10 Eylül 2024 Salı
Gırtlak Kanseri Artık 40’lı Yaşlarda Da Görülüyor
2022 tarihinden bu yana Anadolu Sağlık Merkezi’nde KBB uzmanı olarak görevini sürdürüyor.
50’den fazla yabancı ve yerli yayın, 100’den fazla yabancı ve yerli kongrelerde sözlü ve yazılı bildiri, 9 adet KBB ile ilgili bölüm yazarlığı, çok sayıda yabancı ve yerli kongrede konuşmacı, panelist, moderatörlük ve eğiticilik görevleri mevcuttur.
Videolar
Baş Boyun Kanserleri - Prof. Dr. Bülent Evren Erkul - FOX TV
İlgi Alanları
Uyku apnesi, uyku sırasında solunum yollarının tekrarlayan tıkanmaları sonucu meydana gelen ciddi bir uyku bozukluğudur. Bu durum, hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürmekle kalmaz aynı zamanda kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, diyabet gibi ciddi sağlık sorunlarına da yol açabilir. Geleneksel cerrahi yöntemler ve CPAP gibi tedavi seçenekleri bazı hastalarda yeterli sonuç vermeyebilir. Bu noktada, uyku apnesi tedavisinde robotik cerrahi devreye girer. Robotik cerrahi, minimal invaziv yaklaşımlar sunarak daha hassas ve etkili müdahalelere olanak tanır. Özellikle anatomik yapılar nedeniyle cerrahi müdahalenin zor olduğu durumlarda robotik cerrahi, cerrahın kontrolünü ve görsel alanını maksimize ederek, tıkanıklıkların güvenli bir şekilde giderilmesini sağlar. Bu ileri teknolojik yöntem, iyileşme süresini kısaltırken komplikasyon risklerini de minimuma indirmeyi hedefler.
Kulak Burun Boğaz (KBB) hastalıklarının tedavisinde robotik cerrahi, son yıllarda önemli bir devrim yaratmıştır. Bu ileri teknoloji, özellikle cerrahi müdahalelerin zorlu olduğu anatomik bölgelerde, cerrahların daha hassas ve kontrollü bir şekilde operasyon yapmalarını sağlar. Robotik cerrahinin getirdiği avantajlar, minimal invaziv yöntemler ile hastaların iyileşme sürecini hızlandırır. Komplikasyon riskini azaltırken ameliyat sonrası konforu artırır. KBB hastalıklarında robotik cerrahinin sunduğu bu yenilikçi yaklaşım, geleneksel cerrahi yöntemlere kıyasla daha az kanama, daha küçük kesiler ve daha az ağrı gibi birçok üstünlük sunar. Bu sayede, hastaların hem operasyon süreci hem de sonrasındaki yaşam kalitesi belirgin bir şekilde iyileşir.
Tıbbi literatürde "tinnitus" olarak bilinen kulak çınlaması, dış bir ses kaynağı olmaksızın kulaklarda bir ses duyma durumu olarak tanımlanır. Bu durum, sürekli ya da aralıklı olarak hissedilebilir. Genellikle zil sesi, uğultu, vızıltı veya çınlama gibi farklı şekillerde kendini gösterir. Çoğu zaman, çevresel faktörlerden kaynaklanmayan bu sesler, günlük yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir. Kulak çınlaması, tek başına bir hastalık değildir. Daha çok altta yatan bir sağlık sorununun belirtisi olarak ortaya çıkabilir. Bu nedenle, kulak çınlamasının nedenleri, belirtileri, çeşitleri ve tedavi yöntemleri üzerine bilgi sahibi olmak, bu durumu daha iyi anlamak ve yönetmek açısından önemlidir.
Rinore olarak bilinen burun akıntısı çok yaygın bir semptomdur. Genellikle alerjiler ve soğuk algınlığı veya grip gibi viral enfeksiyonlar nedeniyle oluşur. Ancak birkaç başka durum da burnunuzun akmasına neden olabilir. Burun akıntısı genellikle kendiliğinden geçer. Yine de evde uygulayabileceğiniz bazı yöntemler, burnunuz aktığında rahatlamanıza yardımcı olabilir.
