Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon
2005 yılından beri Anadolu Sağlık Merkezi’nde fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzmanı olarak görevini sürdürüyor.
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon (Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon); kas-iskelet sistemi problemleri, nörolojik hastalıklar, kronik ağrı ve kansere bağlı özürlülük gibi akut ve kronik problemlere bütünsel olarak yaklaşan, tüm yaş gruplarında özürlülüğe yol açan tıbbi durumların önlenmesi, teşhisi, tedavisi ve rehabilitasyonuyla ilgilenen tıp dalıdır.
Anadolu Sağlık Merkezi olarak Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon merkezimizde; kas ve iskelet sistemi hastalıklarının tanı ve tedavisini düzenlemek, kişilerin fonksiyonel kapasitelerini ve günlük aktivite performanslarını üst düzeye çıkararak yaşam kalitelerini artırmak ve bu doğrultuda tüm sistemlere yönelik kapsamlı bir rehabilitasyon programıyla rehabilitasyon ihtiyacı olan hastaların gereksinimlerini karşılamak amacıyla hizmet veriyoruz.
Rehabilitasyonda amaç, bireyin fonksiyonel kapasitesini artırmak, özürlülüğü önlemek ve iyileştirmek, bireyin günlük yaşamda bağımsız duruma gelmesini sağlamak ve yaşam kalitesini artırmaktır.
FTR Uzmanı altı yıl süren tıp fakültesi eğitiminin ardından dört-beş yıl boyunca fiziksel tıp ve rehabilitasyon alanında uzmanlık eğitimi alan tıp hekimidir. Kas -iskelet sistemiyle ilgili hastalıkların tanısını koyar ve tedavi programını planlar. Amacı; hastanın ağrısını azaltmak, fonksiyonel sorunlarını (kas gücü kaybı, eklem hareketi kısıtlılığı, yürüyüş bozukluğu, denge bozukluğu gibi) düzeltmek ve performansı iyileştirmek, hastalık ve yaralanma sonrası gelişen özürlülüğü tedavi etmektir.
Sağlık alanındaki çalışmalar koruyucu, tedavi edici (medikal ve cerrahi) ve rehabilitatif olarak üçe ayrılır. Sağlığın bozulmasını önlemeye yönelik tüm çalışmalar koruyucudur. FTR uzmanı kas iskelet sisteminde gelişebilecek problemlerin önlenmesine yönelik çalışmalarda bulunur.
Fizyoterapist fizik tedavi ve rehabilitasyon okulunda dört yıl süren üniversite eğitimini tamamlar ve hastanın FTR programında FTR uzmanı ile beraber çalışır. FTR uzman hekiminin planladığı fizik tedavi ve rehabilitasyon programını uygular ve hastanın fonksiyonel yetersizliklerini düzeltmeye yardım eder.
Fizyoterapistler, egzersiz yapmasında sakınca bulunmadığı hekim tarafından tespit edilmiş sağlıklı kişilerin, uygun egzersiz programlarıyla genel iyilik halini artırır ve sakatlanmaları önlemeye çalışır.
Yüzeyel ısıtıcılar olarak hotpackler, ısıtıcı yastıklar ve parafin uygulanabilir. Hotpack silikat jel ile dolu kumaş torbadır. Silikat jeli su çekerek 60-70°C ye kadar ısıtıldıktan sonra bir havluya sarılarak 20ila 30 dakika ısısını kaybetmeden uygulanabilir. Uygulama alanına göre 1-4 cm’lik doku derinliğinde 1,1-3.3°C’lık ısı artışı sağlayabilirler.
Sıcak tedavisi;
Bir motorla sağlanan su hareketi ile hidrostatik basınç, suyun viskozitesi ve kaldırma kuvvetinden faydalanılırken aynı zamanda sıcak suyun ısıtıcı etkisi ile egzersiz için uygun hidroterapi ortamı oluşturulur. Whirpool banyoları ödem tedavisi ve egzersiz için kullanılmaktadır.
Soğuk tedavisinde coldpack uygulanır. Soğuk tedavisi: ödemi, ağrıyı, kas tonusunu azaltır ve kas spazmını çözer.
Cilt ve cilt altı yağ dokusundan çok, derin dokularda (kas, tendon, ligaman ve kemikte) ısınmaya yol açan bir yöntemdir. Ultrason yüksek frekanslı ses dalgasıdır. Doku tarafından emilen ses dalgası ısı enerjisine dönüşür ve kas- kemik gibi derin dokuları ısıtmada kullanılır.
Ultrasonun dokulardaki sıvının hareketini sağlayan mikromasaj etkisi de vardır; ödemli dokularda bu etkiden yararlanılır, yara iyileşmesini hızlandırılır.
Fizik tedavide düşük yoğunluklu, ısıtıcı etkisi olmayan laser kullanılır. Dolaşımı, biyolojik aktiviteyi artırır, hücreler arası ilişkiyi düzenler, kollajen sentezini artırır ve doku iyileşmesini hızlandırır. FTR düşük yoğunluklu laserin temel olarak iki kullanım amacı vardır: Akupunktur benzeri etki gösteren stimülasyon tedavisi ve özellikle tenisçi dirseği, topuk dikeninde kullanılan bölgesel ağrılı sendromlarda bölgesel ışınlamadır.
