen şikâyetlere neden olabilirler.
En sık rastlanan yakınmalar; anormal kanamalar, kasık ve karın ağrısı, kasıkta ve karında dolgunluk ile basınç hissi ve cinsel ilişki sırasında ağrıdır. Myom ve polipler direkt olarak kısırlığa neden olmazlar fakat yerleşim yerlerine göre doğurganlığı etkileyebilirler. Çünkü yerleşim yerine göre spermin ve yumurtanın tüplerden geçişini güçleştirebilir ya da embriyonun rahme yerleşmesini engelleyebilirler. Myom büyüdükçe üzerindeki endometrium tabakası gerilir ve kanlanması bozulur. Bu durumda embriyo rahimde yerleşse bile yeteri derecede kanlanmadığı için düşük gelişebilir. Myomların tedavisinde genellikle ilaçlardan ya da cerrahi yöntemlerden yararlanılmaktadır. Poliplerinde histeroskopik olarak çıkarılması mümkündür.
Endometriozis, doğurganlık çağında daha sık görülen, gerek oluşma mekanizmaları gerekse tedavi ve gebelik üzerine olan etkileri konusunda pek çok bilinmeyeni içeren bir hastalıktır. Normal koşullarda rahmin iç tabakasını oluşturan ve adet kanaması ile atılan endometrium tabakasının rahmin kas tabakası, dış yüzeyi, karın içi zarı üzerinde, yumurtalıklarda ya da vücudun diğer bölgelerinde yer almasına endometriozis adı verilir. Bu dokularda da her adet ile kanama olur. Endometrioziste en sık görülen yakınma ise şiddetli ağrılı adet kanamalarının olmasıdır. Özellikle ağrıların adet kanamasının ilk günü başlayıp ilerleyen günlerde şiddetini artırması endometriozisin tipik belirtisidir. İleri yaşlarda ve doğum yapmamış kadınlarda daha sık görülür. Doğurganlık çağındaki kadınların yüzde 10’unda endometriozis olduğu düşünülmektedir. 20 yaşın altında, tıbbi tedaviye yanıt vermeyen, kronik ağrısı olan olgularda cerrahi müdahale yapıldığında, yüzde 47-65 oranında endometriozis olduğu tespit edilmiştir. İnferilite soruna yaşayan kadınların ise yüzde 20-50’sinde endometriozis saptanmıştır.
Adet kanamaları olmayan kadında yumurtlama da olmaz. Hormon problemleri, tiroit ve böbrek üstü bezlerindeki bozukluklar, stres, aşırı kilo kaybı veya kilo artışı da yumurtlama düzensizliklerine yol açar. Bu hastaların çoğunda gebelik şansı düşüktür.
Genellikle doğurganlığın yaşla birlikte azalacağı kabul edilir. 20’li ve 30’lu yaşlardaki kadınların doğal şartlarda bir aylık siklusta yüzde 25-30 oranında gebe kalma şansları varken, bu oran 40’lı yaşların başlarında yüzde 5’e düşer. Üremeye yardımcı tedavilerde başarı oranını en fazla etkileyen faktör yaştır. Bunun bazı nedenleri vardır. İlerleyen yaşla birlikte kadınlardaki yumurtaların kaliteleri bozulur. Kadının doğurganlık düzeyini kontrol edebilmek için adetinin üçüncü günü kan testi yapılarak FSH (yumurtlamayı uyarıcı hormon) ve E2 (östradiol) hormonlarının miktarlarına bakılabilir. Ultrasonografi ile kadının yumurtalıklarının kapasitesi hakkında bilgi sahibi olunabilir.
Fazla sayıda yağ hücresi östrojen dengesini bozmaktadır. Bu şekilde östrojen düzeyinin normalin üstünde olması yumurtlamayı engelleyebilmektedir. Ayrıca şişmanlık insülin salınımını artırarak erkeklik hormonunun fazla miktarda salgılanmasına da neden olur. Böylece kadında yumurtlama da engellenebilir. Normalde fazla kilo sahibi kadınlar kilo verdiklerinde yumurtlamaları düzene girmektedir. Erkekte de şişmanlık, testisleri ve sperm üretimini olumsuz yönde etkilemektedir.
Çoğunluğu yağ hücrelerinden salgılanan östrojen hormonu, çok zayıf bir vücutta normal düzeyinin altında salgılanacağı için kısırlığa neden olabilir. Vücuttaki yağ miktarı normal değerin yüzde 15 altına düştüğünde kısırlık görülebilir. Bu durum da ancak genellikle anoreksi gibi çok şiddetli zayıflık yaratan bir neden söz konusu ise görülür.
Tüplerdeki tıkanıklık kısırlığın önemli nedenlerinden birini oluşturmaktadır. Enfeksiyon ya da cinsel yolla bulaşan hastalık geçirenler ve apendektomi ameliyatı olanlarda tüplerde tıkanıklık daha sık görülmektedir. Bunların yanı sıra karın içi kanamalara yol açan endometriozis hastalığı da tüplerde tıkanıklığa neden olabilir.
Yumurtalık iltihapları spermleri etkiler. Kabakulak orşiti denilen hastalık testis iltihabına neden olan hastalıkların en önemlisini oluşturur. Eğer erkekler kabakulağa erişkin yaşlarda yakalanırlarsa, yüzde 15-20 oranında testis tutulması olup, sperm parametreleri bozulabilir.