Sık horlamanın uyku apnesinin bir işareti olduğunu duymuş olabilirsiniz . Horlamanın en yaygın semptomlardan biri olduğu doğrudur. Ancak, uyku apnesi olan herkes horlamaz. Aynı zamanda tabii ki horlayan herkes uyku apnesi değildir. Uyku apnesi uyurken solunum bozukluklarına neden olur. Nefesiniz zaman zaman durabilir ya da çok sığlaşabilir. Bunu yaptığınızı eşiniz veya oda arkadaşınız söyleyene kadar bilmiyor bile olabilirsiniz. Birçok kişi için uyku apnesinin tek belirgin belirtisi gün içinde yorgunluk veya uyuşukluktur.
Ses, iletişimde kritik bir araçtır ve günlük yaşamda önemli bir rol oynar. Ancak bazen ses zarar görebilir ve ses kısıklığı adı verilen bir durumla karşı karşıya kalınır. Ses kısıklığı, konuşma yeteneğini ve günlük aktiviteleri olumsuz etkileyebilir. Bu durumun yaygın nedenleri arasında aşırı ses kullanımı, enfeksiyonlar, bazı mide problemleri, tiroid sorunları ve sinir hasarı yer alabilir. Dolayısıyla bu faktörler ses tellerine zarar verebilir ve kısıklığa sebep olabilir. Doğru önlemleri alarak ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarını benimseyerek ses sağlığınızı koruyabilir ve ses kısıklığını önleyebilirsiniz. Ses kısıklığını önlemenin ve tedavi etmenin bazı etkili yolları arasında sesinizi doğru kullanmayı öğrenmek, sesiniz dinlendirmek, hidrasyona dikkat etmek, ses ekipmanlarının doğru kullanmak ve düzenli egzersiz yapmak gibi çeşitli yöntemler yer alır.
Hastanın çevresindeki her şeyin hareket ediyor veya dönüyor gibi hissetmesine neden olan vertigo, bir denge bozukluğu türüdür. Genellikle baş dönmesi ile karıştırılsa da daha karmaşık bir sorundur. Nedenlerinin detaylı şekilde araştırılmasını gerektirir. İç kulak sorunları, sinir sistemi hastalıkları veya psikolojik faktörler gibi çok çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir. Hastanın günlük yaşamını olumsuz etkileyen bu durum, ani ve şiddetli baş dönmesi atakları, denge kaybı, bulantı gibi belirtilerle kendini gösterebilir.
İnsanların konuşabilmesi sahip oldukları ses telleri ve gırtlağın birlikte çalışması ile gerçekleşir.
Otitis media olarak da bilinen orta kulak iltihabı, kulak zarının arkasında yer alan orta kulağın enfeksiyonudur.
Meniere hastalığı, vertigo (baş dönmesi), tinnitus (kulak çınlaması) ve ilerleyici sağırlık ile karakterize bir rahatsızlıktır.
Birbirinden farklı sağlık sorunlarından kaynaklanabilen kulak tıkanıklığı, toplumda sık karşılaşılan duyu organı rahatsızlıklarından biridir.
Kulak ağrısı, insanların hayatlarını derinden etkileyebilen rahatsız edici bir durumdur. Hem yetişkinlerde hem de çocuklarda sıklıkla görülebilir ve pek çok farklı nedenden kaynaklanabilir. Kulak ağrısı genellikle bir enfeksiyonun veya kulak yapısında bir sorunun belirtisi olabilir. Bununla birlikte bazı durumlarda kulak ağrısı ciddi bir sorunun işareti olabilir ve tıbbi müdahale gerektirebilir. Kulak ağrısı ile ortaya çıkabilen semptomlar arasında işitme kaybı Kulak akıntısı baş dönmesi ve yüksek ateş gibi belirtiler yer alır. Bu semptomlar, altta yatan sorunun türüne ve şiddetine bağlı olarak değişim gösterebilir ve genellikle tıbbi bir değerlendirme gerekir. Kulak ağrısının doğru bir şekilde teşhis edilmesi uygun Tedavinin seçilmesi ve hastanın semptomlarını hafifletilmesi için önemlidir. Doktora başvurulması gereken durumlar arasında şiddetli ağrı yüksek ateş kulakta akıntı işitme kaybı ve kulak içine kaçan yabancısın gibi durumlar yer alır.
Horlama insanlar arasında çok yaygın olarak görülebilen ve uyku kalitesinin düşmesinden sosyal problemlere kadar birçok olumsuz etkiyi beraberinde getiren bir sağlık sorunudur.