Aralıklı basınç uygulayarak toplardamarlar ve lenf damarlarındaki sıvının kol veya bacaktan kalbe doğru pompalanmasını sağlar. Kan dolaşımını düzenlemeye yardımcı olur. Ödem ve lenfödem tedavisinde uygulanır.
TENS deri üzerine yerleştirilen yüzeyel elektrotlar aracılığıyla uygulanan ağrı kesici elektrik akımıdır. Elektrik akımlarıyla ağrının omurilik seviyesinde iletimini baskılar.
FTR alanında elektrik akımlarının kullanım amaçları:
CPM cihazı, sıklıkla diz cerrahisi sonrasında ortopedik rehabilitasyon programında eklem kıkırdağının beslenmesini artırmak, eklem hareketini sağlamak ve efüzyonu önlemek için kullanılır.
Traksiyon, çekme kuvvetiyle yumuşak dokuları germeye ve eklem yüzeyleri ve kemik yapıları birbirinden ayırmaya yarayan bir tekniktir. Manuel, mekanik, motorize veya hidrolik olabilir.
Traksiyonun omurgadaki etkileri:
Traksiyon disk hernisi (fıtık) tedavisinde kullanılır. Ciddi kemik erimesi, kireçlenmeye bağlı çok seviyeli bel fıtığı, omurgada stabilite kaybı, omurgada kırık, ciddi omurilik basısı, enfeksiyon ve tümör varlığında uygulanmaz.
Vücudu desteklemek, düzeltmek, hareketini engellemek ve fonksiyonel hareket sağlamak amacıyla kullanılan cihazlara ortez denir. Ortez ekibini FTR uzmanı, ortez- protez teknisyeni, fizyoterapist ve hasta oluşturur. FTR alanında boyun- bel korseleri, el bileği atelleri ve yürüme ortezleri sıklıkla reçete edilen ortezlerdir. Yürüme ortezlerinin amacı, hastanın ayağa kaldırılması ve normale en yakın şekilde yürümesinin sağlanmasıdır.
Biyofeedback vücudun fizyolojik fonksiyonlarını öğrenerek kontrol etmektir. Elektronik cihazlarla işitsel ve görsel sinyaller göndererek kişiye fiziksel fonksiyonlarla ilgili bilgi veren ve kişinin bu bilgileri kullanarak fonksiyonlarının farkında olmasını ve değiştirebilmesini sağlayan bir yöntemdir.
Biyofeedback egzersiz tedavisine yardımcı bir uygulamadır. Rehabilitasyon programının bir parçası olarak kullanılan denge biyofeedback cihazıyla hastalar denge ve duruşu düzeltmeye ve iyileştirmeye yönelik çalıştırılırlar.
Egzersizler; duruşu düzeltir, kasları güçlendirir, esnekliği sağlar, dayanıklılığı ve aerobik kapasiteyi artırır. Egzersiz programı, fizik tedavi uzmanı tarafından hastanın ihtiyacına ve fonksiyon bozukluklarına göre özel olarak planlanır. Planlanan egzersizleri fizyoterapist, hastaya öğretir ve kendi gözetiminde hastanın bu egzersizleri doğru şekilde yapmasını sağlar. Egzersizlerin doğru olarak yapılması hem ağrılarının azalması hem de hastanın güvenliği için önemlidir. Egzersiz programı kişiye özel (bireysel) olmalı, fonksiyonu düzeltmeli ve hasta için güvenli olmalıdır.
Egzersiz tedavisini, koruyucu egzersizler ve tedavi edici egzersizler olarak ikiye ayırabiliriz:
Bireyin fiziksel fonksiyonunu korumak, sakatlanmaları önlemek, genel iyilik hali ve fitness sağlamak amacıyla kişiye özel olarak hazırlanan egzersiz programıdır.
Ağrıyı gidermek, kas güçsüzlüğü, eklem hareket kısıtlılığı, duruş bozukluğu, denge ve yürüyüş bozukluğu gibi fiziksel fonksiyon bozukluklarını tedavi etmeye yönelik uygulanan egzersizlerdir.
Duruş bozuklukları tedavisinde, bel ağrılarında ve fibromiyaljide modifiye edilerek FTR egzersiz programı içinde uygulanır. Egzersizle birlikte nefesin koordinasyonuna, duruş ve gövdeyi güçlendirmeye odaklanır. Kasları güçlendirir, esneklik sağlar ve duruşu düzeltir. Pilateste uygulanan egzersizler; nefes egzersizleri, karın kaslarını güçlendirme ve stabilizasyon, sırt kaslarının güçlendirilmesi, kürek kemiği çevresi kasların mobilizasyonu ve güçlendirilmesi, gevşeme egzersizleri ve esneme egzersizleridir.
Günlük hayatta oturma ve ayakta durma sırasında alışkanlık haline getirilen duruş bozuklukları omurga çevresindeki kasları, bağları ve eklemleri zorlayarak ve bu kaslara yük bindirerek ağrıya yol açabilir. Pilates egzersizleriyle duruş bozuklukları düzeltilmeye çalışılır. Bel ve karın kasları güçlendirilerek bu bölge stabilize edilir.
Bireyin egzersiz tedavisi programında egzersizler fizyoterapist gözetiminde veya bağımsız olarak da yapılsa güvenlik temel konulardan biridir.