Eğer şiddetli erkek kısırlığında bir genetik faktör (Y kromozomunda eksiklik gibi) tespit edilmiş ise bu bir sonraki kuşağa da geçebilir. Genel olarak erkek kromozom anomalileri ciddi sperm sorunu olan erkeklerin yüzde altısında görülmektedir. Bu nedenle sperm sayılarının çok düşük olduğu kişilerde kromozom çalışmalarının yapılması yararlı olur.
Kadınlarda adet kanamasının ikinci ve üçüncü günü yapılan FSH ölçümü laboratuvar üst sınırından fazla ise FSH yükselmesinden bahsedilir. FSH hormonu genellikle 37 yaşından sonra yükselme eğilimi gösterir. Kadınlarda menopoza girmeden yıllar önce (7-10 yıl) FSH hormonunda seyrek olarak yükselmeler tespit edilebilir. Zaman içinde bu yükselmeler daha sık olmaya başlar. FSH yüksekliğinin değeri arttıkça yumurtalıklardan yumurta geliştirme kapasitesinde azalma olabilir. Bu durum ancak ultrason takipleri ile tespit edilebilir. Eğer yumurta gelişmesinde azalma söz konusu ise ilaç tedavisi yapılabilir. FSH yükselmesi olan kadınlarda gebelik oranlarının daha düşük olabileceği kendilerine anlatılmalıdır.
Doğru olan, her ikisinin de aynı anda başvurmasıdır. Fakat önce erkeğin tetkiklerinin yapılmasında yarar var. Kültürel yapımız gereği kısırlık söz konusu olduğunda hep kadınlar doktora gönderilir, erkekler ancak en son aşamada başvurur ya da hiç başvurmamayı tercih eder. Çözüm için erkekler eşleri ile birlikte hareket etmelidirler. Normal gibi görünen tek sperm tahlili yeterli değildir. Ayrıca çocuk sahibi olan bir erkeğin zaman içinde “örneğin varikosel etkisi ile” çocuk sahibi olamaz hale gelmesi de mümkündür. Kısırlık tedavisinde ülkemizde tüm ileri tetkik ve tedaviler uygulanabilmektedir.
Tüp bebek, uygulanan yöntemlerin Türkçede kullanılan genel adıdır. Mikroenjeksiyon ise, tüp bebekte kullanılan tedavi yöntemlerinden biridir. Sperm hücresinin mikropipet ile yumurta içine dölleme amacı ile enjekte edilmesi işlemidir.
Klasik kısırlık tedavisi ile (aşılama) sonuç alınamayan vakalar, rahim kanalları kapalı olanlar, sperm analizinde ciddi sorun olanlar, azospermi, kadın yaşının ileri olması gibi durumlarda uygulanır.
Tüp bebek tedavisi genetik faktöre bağlı şiddetli sperm faktörü sebebi ile yapıldığında bebeklerdeki anomali riskini yüzde bir oranında artmaktadır. Fakat diğer sebeplerden ötürü yapılan tedavilerde anomali riski, doğal yolla oluşan gebeliklerden farklı değildir.
Tüp bebek tedavisi ile çocuk sahibi olması mümkündür. Bu işlemde sperm direkt testisten iğne ile aspire edilerek elde edilir.
Bu gibi durumlarda tüp bebek uygulamasından önceki uygulamalara ait tedavi safhalarını ve embriyoların laboratuvar bulgularını incelemek uygun olur. Gerekirse çift yeniden değerlendirilir. Rahim içi detaylı bir şekilde incelenir ve bazen ilave testle, özellikle karı-kocadan genetik test istenebilir. Yeni değerlendirme sonucuna göre nasıl bir tedavi uygulanacağına karar verilir.
Kısırlık vakalarının üçte biri erkek faktörüne bağlı olduğu için çocuğu olmayan çiftlerin incelenmesinde sperm analizi ilk basamaklardan birini oluşturmaktadır. 2-4 günlük cinsel perhizin ardından mastürbasyon ile alınan meni örneği incelenir. Örneğin alındıktan sonra bir saat içinde laboratuvara ulaştırılması gerekmektedir. Sperm analizinde milimetrede sperm sayısı, spermlerin hareketliliği ve yapıları değerlendirilir. Bunların yanı sıra meninin miktarı, asiditesi ve içerdiği yuvarlak hücreler belirlenir. Sperm üretimini sigara, ısı, enfeksiyonlar ve ilaç gibi çok sayıda faktör etkilediği için normal olmayan örnekler 2-3 ay sonra tekrar değerlendirilebilir.
Kadın yaşı ilerledikçe yumurta rezervi azalıyor ve yumurta kalitesi bozuluyor. Özellikle 40 yaş sonrası yumurtalarda bu olumsuz etkilenme belirginleşiyor. İlerleyen yaş ile birlikte yumurtalıklarda genetik problem riskinin arttığını ve gebelik oranlarının düştüğünü belirten Anadolu Sağlık Merkezi Tüp Bebek Merkezi Direktörü Doç. Dr. Tayfun Kutlu yumurta dondurma işlemi ile ilgili merak edilen soruları yanıtladı.
Devamını oku... Tüm Sağlık Yazıları