Rashad Rzazade
2017 yılından bu yana Anadolu Sağlık Merkezi’nde radyasyon onkolojisi uzmanı olarak görevini sürdürüyor.
Uzmanlık
Eğitim
Üniversite
- Azerbaycan Tıp Fakültesi, Azerbaycan 2008
Uzmanlık eğitimi
- Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı, Ankara 2012
- Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı, İstanbul 2015
Çalıştığı Kurumlar
- Texas Üniversitesi MD Anderson Kanser Merkezi’nde Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı
- Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi, Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı
- Anadolu Sağlık Merkezi
- Türk Radyasyon Onkoloji Grubu (TROD)
- Amerikan Radyasyon Onkolojisi Derneği (ASTRO)
- Avrupa Radyoterapi ve Onkoloji Topluluğu (ESTRO)
- Radyocerrahi Derneği (RSS)
- Tedavi planlaması ve planların değerlendirilmesi, Türk Radyasyon Onkoloji Grubu, İstanbul, 21-22 Mart 2015
- Radyasyon Onkolojisinde Kıvrımlı Eğitim, Türk Radyasyon Onkoloji Grubu, İstanbul, 01-02 Kasım 2014
- Radyobiyoloji Kursu, Türk Radyasyon Onkoloji Grubu, İstanbul, 31 Mayıs - 01 Haziran, 2014
- Yumuşak Doku Sarkomunda Modern Yaklaşımlar, Türk Radyasyon Onkoloji Grubu, İstanbul, 29 Mart 2014
- Jinekolojik Kanserde Modern Yaklaşımlar, Türk Tıp Onkolojisi Grubu, İstanbul, 23 Eylül 2013
- Rektum Kanserinde Kanıtlar ve Yeni Zorluklar, ESTRO, İstanbul, 21-24 Mart 2013
- Meme Kanseri Modern Yaklaşımları, Türk Tıp Onkolojisi Grubu, İstanbul, 19-20 Ocak 2013
- CPR Eğitimi, Ankara, 6-10 Şubat 2012
Bilimsel yayınlar
1. Multicenter experience of adult medulloblastoma: A study of Anatolian Society of Medical Oncology (ASMO). Esbah O, Demirci U, Dane F, Günaydın Y, Özdemir N, Siyar Ekinci A, Kodaz H, Yazılıtaş D, Rzayev R, Güney Y, Şeker M, Uysal M, Inal A, Bilici A, Benekli M, ÖksüzoğluB, Büyükberber S. J BUON. 2016 Mar-Apr;21(2):456-60.
2. Retrospective evaluation of premenopausal hormone-sensitive breast cancer patients treated with adjuvant gonadotropin-releasing hormone analogue: Anatolian Society of Medical Oncology (ASMO) study. Demirci A, Alkış N, Dane F, Durnalı A, Yazıcı ÖK, Rzayev R, Kaya S, Yazılıtaş D, İnanç M, Özçelik M, Akman T, Kaplan MA, Günaydın Y, Ulaş A, Sönmez Ö, Tokluoğlu S, Gököz Doğu G, Bal Ö, Gümüş M. Asia Pac J Clin Oncol. 2017 Apr 21. doi: 10.1111/ajco.12685.
3. Biological Subtypes and Distant Relapse Pattern in Breast Cancer Patients After Curative Surgery (Study of Anatolian Society of Medical Oncology). Kaplan MA, Arslan UY, Işıkdoğan A, Dane F, Öksüzoğlu B, Inanc M, Akman T, Küçükoner M, Cinkir HY, Rzazade R, Özkan M, Yılmaz U, Bayoğlu IV, Günaydın Y, Baykara M, Yazılıtaş D, Çubukçu E, Süner A, Ersoy U, Bilici M, Yazıcı O, Çayır K, Demirci U, Uysal M. Breast Care (Basel). 2016 Aug;11(4):248-252. Epub 2016 Aug 9
4. Effects of tamoxifen on urinary incontinence: Case report and review of literature.
Hasanov E, Hasanov M, Kuria IM, Hasanov R, Rzazade R, Jonasch E, Altundag K.
Medicine (Baltimore). 2017 Aug;96(34):e6785. doi:
Bilimsel sunumlar
1. Rashad Rzazade , Mehmet Doğu Canoğlu, Esra Küçükmorkoç, Nadir Küçük, Mustafa Çağlar, Hale Başak Çağlar, Stereotactic Radiosurgery For Spinal Metastases, Novomber 2 – 4, 2017 RSS Annual Scientific Meeting, Las Vegas
2. Rashad Rzazade , Mehmet Doğu Canoglu , Esra Küçükmorkoç, Nadir Küçük, Hale Başak Çağlar, Stereotactic Radiosurgery For The Treatment Of Adrenal Oligometastases, National Lung Congress, 2017 , Antalya, Turkey
3. M. Adli , M. Koc , R. Rzazade, A. Asadollahi Arbatani , H. Alkış ; Tumor Response After Preoperative Chemoradiation Therapy Using Volumetric Arc Therapy With Dose Escalated Simultaneous Integrated Boost in Locally Advanced Rectal Cancer, RSNA 2017 , Novomber 26 to December 1, Chicago
4. M. Adli , M. Koç M. Sevindik, R. Rzazade, A. Asadollahi Arbatani, S. Kaya, E. Sahibov, H. Alkış Predicting Tumor Stage (pT) Using Preoperative FDG Positron Emission Tomography Uptake in Patients With Invasive Ductal Carcinoma of the Breast . ASTRO 2016 , September 25 – 28 , Boston , USA
5. H.B. Çağlar, E. Küçükmorkoç, R. Rzazade, A. Altınok, M. Doyuran, N. Küçük, H. Acar. Use of Maximum Intensity Projection for Target Outlining in Radiosurgery of Early Stage Lung Cancer. The International Stereotactic Radiosurgery Society (IRSS) Congress, 7-11 June 2015, Yokohama, Japan.