FTR uzmanı tüm bu faktörleri dikkate alarak hasta için güvenli egzersiz programını planlar ve kendi gözetiminde egzersizleri yaptırırken bu faktörleri kontrol ederek hasta güvenliğini sağlar. Evde veya spor salonunda egzersiz yapan hastaların güvenliği için hastaya bu konuda eğitim vermek gerekir.
Miyofasial ağrı sendromu kasta basmakla ağrılı gergin bant ve tetik noktaların varlığıyla karakterize bölgesel kas ağrısı sendromudur. Kasta ağrı, hassasiyet, tutukluk, güçsüzlük ve çabuk yorulma görülür.
Travma, kasın tekrarlayıcı şekilde zorlanması ve aşırı kullanımı, kasın kondisyon kaybı ve uzun süre sabit pozisyonda kalması, duruş bozukluğu, omurganın mekanik bozuklukları, eklem bozuklukları, psikolojik stres, uyku bozukluğu, metabolik bozukluklar (vitamin eksikliği, hipotiroidi gibi) miyofasial ağrı sendromu için risk faktörlerini oluşturuyor. Omuzlar düşük, baş öne uzatılmış ve sırt kamburlaştırılmış pozisyonda bilgisayar kullanmak gibi sık yapılan ofis aktiviteleri miyofasial ağrı sendromu gelişimi için ciddi bir risk faktörüdür.
Hastalar tekrarlayıcı aktivite ve uzun süre sabit pozisyonda kalmakla gelişen sızlayıcı ağrıdan şikayetçi olur, istirahat ve sıcakla şikayetler azalır. Muayenede kasta ağrılı gergin bant ve tetik nokta varlığı ve hassasiyet, tetik noktaya basmakla ağrının çok artması ve hastanın sıçraması, hareket kısıtlılığı görülür. Tanı, öykü ve fizik muayene ile konur.
Tedavi yöntemleri olarak hasta eğitimi, medikal tedavi, fizik tedavi ve rehabilitasyon programı ve lokal enjeksiyonlar uygulanır. Hastanın hastalığa neden olan ve devam ettiren faktörler hakkında bilgilendirilmesi, günlük yaşantısında nelere dikkat edeceği ve omurgasını nasıl koruyacağının anlatılması, ofis ergonomisi eğitimi ve duruş eğitimi verilmesi, tedavide egzersiz programının öneminin vurgulanmasını içeren hasta eğitimi çok önemlidir.
FTR programının amacı, kastaki ağrı ve hassasiyeti azaltmak, kas spazmını çözmek, hareket kısıtlılığını açmak, fonksiyonu artırmak ve yeniden kas ağrısı gelişmesini önlemektir. Miyofasial ağrı sendromunun en önemli tedavisi egzersiz programıdır. FTR programında fizik tedavi yöntemleri (sıcak tedavisi, elektrik stimülasyonu, ultrason, laser, vakum tedavisi) ve egzersiz tedavisi birlikte uygulanmalıdır. Fizik tedaviyle ağrısı ve kas spazmı azalan hasta için sonrasında egzersiz programına başlanır. Uygulanan egzersizler germe egzersizleri, kas güçlendirme egzersizleri, aerobik egzersizler, postür egzersizleridir. Ağrı kaynağını tedavi etmek ve germe egzersizleri öncesi fizyoterapi programına yardımcı olmak amacıyla tetik nokta enjeksiyonları önerilir.
Yaygın ve kronik ağrıyla karakterize kas iskelet sistemi bozukluğudur. Toplumda görülme sıklığı yüzde 1-4’tür ve tüm fibromiyalji hastalarının yüzde 75’i kadındır. Viral enfeksiyonlar, fiziksel ve duygusal travmalar fibromiyalji gelişmesini tetikleyebilir. Genetik faktörler, kas-sinir sistemi- psikiyatrik- hormonal bozukluklar ve uyku bozuklukları fibromiyaljiye neden olur. Tanısı öykü ve muayeneyle konur. Diğer hastalıklardan ayırt etmek için görüntüleme ve kan tetkiklerinden yararlanılır.
Yorgunluk, uyku bozuklukları, baş ağrısı, irritabl barsak hastalığı, uyuşma- yanma- karıncalanma gibi rahatsız edici hisler, depresyon ve anksiyete eşlik edebilir. Muayenede basıldığında tüm vücutta hassas noktalar bulunur. Ağrı boyun ve omuzlarda başlar, sonrasında tüm vücuda yayılır. Hastalar sabah dinlenmiş olarak uyanmazlar.
Tedavide; hasta eğitimi, ilaç tedavileri (ağrı kesiciler ve antidepresanlar), egzersiz tedavisi, fizik tedavi, tetik nokta enjeksiyonları ve bilişsel-davranışsal tedavi programları uygulanır. Egzersiz olarak yürüyüş, su içi egzersizler ve yüzme önerilir.
Kalça çevresindeki ağrının sık görülen nedenlerinden biridir.
