20 Ağustos 2023 Pazar
Domuz gribi mi oldunuz? Panik yapmayın, hızlı hareket edin.
HIV, insan bağışıklık sistemini etkileyen bir virüstür. Bu virüs, vücuda girdiğinde bağışıklığı zayıflatarak kişinin hastalıklara daha yatkın olmasına neden olur ve hayati tehlike oluşturur. Virüsü vücuttan uzaklaştıran bir tedavi seçeneği olmamakla birlikte çeşitli yöntemler ile kişi sağlıklı bir şekilde hayatına olağan şekilde uzun bir süre devam edebilir.
HIV barındıran kişilerle cinsel birliktelik ya da kan teması sonucu bu virüs, vücuttan vücuda geçebilir. HIV, İngilizcede Human Immunodeficiency Virus kelimelerinin baş harflerinden oluşur ve Türkçede insan immün yetmezlik virüsü anlamına gelir. HIV, insan vücudunda enfeksiyonlarla savaşan beyaz kan hücrelerinin azalmasına neden olur. Azalan beyaz kan hücreleri ise kişinin bağışıklığını yetersiz kılar. HIV enfeksiyonunun son aşaması, AIDS olarak adlandırılır. Bu aşama, HIV teşhisinde geç kalındığında ya da bağışıklığı güçlendiren ilaçlar kullanılmadığında uzun dönemler sonrasında meydana gelir. AIDS, edinilmiş immün yetmezlik sendromu olarak da bilinir ve bağışıklık düşüklüğüne bağlı çeşitli ciddi hastalıkların gelişmesine neden olur.
HIV, ilk olarak grip benzeri belirtiler ile kendini gösterir. Bu semptomlar sıklıkla, iki ile dört hafta içinde meydana gelir. Eğer bu süreçte enfeksiyon tedavi edilmezse kronik HIV enfeksiyonuna dönüşür. Çoğu zaman, bu aşamada hiçbir belirti yoktur. Fakat bağışıklık sistemi ciddi şekilde hasar gördüğünden, vücut diğer enfeksiyonlarla savaşamaz. HIV belirtileri şunlardır :
Hasar gören bağışıklık nedeniyle HIV enfeksiyonu ilerleyen dönemlerde AIDS olarak devam eder. AIDS belirtileri ise şunlardır :
HIV, genellikle cinsel ilişki sırasında kan veya cinsel sıvılarla temas yoluyla yayılır. Bunun dışında eğer annede HIV bulunuyorsa gebelik sırasında ya da emzirme sırasında bebeğe geçmesi beklenir. Fakat kişiler; öpüşme, sarılma, el sıkışma veya kişisel nesneleri, yiyecek veya suyu paylaşma gibi sıradan günlük temas yoluyla enfekte olamazlar. HIV bulaşma riskini artıran durumlardan bazıları şunlardır:
HIV'den korunmanın yolu, enfekte kişilerle cinsel ilişki yaşamamaktır. Fakat cinsel ilişki yaşanmasına rağmen HIV enfeksiyonunu engellemek için alınabilecek önlemler de vardır. Bunlardan biri HIV'i önlemeye yardımcı olabilecek ilaçlardır. PEP ve PrEP olarak bilinen bu ilaçlar, HIV öncesi ya da sonrası kullanım içindir. PrEP, temas öncesi profilaksi anlamına gelir ve HIV bulaşmamış; fakat bulaşma riski taşıyan kişilerin kullanımı içindir. PEP ise, HIV maruziyeti sonrası profilaksi anlamına gelir. Bu haplar, HIV ile maruziyet yaşayan kişilerin enfekte olmaması için kullanılan ilaçlardır. PEP yalnızca acil durumlar içindir ve en kısa sürede bu ilaçlara başlanması gerekir. Kişide HIV mevcutsa bu durumda başka kişilere bulaşma riskini azaltmak için kişinin Antiretroviral tedavi (ART) adı verilen bir tedavi alması gerekebilir.
HIV testlerinin üç ana hedefi vardır :
Tarama için en sık kullanılan test tipi ELISA testidir. Tam kan, kurumuş kan lekeleri, tükürük veya idrar örneği kullanılarak yapılabilen farklı testler de mevcuttur. HIV, aynı gün içinde sonuç veren hızlı test ile teşhis edilebilir. Çoğu durumda, insanlar bulaşmadan sonraki 28 gün içinde HIV'e karşı antikorlar oluşturur ve bu antikorlar teşhiste etkilidir. HIV pozitif annelerden doğan bebeklerde durum, biraz daha farklıdır. Çünkü 18 aylıktan küçük bebeklerde hızlı antikor testleri HIV tanısı için yeterli gelmez. Bu nedenle virolojik test adı verilen testlere başvurulur. Bu testler en erken dönemde uygulanmalıdır. Doğumdan en kısa süre sonra gerçekleştirilen testler, bebeklerde tedavi bakımını hızlandırmak için önemlidir.
Akut retroviral sendrom veya ARS olarak bilinen akut aşama, enfekte olduktan hemen sonra, bağışıklık sistemi henüz virüsü kontrol edemediği devrede ortaya çıkar. Tipik olarak kişi virüse maruz kaldıktan sonraki 7-14 gün içinde görülür. Bu dönemde karşılaşılan semptomlar şunlar olabilir :
Geç evre HIV ve AIDS'teki belirtiler arasında ise enfeksiyonların yanı sıra invaziv rahim ağzı kanseri ve Non-Hodgkin lenfoma gibi kanserler de bulunabilir.
HIV tedavisi, virüsü kontrol altına almaya yönelik olarak kullanılan ve antiretroviral tedavi (ART) adı verilen etkili ilaçların alınmasını içerir. ART, HIV'li herkese tavsiye edilir ve HIV'li kişiler, tanı konulduktan sonra mümkün olan en kısa sürede, hatta mümkünse aynı gün ART'ye başlamalıdır.
İki veya üç farklı HIV ilacının günde bir kez hap halinde bir araya getirildiği birkaç seçenek vardır. Öngörüldüğü şekilde alındığında, HIV ilacı kandaki virüs miktarını çok düşük bir seviyeye indirir. Bu da bağışıklık sisteminin daha iyi çalışmasını sağlar ve hastalıkları önlemeye yardımcıdır.
Durumunu bilen, HIV ilacını reçete edildiği şekilde kullanan kişiler, uzun ve sağlıklı yaşayabilirler. HIV tedavi edilmediği durumlarda bağışıklık sistemine zarar verir ve zayıflayan bağışıklık, çeşitli enfeksiyon ve kanserlerin gelişmesine neden olabilir. Hamile kalan ve henüz HIV ilacı kullanmayan HIV'li kişiler de sağlıklarını korumak ve HIV'in başkalarına bulaşmasını önlemek için en kısa zamanda HIV ilaçlarını kullanmaya başlamalıdır.
Eğer bağışıklık sisteminizle ilgili problemler varsa ya da HIV bulaşma riskiniz olduğunu düşünüyorsanız en kısa sürede bir sağlık kurumu ile iletişime geçebilirsiniz.
Enfeksiyon Hastalıkları
Öne Çıkan Kanser Yazıları