6. Altınok, H. Acar, R. Rzazade, N. Küçük, E. Küçükmorkoç, M. Doyuran, H. Mabhouti, H.B. Çağlar. Evaluation of interfarctional bladder doses for two different patient positioning methods in prostate cancer. 3rd ESTRO Forum, 25-28 April 2015, Barcelona Spain.
7. Bilge Aktaş, P. Fulden Yumuk, Faysal Dane, Ali Bilgen, Rashad Rzazade, Hale B. Çağlar, Hasan Batırel, Beste M. Atasoy, N. Serdar Turhal; Survival results in metastatic malignant mesothelioma with chemotherpy Ulusal akciğer kongresi, 2013, Kapadokya.
8. Rzazade R, Kuria İM, Hasanov E, Petekkaya İ, Solak M, Keskin O, Kertmen N, Kuzan TY, Hasanov R, Altundağ K. Osteonecrosis of Jaw as an adverse effect of biphosphanates in breast cancer patients. Anatolia Medical Oncology Group Meeting, 2011, Bodrum
9. Rzazade R, Kuria M, Petekkaya İ, Solak M, Hasanov E, Kuzan TY, Hasanov R, Özışık Y, Altundağ K. Survival analysis of breast cancer patients with isolated bone metastasis. Anatolia Medical Oncology Group Meeting, 2011, Bodrum
10. Hasanov E, Rzazade R, Petekkaya İ, Kuria İM, Kuzan TY, Hasanov R, Altundağ K. Eleven male breast cancer patient: clinical, pathologic features and treatment modalities. Anatolia Medical Oncology Group Meeting, 2011, Bodrum
11. Hasanov E, Rzazade R, Petekkaya İ, Solak M, Keskin O, Kertmen N, Kuria İM, Kuzan TY, Hasanov R, Altundağ K. Malign glial tumors and breast cancer-therapeutic dilemma: three cases. Anatolia Medical Oncology Group Meeting, 2011, Bodrum
12. Hasanov E, Rzazade R, Kuria İM, Petekkaya İ, Solak M, Kuzan TY, Hasanov R, Aksoy S, Özışık Y, Altundağ K. Survival analysis of Her2+ patients according to body mass index. Anatolia Medical Oncology Group Meeting, 2011, Bodrum
13. Petekkaya İ, Rzazade R, Kuria İM, Kuzan YT, Solak M, Keskin O, Kertmen N, Dizdar O, Arslan C, Altundağ K. Clinicopathologic features of breast cancer patients with history of cholecystectomy. Anatolia Medical Oncology Group Meeting, 2011, Bodrum
14. Hasanov E, Kuria İM, Rzazade R, Petekkaya İ, Solak M, Keskin O, Şahin U, Aksoy S, Tuzan TY, Hasanov R, Özışık Y, Altundağ K. Survival analysis of breast cancer patients with brain metastasis. Anatolia Medical Oncology Group Meeting, 2011, Bodrum.
15. Hasanov E, Petekkaya İ, Rzazade R, Kuria İM, Kuzan TY, Altundağ K. Clinicopathologic features of breast cancer with history of appendectomy. Anatolia Medical Oncology Group Meeting, 2011, Bodrum
Sözlü sunum
Stereotactic Radiosurgery For The Treatment Of Adrenal Oligometastases
Rashad Rzazade , Mehmet Doğu Canoğlu , Esra Küçükmorkoç, Nadir Küçük, Hale Başak Çağlar, National Lung Congress , 15 – 18 March 2017, Antalya, Turkey
İlgi Alanları
Radyoterapi olarak da bilinen ışın tedavisi, kanserli hastalarda sık tercih edilen, kanser hücrelerini öldürmek için yoğun enerji ışınlarının kullanıldığı bir tedavi türüdür.
Vücuttaki tüm doku ve organlar farklı hücre türlerinden oluşur. Zaman içinde ölen hücrelerin yerine, sağlıklı hücrelerin bölünmesiyle oluşan yeni hücreler gelir. Böylece kişinin yaşamı boyunca hücre yenilemesi devam eder. Hücrelerin ne zaman çoğalması gerektiği DNA tarafından kontrol edilir. DNA hasarlanmasına bağlı olarak hücreler gerek olmadığı hâlde bölünmeye başlayabilir. Günümüzün ciddi hastalıklarından biri olan kanser, vücudun kendi hücrelerinin kontrolsüz şekilde çoğalmasıyla ortaya çıkan bir rahatsızlıktır.