Kalça ve uyluk dış yanında ağrı ve yanma görülür. Şikayetler yürüyüş, çömelme ve merdiven çıkmakla artar, istirahatle azalır. Gece kalça üstüne yan yatmakla şikayetler kötüleşir. Kalça-uyluk dış yandaki kemik çıkıntıda basmakla hassasiyet görülür. Kalçayı yana doğru açmakla şikayetler artar. Travma, spor sırasında zorlanma, kalça çevresindeki kasların dengesizlikleri, uzun süreli yürüyüş, bel zorlanması ve obezite bu probleme yol açabilir. Bu sorunun bel fıtığı ve kalça eklem problemlerinden ayırt edilmesi gerekir.
Trokanterik bursit tedavisinde hastanın istirahat etmesi, spor sırasında özellikle yürüyüş sırasında aktivite seviyesini düşürmesi ve bölgeyi zorlamaktan kaçınması, kortizon olmayan ağrı kesiciler, lokal enjeksiyon ve fizik tedavi önerilir. Kalça çevresindeki kas kısalıkları germe egzersizleriyle düzeltilmeli ve zayıf kaslar güçlendirilmelidir.
Osteoartrit (kireçlenme) en sık görülen romatizmal hastalıktır. Kalça eklem kireçlenmesi erişkinlerde en sık görülen kalça eklem ağrısı sebebidir. Eklem kıkırdağında yumuşama ve yapısında bozulma, kemikte ödem ve yeni kemik oluşumu ile seyreden kronik dejeneratif bir hastalıktır.
Hareketle, çömelmekle, merdiven inip çıkmakla artan, istirahatle azalan kalça ön yüz ağrısı, kasıktan dize vuran ağrı, sıklıkla oturma sonrası veya sabahları olan tutukluk gibi belirtiler görülür. Merdiven inip çıkmada ve oturup kalkarken zorlanma söz konusudur. Kalça kireçlenmesinin ilerlemesiyle hasta yürüyüş, çorap giyme gibi günlük yaşam aktivitelerinde zorlanabilir.
Hastalığın tanısı hastanın şikayetleri, öyküsü ve muayene bulgularıyla tanı konur. Kalça filmi, MR ve kan tetkikleri muayene bulgularını desteklemek için yapılan incelemelerdir. Kalça kireçlenmesi tedavisinde amaç; hastanın ağrılarını kontrol altına almak, eklem hareketini artırmak, fonksiyonel yetersizliklerini gidermeye çalışmak ve yaşam kalitesini yükseltmektir.
Kireçlenme tedavisinin temelini rehabilitasyon yöntemlerini de içeren ilaç dışı tedaviler oluşturur. Hastaya hastalığı, tedavi şekilleri, ilacın yan etkileri ve kaçınması gerekenler, kendisine nasıl bakması gerektiği öğretilmelidir. Merdiven inip çıkma, diz üstü oturma, çömelme, alçak sandalyede oturmaktan kaçınılması gerekir.
Fonksiyonel kısıtlılıkları olan hastalarda fizik tedavi önemli rol oynar. Hastanın kalça çevresi kas gücü, eklemin sağlamlığı ve hareketi iyileştirilmeye çalışılır. Yürüyüşe destek için baston veya yürüteç önerilebilir. Hastanın yaşadığı ortamda çevresel düzenlemeler yapılarak (merdiven kullanma zorunluluğunun ortadan kaldırılması gibi) hastanın fonksiyonel durumu düzeltilebilir.
Obezite kireçlenme gelişmesinde ve ilerlemesinde önemli bir risk faktörüdür. Kilo kaybı ile eklem üzerine binen yük azaltılır, hastalığın ilerlemesi önlenir ve hastanın şikayetleri azalır. Bu nedenle hastanın kilo vermesi konusunda yönlendirilmesi gerekir. Kireçlenme tedavisinde ilaç tedavileri ve ilaç dışı tedavi yöntemleri birlikte uygulanmalıdır.
Kalça kireçlenmesi tedavisinde amaç hastanın ağrılarını kontrol altına almak, eklem hareketini artırmak, fonksiyonel yetersizlikleri gidermeye çalışmak ve hastanın yaşam kalitesini yükseltmektir.
Diz kapak kemiğinin arkasındaki kıkırdaktaki yumuşamaya bağlı olarak diz ön yüzde görülen ağrıdır.
Diz uzun süre bükülü tutulduğunda şikayetler artar (sinema belirtisi). Hastalar merdiven inip çıkarken zorlanırlar.
Tedavisinde diz ön yüz kas grubunu güçlendirecek egzersiz programı önerilir.
Diz çevresindeki bursalarda (içi sıvı dolu yastıkçıklar) iltihap ve zorlanmaya bağlı oluşan şişliktir. Dizin uzun süreli basınca ve tekrarlayan mikrotravmalara maruz kalması hastalığın oluşmasında en önemli nedendir.
Tedavisinde istirahat, bandaj, soğuk uygulama, kortizon olmayan ağrı kesiciler ve lokla enjeksiyonlar uygulanır.
Dizde hareketle artan, istirahatle azalan ağrı, tutukluk, yürüyüş güçlüğü, şişlik ve şekil bozukluğu gibi şikayetlerle kendini gösterir. Hareketle artan istirahatle azalan ağrı, sıklıkla oturma sonrası veya sabahları olan tutukluk ve hareket sırasında krepitasyon gibi semptomlar görülür. Eklem hareketlerinde kısıtlanma gelişebilir.
