20 Ağustos 2023 Pazar
Domuz gribi mi oldunuz? Panik yapmayın, hızlı hareket edin.
Rahim ağzı kanseri kadınlarda meme kanserinden sonra en sık görülen ikinci kanser türüdür ve her yıl yaklaşık 250.000 kadının ölümüne neden olur. Son derece ciddi seyreden bu kanser türünün neredeyse tamamı Human Papilloma Virus (İnsan Papilloma Virüsü) olarak adlandırılan HPV virüslerinden kaynaklanır. Papillomaviridae ailesinde yer alan HPV virüsü canlı kalabilmek için insan epitel hücrelerini enfekte eder ve çoğalabilmek için yine epitel hücre mekanizmasını kullanır. Rahim ağzı kanseri ile doğrudan ilişkisi olan bu virüs bunun yanı sıra yaşamı tehdit eden daha pek çok hastalığa yol açabilir. Dolayısıyla hem dünya genelinde rahim ağzı kanseri ile mücadele edebilmek hem de kişisel sağlığı sürdürebilmek için HPV’yi doğru şekilde tanımak, bulaşma yolları ve korunma yöntemleri hakkında bilgi sahibi olmak önemlidir.
HPV yaklaşık 200 farklı çeşidi bulunan ve yalnızca insan epitel hücrelerine yerleşip burada çoğalabilen bir tür DNA virüsüdür. Çapı 50-55 nanometre olan ve içerisinde bir çift sarmallı dairesel DNA geni bulunduran bu virüs çeşidi insan vücudu ile temas ettikten kısa bir süre sonra epitel dokulara yerleşir ve bu dokular üzerinde “kandiloma akuminatum” adı verilen siğil şeklinde lezyonlara neden olur. Sıklıkla genital bölgede bulunan epitel hücreleri etkileyen HPV dünya genelinde en sık görülen cinsel yolla bulaşan hastalık etkenidir. Yapılan çalışmalar doğrultusunda dünya üzerinde yaklaşık 630 milyon kişinin bu virüs ile enfekte olduğunu söylemek mümkündür.
Oldukça geniş bir aileye sahip olan Human Papilloma Virüsünün her bir türü kişide farklı sağlık sorunlarına yol açar ve bu doğrultuda düșük riskli (onkojenik olmayan virüsler) ve yüksek riskli (onkojenik olan virüsler) olmak üzere iki farklı şekilde sınıflandırma yapılır. Genital bölgede ortaya çıkan siğillerin büyük çoğunluğundan HPV 6 ve HPV 11 olarak adlandırılan virüs tipleri sorumludur. Düşük riskli HPV tiplerinden olan bu virüsler kişide rahim ağzı kanserine yol açmaz ancak aralıklı olarak genital doku enfeksiyonuna neden olabilir. HPV 16, HPV 18, HPV 31, HPV 33, HPV 35, HPV 45, HPV 52 ve HPV 58 olarak adlandırılan virüs tipleri ise yüksek riskli virüsler olarak tanımlanır ve genital bölge ile birlikte rahim mukozasını da etkileyerek kişide rahim ağzı kanseri riskini artırır. Dış genital organda gözle görülür siğillere ve benzer lezyonlara neden olmayan bu yüksek riskli virüs tipleri uzun yıllar boyunca hiçbir bulgu vermeden seyredebilir. Bu durum rahim ağzı kanserinin teşhisini büyük oranda geciktirdiği için belirli yaş gruplarına yönelik düzenli jinekolojik muayene ve uygun sıklıkta aşı planlaması rahim ağzı kanserinden korunmak için son derece önemlidir.
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar arasında en sık karşılaşılan ve son derece hızlı yayılma özelliğine sahip olan HPV tipleri kanserden doğurganlık kaybına kadar çok sayıda ciddi sağlık problemine yol açabilir. Ancak günümüz itibariyle HPV enfeksiyonu için etkinliği kanıtlanmış bir tedavi seçeneği yoktur. Bulaş sonrası ortaya çıkan ciddi hastalıkları yönetmek için virüsü doğru şekilde tanımak ve hastalığa dair belirtileri erken dönemde fark etmek gerekir.
HPV yalnızca kadının rahim ve vajinal doku epiteline değil her iki cinsiyete ait penis, skrotum ve vulva gibi genital organların, ve hatta anüs ve mesaneye ait dokuların epitel hücrelerine yerleşerek buralarda büyüme lezyonlarına yol açabilir. Virüsün DNA replikasyonunu gerçekleştirerek çoğalması için en derin epidermal tabaka olan epitel hücre tabakasına ulaşması gerekir. Bu dokularda meydana gelen çeşitli yaralanmalar ve cinsel ilişkiye bağlı olarak gelişen tahrişler sonucunda virüs derinin üst katmanlarını aşar ve epitel hücre tabakasına ulaşır. Daha sonraki süreçte, hücrelerde bulunan α6ß4 integrin ve HPV yüzeyinde yer alan L1 kapsid adlı protein etkileşime girer ve bunun sonucunda virüs keratinosit olarak adlandırılan hücre grubunun içine yerleşir. HPV sitolitik bir virüs olmadığı için yalnızca içine girdiği hücreyi enfekte eder, vücut genelinde viral bir enfeksiyona neden olmaz.