Tümör, kontrolsüz bölünen vücut hücrelerinin ortaya çıktıkları doku ve/veya organ içerisinde kitlesel olarak büyümeleri sonucunda oluşturduğu kitle ya da şişliktir. Çoğu kemik tümöründe sebep bilinmez. Büyüyen tümör zamanla sağlıklı dokulara yayılarak sağlıklı dokuların anormal dokularla yer değiştirmesine neden olur ve kemiği zayıflatarak patolojik kırıklara yol açar. Eğer gerekli önlem alınmazsa saldırgan tümörler geliştikleri organ sistemi içerisinde işlevsel olarak yetmezliğe ve hatta tüm vücut metabolizmasını etkileyerek yaşamı tehdit edebilir.
Kanser ağrısı; Kansere bağlı olarak normal dokuların tahribi, kan damarlarında tıkanmaya bağlı dolaşım bozukluğu, metastazlara bağlı olarak kemik kırıkları, enfeksiyon, enflamasyon (yangı), tümörün sinirlere bası yapması, içi boş organların veya çeşitli kanalların tıkanması gibi nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabildiği gibi, cerrahi, kemoterapi, radyoterapi gibi kanser tedavi yöntemleri nedeniyle vücutta ortaya çıkan birtakım ağrılardır.
Pankreas kanseri yaygın görülen kanser türlerinden biri. Pankreas kanseri nedir, belirtileri neler, tedavide ne yapılır? Genel cerrahi branşının en zor ameliyatlarından olan “whipple tekniği” nasıl uygulanır.
Yumurtalık kanseri, yumurtalık ya da fallop tüpleri dokusundaki hücrelerin kontrolsüz büyüme ve çoğalma göstermesi ile oluşan tümörlerdir. Yumurtalık kanseri, diğer bir deyişle over kanseri dünya çapında kadınların en sık karşılaştığı kanserler arasında bulunur. Tanı koymak kimi zaman zordur, çünkü belirtiler genellikle son aşamalarda gelişir. Bu durum erken teşhisi önleyebilir. Yumurtalık kanserinde yaygın olarak karşılaşılan belirtiler pelvik ağrı ve karın ağrısı, şişkinlik, anormal kanama ya da vajinal akıntı şeklinde sıralanabilir. Yumurtalık (over) kanseri tedavisinde amaç, tümör yapısının vücuttan uzaklaştırılmasıdır. Ameliyat, kemoterapi, hedefe yönelik terapi ve radyoterapi tedavi yöntemleri arasında bulunur.
Kanser tedavisinde her geçen gün yeni gelişmeler olmaktadır. Uzun yıllardır kullanılan kemoterapi ve radyoterapi yöntemlerine ek olarak son yıllarda immünoterapi adı verilen ilaçlarla kanser hastalığı artık daha uzun süreli kontrol altına alınmaya başlanmıştır. İmmünoterapi ile kişinin bağışıklık sistemi aktive hale getirilerek, kişinin kendi bağışıklık sistemi hücrelerinin kanser hücreleri ile daha etkili savaşması sağlanır.
Kanser, kontrolsüz bir şekilde bölünen ve normal vücut dokusuna sızma ve onu yok etme yeteneğine sahip anormal hücrelerin gelişimiyle karakterize edilen çok sayıda hastalıktan herhangi birini ifade eder. Vücudun her yerine yayılma yeteneğine sahip olan hastalık, dünyada ikinci önde gelen ölüm nedenidir. Ancak kanser tarama, tedavi ve önlemedeki gelişmeler sayesinde birçok kanser türünde sağ kalım oranları artar.
Deri kanseri, deride yer alan hücrelerde DNA hasarı ortaya çıktığında ve bu hasar tamir edilemediğinde hasarlı hücrelerin kontrolsüz çoğalması sonucu ortaya çıkar. Deri kanserlerinin %99’undan fazlasını üç tip kanser oluşturur.
Larenks kanseri olarak da bilinen gırtlak kanseri solunum yollarını etkileyen önemli bir sağlık sorunudur. Gırtlak, solunumun sağlanması ve sesin oluşturulmasında önemli rol oynayan bir organdır. Bu kanser türü, gırtlağın içindeki hücrelerin kontrolsüzce çoğalarak yayılmasına ve tedavi edilmediğinde ciddi sağlık problemlerinin oluşmasına yol açabilir.
Kanser; günümüzde insan sağlığını tehdit eden ve çözümü için yoğun çaba sarf edilen önemli sağlık sorunlarının başında gelir. Günümüze kadar çeşitli tanı ve tedavi yöntemleri kullanılsa da, kanserin giderilmesinde hala etkili bir metot belirlenmiş değildir. Bu nedenle, kanser üzerine uluslararası çevrede çok sayıda araştırma yürütülmekte, tanı ve tedavi yöntemleri bakımından çok farklı teknolojiler kullanılmaktadır. Bu yöntemlerden biri de likit biyopsidir.
Palyatif bakım; yaşam boyu tedavi sürecinde hasta ve ailenin yaşadığı olumsuzlukların ve hastalığa bağlı komplikasyonların azaltılması, yaşam kalitesinin yükseltilmesi açısından oldukça etkilidir.
