22 Ağustos 2023 Salı
Negatif düşünceyi önlemenin 9 yolu
Sözel iletişim esnasında kişide meydana gelen bazı problemler nedeniyle konuşma seslerini düzgün veya akıcı telaffuz edememektir.
Sözel iletişim esnasında kişide meydana gelen bazı problemler nedeniyle konuşma seslerini düzgün veya akıcı telaffuz edememektir. Bu problemler; konuşurken takılma, yavaş, kısık sesli, kekeleyerek veya hızlı konuşma, sert yüz kasları, ağızdan salya akması, kelimelere zor erişme ve sesle ilgili kasların aniden kasılmasıdır.
Sözel iletişim esnasında kişide meydana gelen bazı problemler nedeniyle konuşma seslerini düzgün veya akıcı telaffuz edememektir. Bu problemler; konuşurken takılma, yavaş, kısık sesli, kekeleyerek veya hızlı konuşma, sert yüz kasları, ağızdan salya akması, kelimelere zor erişme ve sesle ilgili kasların aniden kasılmasıdır. Konuşma bozukluğunun birçok sebebi olabilir. Bunlar arasında; beyin tümörü, kafa travması, alzheimer, demans, alkol bağımlılığı, inme, sıkı veya gevşek takılan takma dişler, ses tellerinde polip, ses kanseri, sesin hatalı kullanımı, kafeinli içecekler ve antidepresan ilaçlar yer almaktadır.
Konuşma bozukluğu çocukluk döneminde başlamaktadır. Konuşma çağına gelen ve henüz bu gelişimi tamamlayamayan çocuklarda birtakım rahatsızlıklara bağlı dil ve konuşma bozuklukları meydana gelir. Bazen genetik, psikolojik ve anatomik faktörler alıcı dilin gelişmemesine neden olabilir. Örneğin, Otizme sahip olan çocuğun kaba motor gelişiminde bir gerilik yoktur ama dil gelişimi geridir. İletişim kurmak istemez ve göz teması çok azdır veya işitme engeli, zihin engeli, down sendromu gibi farklı rahatsızlıklara sahip olan çocukların da dili kazanamama problemi olabilir. Dil ve konuşma bozukluğu deyince çocukluk çağında en sık, kekemelik ve artikülasyon (kapı yerine tapı deme gibi) bozuklukları görülmektedir. Bunların dışında 3 yaşında ama tek kelimeler kullanan ya da hiç konuşmayan çocuklar da söz konusu. Gecikmiş konuşma veya gecikmiş dil diye adlandırılan bu gruptaki çocukların dikkatlice değerlendirilmesi gerekir.
Çocukta konuşma bozukluğuna dair belirtiler varsa bir konuşma terapistine başvurulmalıdır.
Yetişkinlerde, konuşurken ses tellerinde istemsiz hareketlerin meydana gelmesi, kısık sesle konuşma, istenileni ifade edememe ve düşünmede zorluk çekme, seste değişiklikler görülmektedir. Çocuklarda ise genellikle iki yaş civarında olup henüz konuşamama şeklinde görülebilir. Çünkü bir yaşına kadar bir bebeğin “baba, dede, mama” gibi aynı heceli kelimeleri söylemesi beklenir. Daha sonra çocuk iki farklı heceyi birleştirerek “anne” gibi başka kelimeleri söylemeye, ardından da günlük hayatta sık sık karşılaştığı kişileri ve nesneleri ifade etmeye başlar. İki yaş civarında ise “anne al, baba gel” gibi basit yalın cümleler kurabilir. Çocukta konuşma bozukluğu varsa aşağıdaki belirtiler gözlenir:
• Belirli bir yaşa geldiği halde konuşmaya başlamama
• Yaşıtlarına göre gelişiminde geride kalma
• İşaretle ya da tek sözcüklerle iletişim kurmaya çalışma
• Cümle kuramama
• Kekeleme
• Konuşma seslerinin bazılarını söyleyememe
• Sesin normalden kısık ya da farklı çıkması
• Anlaşılmayı etkileyecek düzeyde hızlı konuşma
• Sesleri ve/veya heceleri yutma
Konuşma bozukluğunun tedavisi, sorunun nedenine göre değişkenlik gösterir. Fakat sorunun nedeni ne olursa olsun, konuşma terapistiyle tedavi gereklidir. Konuşma bozukluğuna neden olan probleme yönelik ayrıntılı bir değerlendirme yapılır. Bunlar test veya farklı girişimsel işlemlerle gerçekleştirilir. Yapılan değerlendirmeler sonucuna göre bir terapi programı oluşturulur. Bu, kişinin ihtiyacı olan zamanlarda ve sıklıkta uygulanır ve verilen eğitimlerle konuşma problemi giderilmeye çalışılır.
Çocuklarda ise, bebeğin doğumundan iki yaşına kadar çocuk doktoru takipleri, var olan dil ve konuşma bozukluğunu erken teşhis etmek açısından son derece önemlidir. Çocuğun aylık doktor kontrollerinde basit sorularla konuşma bozukluğu takip ve tespit edilebilir. Bir sorunla karşılaşıldığında ise multidisipliner bir ekip tarafından yapılacak değerlendirme çok önemlidir. Bu ekibin (çocuk nöroloğu, çocuk psikiyatrı, KBB doktoru, plastik cerrah, gelişim psikoloğu, pedagog, odyolog, özel eğitim öğretmeni, fizyoterapist, duyu bütünleme uzmanı...) gerektiği zamanlarda çocuğu kendi açılarından değerlendirmeleri gerekir. Böylece elde edilen bilgiler ışığında, dil ve konuşma bozukluğuna neden olan sebeplerin erken tanı ile belirlenmesi ve terapinin daha başarılı ilerlemesi mümkün olabilir. Dil ve konuşma bozukluğunun teşhisi için standardize edilmiş testler, beceri envanterleri, gelişim skalaları gibi yöntemler de kullanılmaktadır. Dil ve konuşma bozuklukları tanısı konduktan sonra, soruna özel terapi teknik ve yöntemleri ile haftada 1 veya 2-3 gün olacak şekilde terapi seansları düzenlenir. Tedavi süreci, bozukluğun tipine, şiddetine ve seviyesine göre değişmektedir.
• Çocuğunuzu iki yaşına kadar iyi gözlemleyin.
• Çocuğunuzun dil ve konuşması ile ilgili bir sıkıntısı olduğuna dair şüpheleriniz varsa sorun başlamıştır. Mutlaka dil ve konuşma terapistinden destek alın.
• Konuşma ve dil terapisine anne ve baba olarak birlikte gitmeye özen gösterin.
• Sorunu kabul etmeyerek ertelemeyin.
• Evde yanlış konuşmayı pekiştirmeyin.
• Konuşurken takılıyorsa; “nefes al”, “neden böyle yapıyorsun” gibi müdahalelerde bulunmayın.
• Göz teması kurun ve sözünü kesmeyin.
• Kitap okurken yaşına uygun kitapları seçip resimleri anlatarak hikayenin bütünlüğünü oluşturun.
• Unutmayın ki, çocuğunuz sizin mimiklerinizi çok iyi okuyor ve anlıyor. O yüzden gerginliğinizi, endişenizi yansıtmayın, başaramıyorsanız kendiniz için destek alın.
• Çocuğunuzla oyun oynayın.
• Çocuğunuzun sosyalleşmesi ve daha kolay dil kazanımı için haftada 2-3 gün çocuğunuzu oyun gruplarına gönderin.
Psikoloji
Psikoloji
Öne Çıkan Kanser Yazıları