Geniz eti, üst solunum yolunda burun ile boğazınızın arasında yer alan lenfatik bir dokudur.
Bazen günlük hayatımızı olumsuz etkileyen sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalırız.
Kış aylarında sıklıkla solunum yolu hastalıklarıyla karşılaşırız.
Sirke; elma, armut, üzüm, tahıl, melas, sorgum, çilek, kavun, patates, pancar, akçaağaç şurubu gibi fermente edilebilen karbonhidrat kaynağı olan ürünlerden üretilebilen sıvı gıdadır.
Dış kulak iltihabı, kulak kepçesi ile kulak zarı arasında bulunan dış kulak yolunun iltihaplanmasıyla ortaya çıkan bir kulak enfeksiyonudur. Kişilerde yüzme aktivitesi sonrası iyi kurulama yapılmadığından suyun kulakta kalması veya herhangi bir nedenle kulak içine yabancı cisim girmesi sonucu rahatsızlık meydana gelebilir. Bakteri veya mantarların çoğalmasının nedeni kulakta biriken suların veya yabancı cisimlerin bulunduğu nemli ve sıcak ortamlardır. Bakteri ve mantar çoğalması ile birlikte zamanla kişinin kulak yollarında kaşıntı, ağrı, kızarıklık, şişlik ve akıntı semptomları görülmeye başlayabilir. Zamanında tedavi edilmediği takdirde ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Bu olası komplikasyonlardan korunmak için iltihabı belirtileri görülen kişilerin doktora danışarak tedaviye başlamaları önemlidir. Tedavinin yanı sıra hastalığın tekrarlanmasını önlemek için kişisel hijyen kurallarına dikkat etmek ve su ile yapılan aktiviteler sonrasında sonra kulakları kurulamak da önemlidir.
Yaşam kalitesini etkileyen ve kişileri ciddi derecede rahatsız eden burun tıkanıklığı basit gribal enfeksiyonlardan ya da mevsimsel geçişlerden kaynaklı olabilir.
Burun kanaması, burun içini kaplayan dokuda kan kaybıdır. Burun kanamaları yaygındır. Çünkü burnun yüzün ortasındaki konumu ve iç yüzeyindeki yüzeye yakın çok sayıda kan damarı, onu yaralanma ve burun kanaması için kolay bir hedef haline getirir. Bu kan damarları kolayca kanayabilen bir yapıdadır. Burundan geçen hava, burnun içini kaplayan zarları kurutabilir ve tahriş edebilir. Fakat çoğu burun kanaması ciddi değildir ve evde tedavi edilebilir. Ancak bazıları doktor tarafından kontrol edilmelidir. Çünkü bazı durumlarda burun kanamaları diğer tıbbi sorunların erken bir işareti olabilir. Özellikle de burnun arka kısmında gerçekleşen kanamalarda bu durum söz konusudur. Burun kanaması bazı durumlarda evde durdurulabileceği gibi ciddi durumların habercisi de olabildiği unutulmamalıdır.
Çocukluk çağından yetişkinlik dönemine kadar her yaş grubunu etkileyen boğaz iltihabı problemi özellikle mevsim geçişlerinde sıkça karşılaşılan bir sağlık problemidir.
Genellikle enfeksiyonlar, alerjiler veya çevresel faktörler nedeniyle ortaya çıkan boğaz ağrısı, rahatsız edici ve günlük yaşamı olumsuz etkileyen bir sağlık problemidir. Yutkunma sırasında hissedilen yanma, tahriş veya ağrı, bu durumun en yaygın belirtilerindendir. Boğaz ağrısı grip gibi viral enfeksiyonlar ya da streptokok farenjiti gibi bakteriyel enfeksiyonlar da dahil olmak üzere çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir. Evde uygulanabilecek bazı basit yöntemler, boğaz ağrısının hafiflemesine büyük ölçüde katkı sağlar.
Mevsimsel alerjik rinit diğer adıyla bahar nezlesi en sık görülen alerjik hastalıklardan biri. Her yıl aynı zamanlarda kendinizi iyi hissetmiyorsanız, siz de bahar alerjisi olan kişilerden biri olabilirsiniz.