Akciğer, göğüste nefes almayı kontrol eden iki süngerimsi organdır. Akciğer kanseri, bu organdaki hücrelerin büyümesiyle başlar. Dünya çapında kansere bağlı ölümlerin önde gelen nedenidir. Tedaviler arasında cerrahi, kemoterapi, immünoterapi, radyasyon ve hedefli ilaçlar bulunur. Yüksek risk altındaysanız tarama önerilir. Tedavilerdeki gelişmeler son yıllarda akciğer kanseri ölümlerinde önemli bir düşüşe neden olmuştur.
Halk dilinde kan kanseri olarak geçen lösemi, kanser türleri içerisinde en çok görülen türlerden biridir. Kemik iliği ve lenfatik sistem kaynaklıdır. Bazı türleri çoğunlukla çocuklarda görülmekle beraber yetişkinlerde de görülen farklı türleri de vardır. Erken teşhis diğer tüm kanser türlerinde olduğu gibi lösemide de önem arz eder. Lösemi her ne kadar karmaşık bir tedavi sürecini içerse de geliştirilen yöntemler ve stratejiler sayesinde gün geçtikçe daha iyi bir noktaya gelmektedir.
Lenf sistemi lenfatik sistem ya da lenfoid sistem olarak da bilinir. Bu sistem hem dolaşım sistemiyle hem de bağışıklık sistemiyle ilişkilidir. Lenf düğümleri ve lenf damar ağından oluşan bu sistemde lenf sıvısı adı verilen kan plazması ve akyuvarlardan oluşan sıvı dolaşmaktadır. Bu akyuvarlar hastalık yapıcı etkenlere karşı savaşarak bağışıklıkta görev almaktadır. Lenf düğümleri ise yabancı hastalık etkenlerinin temizlenmesinde filtre görevi görerek enfeksiyon oluşumu ve diğer hastalıklara karşı koruma sağlamaktadır. Lenf sisteminin ana hücreleri olan lenfositlerin kontrolsüz büyümesi ve çoğalmasıyla lenf kanseri denilen hastalık meydana gelmektedir. Vücutta tutulum gösterdiği bölgeye bağlı olarak değişik belirtiler gösteren bu hastalığa en çok lenf bezlerinde rastlanmaktadır.
Rahim ağzı kanseri, kadınlarda en çok görülen kanser türlerinden biridir. Ülkemizde her yıl binlerce kadın rahim ağzı kanseri teşhisi almakta, binlerce kadın da rahim ağzı kanseri nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Aşılama ve tarama ile rahim ağzı kanserine bağlı ölümlerin önüne geçmek mümkündür.
Vulva kanseri kadın genital organının dış yüzey bölgesinde ortaya çıkabilen kötü huylu tümöral oluşumlara verilen isimdir. Vulva klitorisi ve labia adı verilen vajinal dudakları da içine alan ve üretra (idrar kanalı) ve vajinayı çevreleyen cilt bölgesidir. Vulva kanseri sıklıkla vulvada kaşıntıya neden olan bir kitle veya yara olarak ortaya çıkar. Her yaşta ortaya çıkabilmesi de en sık olarak yaşlı erişkinlerde teşhis edilen bir kanser türüdür. Vulva kanseri tedavisi genellikle kanserli doku ve çevresindeki az miktarda sağlıklı dokuyu çıkarmak yoluyla gerçekleştirilen ameliyatı içerir. Bazen bu ameliyat vulvanın tamamının çıkarılmasını gerektirebilir. Ne kadar erken teşhis edilirse kapsamlı cerrahiye ihtiyaç duyulma olasılığı o oranda azalır. Bu nedenle erken teşhis ve tedavi önemlidir.
Human papilloma virüsü çift zincirli DNA içeren bir virüstür. Halen tüm dünyada yaklaşık 630 milyon kadının infekte olduğu HPV, cinsel ilişki ve cinsel temas yoluyla bulaşmaktadır. Diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklardan farklı olarak, cinsel ilişki esnasında direkt penetrasyon olmadan sürtünme, cilt teması (kuteneokutenatal ya da skrotovulvar temas) ile de geçiş olabilir ve bu nedenle prezervatiflerin koruyuculuğu HPV açısından sınırlı kalabilmektedir. Amerika’da Center for Disease Control cinsel olarak aktif kadın ve erkeklerin %50’sinin hayatlarının bir döneminde HPV virüsü ile karşılaşacağını bildirmektedir. Amerika’da bir popülasyon bazlı çalışmada cinsel olarak aktif her dört kadından birinde HPV DNA’sının pozitif olduğu bulunmuştur.
Testisler skrotum adı verilen deri bir kese içerisinde korunan, penisin hemen arkasında bulunan erkek üreme sisteminin temel organlarındandır. Testisler spermlerin hem üretildiği hem de depolandığı yerdir. Testisler ayrıca ana cinsiyet hormonu olan testesteronun üretimini de gerçekleştirir. Testis hücrelerinde meydana gelen kontrolsüz büyüme ve çoğalma ile tümörleşme gerçekleşir. Testis kanserleri erkeklerde en sık rastlanan üreme sistemi kanserlerindendir. Testis kanseri uzun dönem belirti vermeden ilerleme özelliğine sahiptir. Fakat aynı zamanda tedavi oranının ve başarısının en yüksek olduğu kanserlerdir. Bu yüzden erken tanı büyük önem taşımaktadır.