Virüsün keratinosit olarak adlandırılan hücrelere girmesinden kısa süre sonra keratinositler terminal olarak farklılaşır ve yeni virüs oluşumu gerçekleşir. Terminal olarak farklılaşan keratinosit hücreleri zaman içinde epitel dokunun en dış tabakasında dökülmeye yol açar ve doğal deskuamasyon olarak adlandırılan bu olayla birlikte HPV etrafa saçılır.
Human Papilloma Virüsü kişiye büyük oranda cinsel temas ile bulaşır ancak perinatal geçiş ile bulaş da mümkündür.
Cinsel temas ile bulaşma
HPV kişiden kişiye büyük oranda vajinal ve anal ilişki sırasında bulaşır ancak oral ilişki ile bulaşması da mümkündür. Bunun yanı sıra ilişki olmaksızın yalnızca cinsel temas ile bulaş durumu da söz konusudur. Cinsel yönden aktif olan her yetişkin birey hayatının bir noktasında Human Papilloma Virüsü ile enfekte oldur ve genellikle belirtisiz seyreden bu enfeksiyonu fark edemeyip partnerine bulaştırır. İlk cinsel birliktelikten itibaren yalnızca bir partnerle ilişki yaşayan bir kadının 3 yıl sonunda HPV ile enfekte olma riski yaklaşık %46’dır. Genital siğillere yol açan virüsler ise diğer virüs tiplerine oranla daha bulaşıcıdır. HPV ile enfekte olup genital siğil tedavisi almış bir kişi deri yüzeyinde hiç siğil görünmese bile virüsü başkalarına bulaştırabilir. Dolayısıyla HPV’nin cinsel yolla nasıl veya ne zaman bulaştığını saptamak son derece zordur. Bu nedenle eşlerden birinin HPV tanısı alması cinsel yönden sadakatsizlik göstergesi olarak değerlendirilmemelidir.
Perinatal geçiş ile bulaşma
HPV doğum sırasında anneden bebeğe bulaşabilir ve bebek virüs ile enfekte olursa büyük olasılıkla laringeal ve konjuktival papillomlar meydana gelir. Aynı zamanda virüs ile enfekte olmuş bir sperm tarafından döllenen yumurta hücresinden gelişen fetüste de HPV pozitif olma riski bulunur. Bunun yanı sıra genital sistemin enfekte salgıları plasenta aracılığıyla anne karnındaki bebeği enfekte edebilir.
Bağışıklık sistemi eksiksiz olarak çalışan kişilerde HPV ailesinde yer alan pek çok virüs tipi herhangi bir sağlık problemine yol açmaz ve bağışıklık sisteminin müdahalesiyle yaklaşık 1-2 yıl içerisinde vücuttan uzaklaştırılır. Ancak bazı virüs alt tipleri kondiloma akuminatum olarak adlandırılan genital siğillere, prekanseröz deri lezyonlarına ve serviks, penis, anüs, orofarenks, vulva ve vajina gibi dokularda kanserlere yol açabilir. Virüse bağlı ortaya çıkan deri lezyonları akuminatum, papüler, planar ve yassı olmak üzere dört farklı görünüme sahip olabilir.
HPV aktif kişilerde ortaya çıkan semptomlar kişinin bağışıklık durumuna göre değişiklik gösterir. Örneğin HIV pozitif kişilerde veya herhangi bir sebeple bağışıklık sistemi baskılanmış olan hastalarda ortaya çıkan genital siğiller normalden çok daha hızlı şekilde büyür ve hatta dev boyutlara ulaşabilir. Bu durum iyi huylu olan lezyonun kötü huylu tümöral bir yapıya dönüşmesine yol açar.
Yüksek riskli HPV ile temas sonucunda gelişen rahim ağzı kanseri de başlangıç evresinde herhangi bir bulguya neden olmaz ancak hastalığın klinik evresinde sıklıkla ağrısız vajinal kanama ve et suyuna benzetilen vajinal akıntı görülür. Anormal vajinal kanamalar ve enfeksiyona bağlı ortaya çıkan akıntılar daha birçok genital hastalığın belirtisi olacağı için hekim kontrolü ile detaylı muayene gereklidir.
Rahim ağzı kanseri kadınlarda meme kanserinden sonra en sık görülen ikinci kanser türüdür. HPV aşısı özellikle mukoza salgılarında nötralizan antikor olarak adlandırılan koruyucu hücre sayısını artırır ve virüsün bu mukoza dokularından içeri girmesini engeller. Bu şekilde immunolojik bir koruma sağlayan ve kişide uzun süreli bağışıklık geliştiren HPV aşısı sayesinde rahim ağzı kanseri aşı ile önlenebilen tek kanser türü olmuştur. Rahim ağzı kanserinin yanı sıra prostat kanseri, Buschke Lowenstein tümörü, mesane kanseri ve erkek infertilitesi gibi daha pek çok ciddi sağlık problemi ile ilişkisi olduğu bilinen Human Papilloma Virüsünden aşı ile korunmak mümkündür.
Son güncellenme tarihi: 16 Kasım 2022
Yayınlanma tarihi: 16 Kasım 2022
Enfeksiyon Hastalıkları
Öne Çıkan Kanser Yazıları