Larenks kanseri olarak da bilinen gırtlak kanseri solunum yollarını etkileyen önemli bir sağlık sorunudur. Gırtlak, solunumun sağlanması ve sesin oluşturulmasında önemli rol oynayan bir organdır. Bu kanser türü, gırtlağın içindeki hücrelerin kontrolsüzce çoğalarak yayılmasına ve tedavi edilmediğinde ciddi sağlık problemlerinin oluşmasına yol açabilir.
Nazofarenks kanseri; burun arkasında, boğazın üst kısmında bulunan nazofarenks adı verilen bölgeden kaynaklanan bir kanser türüdür. Bu bölge, burun ve ağzı akciğerlere bağlayan solunum yolu boyunca yer alır. Dolayısıyla bu hastalık, baş-boyun kanserleri içinde özel bir yere sahiptir. Nazofarenks kanseri, genellikle yavaş ilerleyen bir hastalık olsa da erken evrelerde belirtiler belirgin olmayabilir. Bu durum teşhisin gecikmesine yol açabilir.
Farenks (yutak), burun ve ağız boşluğunun arkasında yer alır. En üst bölümü burun boşluğu ile bağlantılıdır (nazofarenks), alt ucu (hipofarenks) ise yemek borusu ile devam eder. Yutak kanserleri içinde dil kökü, küçük dil, bademcik dokusunun ve yutak arka duvarlarının kanserleri yer alır. Orofarenks ve hipofarenks kanserleri nazofarenks kanserlerine göre oldukça nadir olarak görülür. Dünya çapında yılda toplam 123.000 yeni orofarenks ve hipofarenks kanseri olgusu olduğu tahmin edilmektedir.
Dil kanseri, baş ve boyun kanserinin bir türüdür. Dildeki hücreler kontrolsüz bir şekilde büyüyüp bölündüğünde meydana gelir. Önlenebilir risk faktörleri arasında HPV (insan papilloma virüsü) enfeksiyonu bulunur. Tedavi genellikle cerrahi müdahaleyi içerir. Ancak kemoterapi ve radyasyon tedavisi de içerebilir. Erken teşhis çok önemlidir.
Baş boyun kanserleri, vücudun baş ve boyun bölümünde oluşabilen kanser hücrelerinin kontrolsüz ve anormal olarak çoğalmasına verilen isimdir. Baş boyun kanserlerinin erken teşhis edilmesi ve erken tedavisi son derece önem taşımaktadır. Yaygın olarak görülebilen baş boyun kanserlerinin tedavisi olabileceği gibi bazı durumlarda kalıcı hasarlar da verebilir. Bu hasarları önlemek için bazı tedavi yöntemleri uygulanarak kanser hücrelerinin yok edilmesi ya da ilerlemenin durdurulması sağlanabilir.
Ağız içinde veya çevresinde bulunan dokularda kontrolsüz hücre büyümesi sonucu oluşan bir kanser türüdür. Dudaklar, dil, diş etleri, yanak içleri, damak ve ağız tabanı gibi bölgelerde gelişebilir. Genellikle ciltteki veya ağızdaki anormal bir yara veya lezyon olarak başlar ve tedavi edilmediğinde çevre dokulara ve diğer organlara yayılabilir. Erken teşhis edilmesi durumunda ağız kanseri tedavi edilebilir bir hastalıktır. Ancak belirtilerin hafif veya geç fark edilmesi nedeniyle birçok vaka ileri evrelerde tanı alır. Yetersiz ağız hijyeni ve HPV enfeksiyonları gibi faktörler ağız kanseri riskini artırabilir.
Yemek borusu kanseri, kişilerin beslenme sırasında aldıkları yiyecekleri boğazdan mideye taşıyan, uzun, kaslı tüp olan yemek borusunda görülen bir rahatsızlıktır. Genellikle kanser yayılıncaya kadar belirgin semptomlar görülmez ve kişiler rahatsızlığı fark etmez. En yaygın türleri skuamöz hücreli karsinom ve adenokarsinomdur. Skuamöz hücreli karsinom, özofagusun üst kısmında gelişirken, adenokarsinom genellikle alt kısımda oluşur. Belirtiler arasında yutma güçlüğü, ağrı, kilo kaybı, hazımsızlık ve özofagus tıkanıklığı yer alabilir. Risk faktörleri arasında kronik reflü hastalığı, obezite ve beslenme alışkanlıkları bulunmaktadır. Erken teşhis ile uzman doktorlar tarafından, ameliyat ve diğer tedavilerle başarılı bir şekilde müdahale edilebilir.