Prostat bezi erkeklerde bulunan, idrar kesesinin hemen altında, taban kısmı mesane ile temasta olan piramidimsi yapıya sahip erkek üreme sistemi elemanı bir organdır. Prostat, idrar kesesinden idrarın akışını sağlamada görevli kanal olan prostatik üretranın çevresini sarmaktadır. Prostat henüz ergenliğe girmemiş erkek bireylerde 2 gram iken yaşla beraber büyüyerek 52 yaştan önceki yetişkin erkek bireylerde 20 grama kadar ulaşmaktadır. Prostat erkek üreme sisteminde önemli görevli olan doğurganlığı etkileyen bir bezdir. Ana görevi spermi besleyen sıvıyı üretmek ve spermlerin semen sıvısı içinde korunmasını sağlamaktır. Prostat kanseri, prostat bezinin yapısında bulunan hücrelerin kontrolsüz bölünme, çoğalma ve büyüme yeteneği kazanarak kanserleşmesidir. Prostat kanseri erken dönemde genellikle belirti vermediğinden tanı gecikebilmekte ve metastaz olasılığı artmaktadır.
Mesane kanseri, böbreklerden başlayarak idrar yolları boyunca ortaya çıkan kanserler arasında, ikinci sıklıkta karşılaşılan kanserdir. Mesane kanserlerinin yaklaşık olarak üçte ikisi ölümcül bir seyir izlemeyen ancak tekrar etme eğilimindeki oluşumlar iken üçte biri ise kas dokusuna ve ardından vücudun geri kalanına yayılma (metastaz yapma) potansiyeline sahip kötü seyirli oluşumlardır.
Yumuşak doku kanseri tıpta bilinen adıyla sarkom, bağ dokularda oluşan kötü huylu habis tümörleridir ve nadir görülen bir kanser türüdür. Yumuşak dokular, vücutta organların içinde ve etrafında bulunan bu organlara destek olan, birleştiren ya da etrafını saran dokulardır. Yumuşak dokulara örnek olarak kas, damar, sinir, tendon ve eklem iç yüzeyi sayılabilir. Sarkom çocukluk çağında, genç erişkinlerde ve ileri yaştaki kişilerde de görülür. Bu kanser türü kendisini yumuşak dokularda bir yumru veya ele gelecek şekilde kitle oluşumu olarak gösterebilir. Sarkomlar tüm vücutta görülebilir ama en sık kol, bacak ve karın bölgesine yerleşirler. Oluşan kitleler ağrılı ya da ağrısız şekilde her iki durumda da meydana gelebilir. Yumuşak doku kanserinin kesin tanısı biyopsi ile konularak tedavi planı oluşturulabilir. Hastalığın seyrine göre cerrahi müdahaleler, radyoterapi, kemoterapi veya akıllı ilaç gibi tedavi yöntemleri uygulanır.
İnsan vücudunda pek çok bölge tümör oluşumu için elverişlidir. Bunlardan biri de vücudun büyük kısmını kaplayan kemiklerdir. Kemiklerde meydana gelen kontrolsüz hücre bölünmeleri ile tümörler meydana gelebilir. Bu tümörlerin kötü huylu olması ise kemik kanseri olarak adlandırılır. Kemik kanserinin en yaygın semptomu, tümörün yayılması veya bir tümör tarafından zayıflatılan kemiğin kırılmasının neden olduğu ağrıdır. Ayrıca kemikte sertlik ve hassasiyet hissedilebilir. Bazen yorgunluk, ateş, şişlik ve tökezleme gibi başka belirtiler de olabilir, ancak bunlara başka koşullar da neden olabilir. Kemik kanseri teşhisi doktor tarafından yapılan tetkikler ile gerçekleştirilir.
Safra kesesi, sindirim sistemine ait, yağ metabolizması için gerekli olan safra sıvısının üretilmesinde görev alan bir organdır. Safrayı depolayan ve salgılayan safra kesesi, karnın sağ üst kısmında konumlanır. Çeşitli sebeplerden dolayı safra kesesi hücrelerinde değişimler görülmeye başlanabilir ve bu hücresel değişim kanser gelişimine neden olabilir. Karın bölgesinde ağrı, şişkinlik gibi belirtilerle hissedilmeye başlayan safra kesesi kanseri müdahale edilmesi gereken, ciddi tıbbi durumlardan biridir.
Karaciğer içerisinde gelişen kötü huylu tümöral oluşumlar, karaciğer kanseri olarak isimlendirilir. Karaciğer, vücudun en büyük iç organıdır. Başta çeşitli atıkların vücuttan uzaklaştırılması, çeşitli besin maddelerinin emilimi ve yara iyileşmesi olmak üzere birçok yaşam fonksiyonunun gerçekleştirilmesinden sorumludur. Karın bölgesinin sağ üst bölümünde yer alan karaciğer, aynı zamanda safra üretiminden sorumludur.