Diz kireçlenmesi tedavisinde amaç hastanın ağrılarını kontrol altına almak, eklem hareketini sağlamak veya iyileştirmek, fonksiyonel yetersizlikleri gidermeye çalışmak ve hastanın yaşam kalitesini yükseltmektir. Bunları gerçekleştirirken tedavilerin yan etkilerinden mümkün olduğu kadar hastayı korumak gerekir.
Diz kireçlenmesi tedavisinde hasta eğitimi büyük önem taşıyor. Bunun yanında uygulanan diğer tedavi yöntemleri ise şöyle sıralanıyor:
Topuk ağrısının en sık sebebidir. Ayak tabanındaki zar tabakasının kemiğe yapışma yerinde tekrarlayıcı travmaya bağlı zorlanması sonrasında ortaya çıkar.
Ağrı ayakta durmakla ve yürümekle artar, dokunmakla topuk iç-orta noktasına hassasiyet olur.
Tedavisinde topuk desteği kullanımı, fizik tedavi ve ayak tabanı germe egzersizleri ve lokal enjeksiyon tedavileri uygulanır.
Tedavisinde topuk desteği kullanımı, fizik tedavi ve ayak tabanı germe egzersizleri ve lokal enjeksiyon tedavileri uygulanır.
Aşil tendonunun topuktaki yapışma yerinde ağrı, şişlik ve hassasiyet gelişmesidir.
Tekrarlayıcı travma, uzun süreli yürüyüş ve koşmaya bağlı olarak gelişir. Hasta, ayak ucunda durmakta zorlanır.
FTR programı, kortizon olmayan ağrı kesiciler, atel kullanımı, lokal enjeksiyon ve cerrahi tedavi yöntemleri uygulanır.
Omuz rahatsızlıkları kol ağrılarının en önemli nedenidir. Omuz ağrılarına neden olan hastalıklar ise şöyle sıralanıyor:
Kolun baş üstü aktiviteleri ile supraspinatus kasının sıkışmasıdır.
Omuz ön yüzde ağrı, ağrının baş üstü aktiviteyle artması ve omuz hareketlerinde kısıtlanma görülür. Kasın kirişinde (tendon) ödem, kalınlaşma ve yırtık gelişir. 40 yaş üstünde en önemli omuz ağrısı nedenlerinden biridir. Hasta kolunu yukarı kaldırmakta zorlanır ve omuzda hareket kısıtlılığı gelişir. Hasta giyinme ve banyo gibi günlük aktivitelerinde çok zorlanır. Tanısında MR tetkiki kullanılır.
Omuzun baş üstü aktiviteleri kısıtlanır ve omuzu stabilize eden kasların güçlendirilmesi, omuzdaki kısıtlılığın açılması ve ağrının giderilmesine yönelik FTR programı uygulanır. Omuza enjeksiyon yapılabilir. FTR programıyla yanıt alınamayan hastalarda cerrahi tedavi uygulanır.
İstirahat: Baş üstü aktiviteleri, ağır taşıma ve ağrı oluşturan diğer aktivitelerin kısıtlanması önerilir. Ayrıca bu dönemde günlük yaşamda kolun omuz seviyesinin altında kullanılması gerekir.
Fizik tedavi: Bu dönemdeki fizik tedavide buz, elektrik stimülasyonu, ödem tedavisi, kortizon olmayan ağrı kesiciler, omuz enjeksiyonları yer alır.
Egzersiz tedavisi: Sarkaç egzersizleri, duvarda parmak yürütme egzersizleri ve izometrik güçlendirme egzersizleri (hareket oluşturmadan kası güçlendirme) gibi yöntemler egzersiz tedavisinde kullanılır.
Fizik tedavi: Tedavi öncesi sıcak, tedavi sonrası soğuk uygulama, elektrik stimülasyonu, ödem tedavisi, kortizon olmayan ağrı kesiciler ve omuz enjeksiyonu harekete başlama döneminde fizik tedavide kullanılan yöntemlerdir.
Egzersiz tedavisi: Ara dönemde, eklem hareket açıklığı egzersizleri, omuz kapsülünü germe egzersizleri ve omuz çevresi ve kürek kemiği çevresi kasları güçlendirme egzersizlerinden yararlanılır. Bu dönemin sonuna doğru theraband (egzersiz bandı) ve düşük ağırlıklı dumbbell ile güçlendirme egzersizleri kullanılır.
İleri güçlendirme döneminde omuz çevresi kaslarını güçlendirme egzersizleri artırılır ve spesifik spor aktivitelere başlanır.
Yavaş gelişen omuz hareketlerinin kısıtlandığı ağrılı bir durum olan donuk omuzda, omuz hareketleri tüm yönlerde kısıtlanır. Gelişmesine neden olan en önemli faktör omuzun uzun süre hareketsiz kalmasıdır. Bunun dışında diyabet, tiroit, akciğer ve kalp hastalıkları donuk omuz gelişmesine yol açabilir. Tedavisinde omuzun tüm yönlerde yoğun bir şekilde gerilmesini içeren FTR program ve omuz içine enjeksiyon tedavisi uygulanır. FTR programıyla yanıt alınamayan hastalarda cerrahi tedavi uygulanır.