Larenks kanseri olarak da bilinen gırtlak kanseri solunum yollarını etkileyen önemli bir sağlık sorunudur. Gırtlak, solunumun sağlanması ve sesin oluşturulmasında önemli rol oynayan bir organdır. Bu kanser türü, gırtlağın içindeki hücrelerin kontrolsüzce çoğalarak yayılmasına ve tedavi edilmediğinde ciddi sağlık problemlerinin oluşmasına yol açabilir.
Nazofarenks kanseri; burun arkasında, boğazın üst kısmında bulunan nazofarenks adı verilen bölgeden kaynaklanan bir kanser türüdür. Bu bölge, burun ve ağzı akciğerlere bağlayan solunum yolu boyunca yer alır. Dolayısıyla bu hastalık, baş-boyun kanserleri içinde özel bir yere sahiptir. Nazofarenks kanseri, genellikle yavaş ilerleyen bir hastalık olsa da erken evrelerde belirtiler belirgin olmayabilir. Bu durum teşhisin gecikmesine yol açabilir.
Farenks (yutak), burun ve ağız boşluğunun arkasında yer alır. En üst bölümü burun boşluğu ile bağlantılıdır (nazofarenks), alt ucu (hipofarenks) ise yemek borusu ile devam eder. Yutak kanserleri içinde dil kökü, küçük dil, bademcik dokusunun ve yutak arka duvarlarının kanserleri yer alır. Orofarenks ve hipofarenks kanserleri nazofarenks kanserlerine göre oldukça nadir olarak görülür. Dünya çapında yılda toplam 123.000 yeni orofarenks ve hipofarenks kanseri olgusu olduğu tahmin edilmektedir.
Dil kanseri, baş ve boyun kanserinin bir türüdür. Dildeki hücreler kontrolsüz bir şekilde büyüyüp bölündüğünde meydana gelir. Önlenebilir risk faktörleri arasında HPV (insan papilloma virüsü) enfeksiyonu bulunur. Tedavi genellikle cerrahi müdahaleyi içerir. Ancak kemoterapi ve radyasyon tedavisi de içerebilir. Erken teşhis çok önemlidir.
Ağız içinde veya çevresinde bulunan dokularda kontrolsüz hücre büyümesi sonucu oluşan bir kanser türüdür. Dudaklar, dil, diş etleri, yanak içleri, damak ve ağız tabanı gibi bölgelerde gelişebilir. Genellikle ciltteki veya ağızdaki anormal bir yara veya lezyon olarak başlar ve tedavi edilmediğinde çevre dokulara ve diğer organlara yayılabilir. Erken teşhis edilmesi durumunda ağız kanseri tedavi edilebilir bir hastalıktır. Ancak belirtilerin hafif veya geç fark edilmesi nedeniyle birçok vaka ileri evrelerde tanı alır. Yetersiz ağız hijyeni ve HPV enfeksiyonları gibi faktörler ağız kanseri riskini artırabilir.
Yemek borusu kanseri, kişilerin beslenme sırasında aldıkları yiyecekleri boğazdan mideye taşıyan, uzun, kaslı tüp olan yemek borusunda görülen bir rahatsızlıktır. Genellikle kanser yayılıncaya kadar belirgin semptomlar görülmez ve kişiler rahatsızlığı fark etmez. En yaygın türleri skuamöz hücreli karsinom ve adenokarsinomdur. Skuamöz hücreli karsinom, özofagusun üst kısmında gelişirken, adenokarsinom genellikle alt kısımda oluşur. Belirtiler arasında yutma güçlüğü, ağrı, kilo kaybı, hazımsızlık ve özofagus tıkanıklığı yer alabilir. Risk faktörleri arasında kronik reflü hastalığı, obezite ve beslenme alışkanlıkları bulunmaktadır. Erken teşhis ile uzman doktorlar tarafından, ameliyat ve diğer tedavilerle başarılı bir şekilde müdahale edilebilir.
10 Eylül 2024 Salı
Gırtlak Kanseri Artık 40’lı Yaşlarda Da Görülüyor
28 Ağustos 2023 Pazartesi
Heimlich Manevrası Nedir, Nasıl Uygulanır?
500 kez okundu
Öne Çıkan Kanser Yazıları