Nazofarenks kanseri, baş boyun kanserlerinin sık görülen bir alt tipidir. Bu kanserler diğer baş boyun malignensilerinden etiyolojik, epidemiyolojik, histopatolojik özellikler, hastalığın biyolojik davranışı ve tedavisi açısından önemli farklılıklar göstermektedir. Bu nedenle nazofarenks kanserleri diğer baş boyun malignensilerinden ayrı olarak ele alınmalıdır. Erken teşhis koymanın zor olduğu bu kanser türünün tedavisi ise genellikle radyoterapi ve kemoterapi ile yapılır.
Farenks (yutak), burun ve ağız boşluğunun arkasında yer alır. En üst bölümü burun boşluğu ile bağlantılıdır (nazofarenks), alt ucu (hipofarenks) ise yemek borusu ile devam eder. Yutak kanserleri içinde dil kökü, küçük dil, bademcik dokusunun ve yutak arka duvarlarının kanserleri yer alır. Orofarenks ve hipofarenks kanserleri nazofarenks kanserlerine göre oldukça nadir olarak görülür. Dünya çapında yılda toplam 123.000 yeni orofarenks ve hipofarenks kanseri olgusu olduğu tahmin edilmektedir.
Dil kanseri, dilin tüm bölgelerinde bulunan hücrelerden gelişen ağız kanseri türlerinden biridir. Bu durum, ağız içinde tümörler al oluşumlar ve lezyonların oluşmasına yol açabilir. Dil kanseri, dilin hangi bölümünde geliştiğine bağlı olarak farklı alt türlere ayrılır. Bu türlerin kendine has belirtileri vardır. Dil kanserinin genel olarak en yaygın belirtisi ise dil üzerinde iyileşmeyen yaralar olmasıdır. Dil kanseri, sıklıkla yaşlı bireylerde daha sık görülmekle beraber genç-orta yaşlarda da son dönemlerde görülme artışında bir meyil vardır. Erken teşhis ve tedavi ile kontrol altına alınarak tedavisi gerçekleştirilebilir.
Baş boyun kanserleri, vücudun baş ve boyun bölümünde oluşabilen kanser hücrelerinin kontrolsüz ve anormal olarak çoğalmasına verilen isimdir. Baş boyun kanserlerinin erken teşhis edilmesi ve erken tedavisi son derece önem taşımaktadır. Yaygın olarak görülebilen baş boyun kanserlerinin tedavisi olabileceği gibi bazı durumlarda kalıcı hasarlar da verebilir. Bu hasarları önlemek için bazı tedavi yöntemleri uygulanarak kanser hücrelerinin yok edilmesi ya da ilerlemenin durdurulması sağlanabilir.
Ağız kanseri, dünya çapında bir sağlık problemi olup, baş boyun kanserleri sıralamasında gelişmiş ülkelerde en sık ülkemizde ise 2. sırada yer alır. Birçok rahatsızlıkta olduğu gibi erken tanı ve tedavinin son derece önemli olduğu bir kanser türüdür. Baş boyun kanserleri içerisinde değerlendirilen ağız kanseri, yanak içi ve diş etleri de dahil olmak üzere bu bölgenin herhangi bir bölgesinde gelişen kanser türlerini tanımlar. Oral kanser olarak da isimlendirilen bu kötü huylu tümöral yapılar, genellikle ağız içi, dil ve dudaklardaki skuamöz (yassı) hücrelerden köken alır. Bu kanser türü hakkında daha ayrıntılı bilgi almak için yazının devamını takip edebilirsiniz.
Rektum kalın bağırsak denilen kaslı kanalın son 15 cm‘lik önemli bir sindirim sistemi parçasıdır. Bu 15 cm’lik alanda oluşum gösteren tümör hücreleri belli bir sayıya ulaştıktan sonra rektum kanserini oluşturabilir. Ölüm oranı yüksek bir kanser türüdür, bu nedenle erken teşhis ve tedavi kritik bir öneme sahiptir. Rektum kanseri bazı durumlarda semptom göstermeden gelişebilir. Hastaların bir kısmında rektal kanama, ishal, kabızlık ve açıklanamayan kilo kaybı gibi belirtiler gözlenebilir. Ailede bulunan rektum kanseri öyküsü ve kalıtsal bazı bozukluklar rektum kanseri riskini artırabilir. Tedavi prosedürleri kanserin seviyesine göre değişiklik gösterebilir. Genel olarak uygulanan tedaviler ise ameliyat, kemoterapi, radyasyon tedavisi ve hedefe yönelik tedavi şeklindedir.
Pankreas kanseri, karın bölgesinde bulunan ve sindirime yardımcı bir organ olan pankreası etkileyen bir rahatsızlıktır. Belirtiler arasında bulantı, şişkinlik, yorgunluk, sarılık ve iştahsız bulunabilir. Tedavi ameliyat, kemoterapi ve radyasyon gibi yöntemleri içerir. Hastalığın erken evrelerde tespit edilmesi zor olduğundan ciddi komplikasyonlar içerebilir.
Mide kanseri, midenin yüzeyini kaplayan hücrelerin kontrolsüz büyüme ve çoğalması sonucu oluşan bir kanser türüdür. Yemek borusu ile midenin birleşim yerinde veya midenin gövdesinde oluşabilir. Diğer kanserlere nazaran daha yavaş gelişim gösterir.