El bileği ve parmakların aşırı kullanımına ve tekrarlayan el aktivitelerine bağlı olarak el bileğini hareket ettiren kasların, dirsek dış yandaki kemik çıkıntısındaki yapışma noktasında zedelenmesidir.
Dirsekteki dış kemik çıkıntısında dokunmakla hassasiyet ve ağrı görülür. Ağrı el bilek hareketleri ve ağır kaldırmakla artar. En tipik bulgularından biri, dirsek düzken el sırtının yüze doğru çekilmesi ile ağrının artmasıdır. Tenis ve tenis dışı sporlarda doğru olmayan teknikler de bu probleme yol açabilir.
Tekrarlayıcı el bilek hareketlerinin kısıtlanmasını sağlamak amacıyla bileklik ve dirsek bandajı kullanılır. Ağrılı noktaya kortizon enjeksiyonu faydalı olabilir. Ağrıyı gidermeye ve el bilek çevresindeki kasları germeye ve güçlendirmeye yönelik FTR programı uygulanır. FTR programıyla yanıt alınamayan hastalarda cerrahi tedavi uygulanır.
Tekrarlayıcı dirsek hareketleri ve istirahat halindeki dirseğe direkt baskı sonucu dirsekte ulnar sinirin sıkışmasıdır. Uzun süre dirseği bükülü halde tutmak ve dirseği masaya dayayarak çalışmak bu probleme neden olabilir.
4. ve 5. parmak iç yüzünde uyuşma, yanma, his kaybı ve elde kavrama gücünde kayıp görülebilir. Şikayetler dirseği bükmekle artar.
Uzun süreli dirseği bükmekten ve dirseği dayayarak çalışmaktan kaçınılmalıdır. Dirsek için istirahat ateli önerilir ve FTR uygulanır. İleri düzeyde sinir sıkışması ve nörolojik bulgular varsa ve FTR ile yanıt alınamıyorsa cerrahi uygulanır.
Bu sorun el bileği ve başparmağın kronik aşırı kullanımına bağlı olarak gelişir.
El bileğinin dış yüzü ve başparmak kökünde hareketle artan ağrı ve basmakla hassasiyet görülür.
Başparmak hareketlerini kısıtlamaya yönelik atel kullanımı, lokal kortizon enjeksiyonu ve FTR programı uygulanır. FTR programında amaç ağrıyı ve ödemi gidermek ve kasları güçlendirmektir.
Ganglion eklem veya tendon kılıfının kistik genişlemesi olarak tanımlanabilecek bu sorun el bileğinde sık görülen yumuşak doku lezyonlarından biridir. El bileği ve elde akut travma veya tekrarlayan mikrotravmalar sonucu meydana gelir.
Tedavisinde el bileği istirahat ateli kullanımı, kortizon olmayan ağrı kesiciler, lokal enjeksiyon gibi yöntemler uygulanır. Yanıt alınamayan hastalara cerrahi önerilir.
Elin en sık görülen tekrarlayıcı zorlanma yaralanmasıdır. Başparmak veya diğer parmakların stenozan tenosinovitidir. Tekrarlayıcı kavrama ile ilişkilidir. Kadınlarda 2-6 kat fazla görülür.
Sabahları belirgin parmak iç yüzünde ağrı ve parmak açılmak istendiğinde takılma hissi olur.
Tedavide parmak ateli kullanımı ve tekrarlayıcı kavrama hareketinden kaçınılması, lokal enjeksiyon, FTR programı önerilir. Yanıt alınamayan hastalar cerrahiye yönlendirilir.
Felç geçiren hastalarda rehabilitasyon programıyla hastanın uzun süreli, bağımsız, güvenli, mutlu ve yüksek kaliteli bir yaşam sürmesi hedeflenir. Rehabilitasyon, hastanın kendi çevresi içinde günlük fonksiyonlarını yapma yeteneğinin artması ve bağımsız fonksiyonunun düzelmesinde önemli rol oynayan ve sinir sisteminin iyileşmesine yardımcı olan bir süreçtir.
Felç geçiren hastanın rehabilitasyon ünitesinde yatışı ortalama 4 haftadır ve bu süre sonunda hastaların yüzde 54-80'i yürür hale gelir. Kol fonksiyonlarının bacağa göre daha karmaşık olması nedeniyle kol rehabilitasyonu bacağa göre daha az başarılıdır. Rehabilitasyon süreciyle kol yaklaşık olarak yüzde 10-15 oranında iyileşir.
Tümörün etkilerine veya kanser tedavisine bağlı fiziksel yetersizliklere yönelik rehabilitasyon uygulamalarıdır. Kanser tanısı konan hastaların yüzde 54’ünde rehabilitasyon ihtiyacı vardır.
Hastaların yüzde 70'inde kansere bağlı ağrı görülür. Ağrı büyük oranda direkt tümör yayılımına bağlıdır ve bu tip ağrıda tümöre yönelik tedavi etkilidir.
Kemik tutulumunda, lezyonun ciddiyetine bağlı olarak ağırlık aktarımının kısıtlanması gerekebilir. Ağırlık aktarımının kısıtlanması için koltuk değneği-yürüteç kullanımı önerilir. Yatak istirahatı önerilmez. Kemiğin korunması için ortez uygulamaları, omurga için korse kullanımı uygundur.