Cilt kanseri, sanılanın aksine yaygın bir kanser türüdür. Yapılan araştırmalar, neredeyse beş kişiden birinin yaşamının bir döneminde cilt kanserine yakalandığını kanıtlamıştır (1). Bunun yanında hastalığın erken teşhis edilmesi ile tamamen tedavi edilmesi mümkündür. Yaygın olarak kullanılan tedavi yöntemleri arasında eksizyon, kriyoterapi, kemoterapi, radyasyon ve mohs cerrahisi gibi yöntemler yer alır. Hastalığın türüne veya ilerleme durumuna göre uygun tedavi yöntemleri kullanılabilir. Ayrıca birkaç tedavi yönteminin bir arada kullanılması da söz konusu olabilir. Erken teşhis, hastalığın tamamen tedavisine olanak sağladığı için ciltte meydana gelen her türlü değişimin dikkate alınması önemlidir. Cilt kanserinden kaçınmak için en az yılda bir kere dermatoloğa muayene olmak önem taşır.
Rahim ağzı kanseri, kadın üreme sağlığını ciddi şekilde tehdit eden bir hastalık olarak, erken tanı ve doğru tedavi yöntemleri ile başarılı bir şekilde yönetilebilir. Robotik cerrahi, minimal invaziv bir tekniktir. Bu sayede hastalara daha az ağrı, daha kısa iyileşme süresi ve daha az komplikasyon riski ile tedavi olma imkanı sağlar. Rahim ağzı kanseri tedavisinde robotik cerrahi, cerrahların hassas bir şekilde çalışmasına olanak tanır. Bu da kanserli dokunun maksimum etkinlikle çıkarılmasını mümkün kılar.
Bazen doktorlar ameliyat sırasında yardıma ihtiyaç duyar. Özellikle de daha küçük ve hassas hareketler gerektiren operasyonlar zorlayıcı olur. Robotik cerrahinin devreye girdiği yer de burasıdır. Robotik veya robot destekli cerrahi, doktorların zorlu tıbbi prosedürleri daha fazla doğruluk ve kontrolle gerçekleştirmesini sağlar. Gelişmiş bilgisayar teknolojisini yetenekli cerrahların deneyimiyle birleştiren bu teknoloji, cerraha vücudun karmaşık anatomisinin 10x büyütülmüş, yüksek çözünürlüklü, 3 boyutlu görüntüsünü sağlar.
Robotik cerrahi, cerrahi bölgenin net ve büyütülmüş bir görüntüsünü sunarak cerrahların tümör üzerinde gelişmiş doğruluk ve esneklikle ameliyat yapmalarına olanak tanır. Robotik cerrahi, özellikle hastalık erken evrelerindeyse en umut verici prostat kanseri tedavi seçeneklerinden biridir. Son zamanlarda prostat kanserinde, hastalığın prostat bezinin dışına yayılmadığı (lokalize olmadığı) durumlarda robotik cerrahi standart kanser tedavisi haline gelmeye başlamıştır. Robotik prostatektomi veya prostat kanseri için robotik operasyon, daha az ağrı ve kan kaybı, minimal doku hasarı, daha az yara izi, daha kısa hastanede kalış süresi ve daha hızlı iyileşme ile ilişkilidir. En önemlisi, robotik prostatektomi geçiren kanser hastalarında enfeksiyon riski de önemli ölçüde daha düşüktür.
Endometrial kanser, rahimdeki hücrelerin büyümesi ile başlayan bir kanser türüdür. Rahim, fetal gelişimin gerçekleştiği içi boş, armut biçimli pelvik organdır. Endometrial kanser, endometrium adı verilen, uterusun iç yüzeyini oluşturan hücre tabakasında başlar. Endometrial kansere bazen rahim kanseri denir. Rahim sarkomu da dahil olmak üzere başka kanser türleri de rahimde oluşabilir, ancak bunlar endometriyal kanserden çok daha az yaygındır. Endometrium kanseri sıklıkla erken evrede bulunur çünkü semptomlara neden olur. Çoğunlukla ilk belirti düzensiz vajinal kanamadır. Endometrium kanseri erken tespit edilirse, rahmin cerrahi olarak çıkarılması sıklıkla tedavi eder.
Penis kanseri, sperm ve idrarın vücuttan atıldığı erkek cinsel organı olan peniste oluşan nadir bir kanserdir. Penis kanserinin en yaygın türü skuamöz hücreli karsinom (derinin üst tabakasındaki düz hücrelerde başlayan kanser) olarak bilinir. Genellikle sünnet derisinin (penis başını kaplayan gevşek deri) üzerinde veya altında oluşur. Penis kanserinin belirtileri arasında yaralar veya diğer cilt değişiklikleri, akıntı ve kanama yer alır. İnsan papilloma virüsü (HPV), penis kanseri vakalarının yaklaşık üçte birine neden olur. Sünnet (sünnet derisinin alınması) HPV'nin önlenmesine ve penis kanseri riskinin azaltılmasına yardımcı olabilir. Erken teşhis edildiğinde penis kanseri genellikle tedavi edilebilir.