Hareket oluşturmayan kas güçlendirme egzersizleri, düşük yoğunlukta aerobik egzersizler (yürüyüş, bisiklet gibi), omurga kırık riski açısından riskli hastalarda karın kasları ve sırt kaslarının güçlendirilmesi, düşme riskinin önlenmesi için denge egzersizleri ve çevre düzenlemesi önerilir.
Meme kanseri rehabilitasyon programında operasyon sonrasında omuza eklem hareket açıklığı egzersizleri ve germe egzersizleri yaptırılır. Drenler çıkarılınca aktif eklem hareket açıklığı egzersizlerine başlanır ve yavaşça hareketler ilerletilir. Lenfödem tedavisi uygulanır. Lenfödem tedavisinde manuel lenfatik drenaj, kompresyon tedavisi (kompresyon bandajı - kompresyon giysisi) iyileştirici lenfödem egzersizleri ve cilt bakımı uygulanır.
Akciğer tümörlerinde hastaya solunum egzersizleri, boyun ve kol kasları güçlendirme egzersizleri ve aerobik egzersizler önerilir. Baş boyun bölgesine RT uygulanan hastalarda boyunda kısıtlılık gelişebilir. Tüm yönlerde boyun eklem hareket açıklığı egzersizleri ve germe egzersizleri, boyun arkasındaki kasların güçlendirilmesi ve duruş eğitimi uygulanır.
Her 5 kişiden 4’ünde görülen boyun, sırt ve bel ağrıları yaşam kalitesini de ciddi derecede düşürüyor. Ancak son dönemlerde adından sıkça söz ettiren ve ameliyatsız bir uygulama olan “kayropraksi (kayropraktik)”, bu ağrıları tedavi ederek yaşam kalitesini de yeniden artırıyor.
Yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen bel ve omurga rahatsızlıkları pek çok insanın ortak sağlık sorunu arasında yer alıyor. Öyle ki; boyun, sırt ve bel ağrılarından her 5 kişiden 4’ü muzdarip. Sorunun tedavisinde ise, özellikle son dönemlerde adından çokça söz ettiren bir yöntem dikkat çekiyor: “Kayropraksi (Kayropraktik).” Yunanca bir ifade olan kayropraksi, “el ile yapılan uygulama” anlamına geliyor. Bu yöntemle tedavide, omurgaya elle müdahale edilerek vücut sağlığının doğal yollardan korunması ve direncinin geliştirilmesi hedefleniyor. Zaten kayropraktik tedavinin en önemli prensibi, hastanın fonksiyonel kapasitesini artırarak yaşam aktivitesine ve kalitesine katkıda bulunmak. Bu doğrultuda, omurganın sağlıklı pozisyonuna geri getirilmesi, kitlenmiş eklemlerin açılması, sıkışmış sinirlerin üzerindeki baskının ortadan kalkması amaçlanıyor. Herhangi bir cerrahi müdahale yok, yani ameliyatsız bir yöntem. Bu sayede hasta, cerrahinin beraberinde getireceği tüm olası yan etkilerden de korunmuş oluyor ve böylece sebebe yönelik tedaviyle hastanın hayatına büyük bir konfor kazandırılıyor.
Kayropraktik tedavi ilk kullanıldığı yıllardan bu yana kas iskelet sistemi ve özellikle akut, kronik mekanik kaynaklı omurga hastalıklarının tedavisinde gittikçe daha yaygın olarak kullanılıyor. Türkiye için yeni sayılabilir, fakat ABD başta olmak üzere 100’den fazla ülkede yasal olarak tanınan bir uygulama. Örneğin Amerikan Kayropraktik Birliği, kayropraktik uygulamanın baş, boyun, sırt ve bel ağrısı tedavisinde ilk seçenek olması gerektiğini belirtmiştir.
Kayropraktik tedavi kadar uygulama sonrasında yapılacaklar da önemli. Anadolu Sağlık Merkezi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı, Kayropraktist Prof. Dr. Semih Akı, hem kayropraktik tedaviyi daha yakından tanımamızı sağlayacak bilgileri hem de bu tedaviden sonra yapılacaklar hakkında bilmemiz gereken önemli noktaları paylaşıyor…
Kayropraktik tedavi, omurganın ve içinden geçen sinir sisteminin (omurilik) kendisinin iyileştirme potansiyeli ve yeteneğine dayanıyor ve aslında tedavi bu potansiyeli kullanıyor. Vücudun kendisini iyileştirme yeteneğini geliştirmeye yönelik kayropraktik uygulamalarda amaç, omurga manipülasyonuyla (el, özel aletlerle, özel masalarla yapılan omurga ayarlamaları veya omurganın düzeltilmesi olarak adlandırılır), omurgadaki dengesizliklerin, sublüksasyonların (omurga eklem çıkıkları veya kaymaları olarak adlandırılır) kaldırılması veya düzeltilmesidir. Bu arada; omurga manipülasyonu, cihaz ilişkili omurga manipülasyonu, omurga mobilizasyonu, değiştirilebilir yaşam tarzı eğitimi ve yumuşak doku tedavileri, kayropraktik tedavide kullanılan modalitelerdir.
Kayropraktik tedavi, tedavi edici özelliğinin yanı sıra korunma amaçlı da uygulanıyor. Bilindiği gibi, kayropraktik tedavide beyin ile vücut arasındaki iletişimi sağlayan omurilik sistemi ile bunu koruyan omurga sistemine yapılan uygulamalar yer alıyor. Beyinden başlayıp, vücuda dağılmadan önce omurilikten geçen sinirsel uyarılar ile organizmanın tüm yapıları kontrol ediliyor. Omurganın doğal yapısındaki bozukluklar beyin ile organizma arasındaki iletişim ağında yetersizliğe neden oluyor ve organizma fonksiyonlarını sürdüremez hale geliyor. Kayropraktik tedavi, omurgadaki doğal olmayan bu tip durumlara müdahale ederek, sinir sistemi aracılığıyla, bozulan fonksiyonlarını kontrol etme becerisini vücuda geri kazandırmış oluyor.
Toplum tarafından gittikçe artan bir şekilde kabul görmesi ve kullanımının yaygınlaşması, kayropraktik uygulamaların etkinliğini de destekliyor. Yapılan hasta anketlerine göre, kayropraktik tedavi diğer tıp dallarından daha sık kullanılıyor ve tedaviden memnuniyet oranı da oldukça yüksek. Günümüzde kayropraktik uygulamalarından yoğun olarak 18-65 yaş arasında, özellikle çalışma hayatındaki yetişkinlerin yararlandığını söyleyebiliriz. Fakat çok daha dikkatli olmak kaydıyla çocuk ve yaşlılarda da kullanılabildiğini hatırlatalım. Kayropraktik uygulamalarında, yaş grubu ne olursa olsun tedavi sonrası yapılacaklar da en az tedavi kadar önemli, çünkü ancak bu şekilde hızlı bir iyileşme mümkün olabiliyor. Yapılan uygulamanın; fizik tedavi, uygun egzersizler, bu bölgeye yapılacak enjeksiyon ve günlük yaşam aktivitelerinin öğretilmesi gibi uygulamalarla desteklenmesi, tedavinin başarısını artırıp iyi kalma süresini de uzatıyor.
“Kayropraktistler tüm omurga hastalıklarının %90'ından fazlasını tedavi edebiliyor. ABD'deki kayropraktik hastalarının önemli bir oranı (%20 -%30) 11 seansta iyileşiyor.”
Bugün dünyada yaygın olarak 100’den fazla ülkede kullanılan kayropraktik tedavi, pek çok ülkede yasal olarak tanınmış bir yöntem. ABD ve Kanada bu uygulamanın en fazla rağbet gördüğü iki ülke olarak öne çıkıyor. Özellikle ABD’de, artan talebi karşılamak için kayropraksi uzmanı yetiştiren okul sayısı da gittikçe artıyor.
Kayropraktik tedavinin tarihçesine baktığımızda; tarihin “yarı-mistik kavramlara” dayandığını görüyoruz. Kayropraktik tedavinin doğum günü 1895 yılıdır ve D. D. Palmer kurucusu olarak anılır. Palmer aynı zamanda, ilk kayropraktik okulunu da açan kişidir.
Her biri alanında uzman, dünya standartlarında hizmet veren bölüm doktorlarımızla tanışın.
Bölümde tedavisi sunulan hastalıklar hakkında detaylı bilgilere buradan ulaşabilirsiniz.
Hastanemizde aldığınız hizmetin kalitesini daha da yükseltmek için görüşlerinize, önerilerinize ve eleştirilerinize kulak veriyoruz.
Hayat kalitesini artıran ve konforlu bir günlük yaşamı mümkün kılan özelliklerden biri sağlıklı bir kas-iskelet sistemine sahip olmaktır. Çeşitli sağlık problemleri nedeniyle kas-iskelet sistemimizin elemanları olan kemiklerimiz, eklemlerimiz ve kaslarımızda ortaya çıkan sorunlar, günlük yaşamımızı ciddi manada olumsuz etkileyebilir. Bu doğrultuda karşılaşılan rahatsızlıklardan biri boyun düzleşmesidir.
Devamını oku... Tüm Sağlık YazılarıApple Store ve Google Play Store’dan indireceğiniz Anadolu Sağlık Online Servisler uygulamasıyla işlemlerinizi çok daha hızlı yapabileceksiniz.
Uygulamamızı şimdi indirirseniz anında dilediğiniz doktordan online randevu alabilir, test ve görüntüleme sonuçlarınıza kolayca ulaşabilir ve geçmiş doktor ziyaretlerinizi görüntüleyebilirsiniz.
Öncelikle Anadolu Sağlık Merkezi olarak birinci önceliğimizin hasta/hasta yakınlarımızın ve çalışanlarımızın sağlığı olduğunu belirtmek isteriz. Bu doğrultuda, dünyadan sonra Türkiye’de de Coronavirus (COVID–19) vakası görülmesinin ardından hastalarımızı ve refakatçilerimizi korumak ve güvenliklerini en üst seviyede tutmak amacıyla hastane yönetiminin aldığı önlemler çerçevesinde hasta ziyaretlerine bir süreliğine izin verilmeyeceğini paylaşmak isteriz.
Hastanemizde yatan hastalarımıza yalnızca bir refakatçinin eşlik etmesini önemle rica ederiz.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.