Pankreas kanseri, pankreastaki hücrelerin büyümesi ile başlayan bir kanser türüdür. Pankreas midenin alt kısmının arkasında yer alır. Yiyecekleri sindirmeye yardımcı olan enzimleri ve kan şekerini yönetmeye yardımcı olan hormonları üretir. Pankreas kanserinin en sık görülen türü pankreas duktal adenokarsinomudur. Bu pankreas kanseri türü, sindirim enzimlerini pankreastan dışarı taşıyan kanalları kaplayan hücrelerde başlar. Pankreas kanseri nadiren tedavi şansının en yüksek olduğu erken evrelerinde bulunur. Bunun nedeni genellikle diğer organlara yayılana kadar semptomlara neden olmamasıdır. Sağlık ekibi tedavi planını oluştururken pankreas kanserinin boyutunu göz önünde bulundurur. Tedavi seçenekleri arasında ameliyat, kemoterapi, radyasyon terapisi veya bunların bir karışımı yer alabilir.
Kanser şüphesinin olduğu durumlarda tanı için başvurulan görüntüleme yöntemlerinden PET/CT, yapay zeka ile donatılırsa ne olur? İşte bu soruya cevap veren PET/CT Omni Legend, hızlı tarama, yüksek kalitede görüntüleme ve daha pek çok avantajıyla öne çıkan yenilikçi bir teknoloji sunuyor…
Tiroid kanseri, tiroid bezinde başlayan kontrolsüz hücre büyümeleridir ve birçok türü vardır. Çoğu tür yavaş büyüse de bazı türler agresif olabilir. Bu kanser türü başlangıç aşamasında herhangi bir belirtiye neden olmayabilir, ancak kanserli doku büyüdükçe boyunda şişlik, ses değişiklikleri ve yutma güçlüğü gibi belirtilere neden olabilir. Tiroid kanserleri, tüm kanser içerisinde yaklaşık olarak %1 oranında görülür [1]. Özellikle son yıllarda kadın nüfusunda gelişme sıklığı artış göstermiştir. Tanı aşamasında görüntüleme yöntemlerine başvurulabilir. Tiroid kanserlerinin çoğu çeşitli prosedürlerle tedavi edilebilir ve tedavilere en iyi yanıt veren kanser türleri başlangıç aşamasındaki küçük tümörlerdir.
Meme hücrelerinin kontrolden çıkarak tümör oluşturduğu bir hastalıktır. Kontrol altına alınmadığında, tümörler tüm vücuda yayılabilir ve ölümcül olabilir. Meme kanseri hücreleri, memenin süt kanallarının veya süt üreten lobüllerinin içinde başlar. En erken form yaşamı tehdit edici değildir. Erken evrelerde tespit edilebilmesi de tedavi edilebilirliği yükseltir. Invazyon aşamasında ise kanser hücreleri meme dokusuna yayılabilir. Bu, yumrulara veya kalınlaşmaya neden olan tümörler oluşturur. İnvaziv kanserler yakındaki lenf düğümlerine veya diğer organlara yayılabilir. Metastaz yaşamı tehdit edici ve ölümcül olabilir. Tedavi kişiye, kanser türüne ve yayılımına göre belirlenir. Tedavi cerrahi, radyasyon terapisi ve ilaçları birleştirir.
Deri vücudu ısı, ışık, mikroorganizmalar, yaralanma vb. dış faktörlere karşı koruyan bir organdır. Organlar için hayati bir bariyer görevi taşıyan deri, vücut ısısını sağlamaya, çevreden çeşitli sinyaller almaya ve bağışıklık sistemi savunmasını sağlamaya yardımcıdır. Deri kalınlığı ve dokusu herkeste aynı olmayabilir. Bununla birlikte tüm insanlarda deri üç katmandan oluşur. Cildin en dış katmanı epidermistir ve cilde rengini veren melanositleri içerir. Epidermisin altında yer alan dermis yağ bezleri, kıl kökleri, sinir uçları ve ter bezlerini barındırır. En alt katman olan hipodermis yağlı bir doku olup vücut yağının depolandığı katmandır. Her katmanın farklı fonksiyonları bulunabilir. Dermiste bulunan yağ bezleri kıl köklerini kaplayarak kırılganlığı azaltmaya yardımcı olan küçük bezlerdir. Bu yağ dokusundaki hücrelerin aşırı şekilde büyümeleri sonucu oluşan yumrulara yağ bezesi denir. Yağ hücrelerinin bulunduğu her bölgede oluşabilen yağ bezesi iyi huylu ve genellikle zararsızdır. “Lipom” olarak bilinen yağ bezeleri ağrısız, hareketli ve yağlı yumrular şeklindedir. Genellikle 40-60 yaş yetişkinlerde görülebilir. Kanserli lipom oluşması nadirdir ve “liposarkom” olarak adlandırılır (1, 2).
Lenfoma, bağışıklık sisteminin parçalarından biri olan lenfatik sistemden köken alan kanserleri anlatan genel bir terimdir. Lenfomalar; lenf bezi kanseri olarak bilinirler ancak organlarda da lenf bezini tutmadan hastalık ortaya çıkarabilir.
Meme kanserinin sık görülmesi, sıklığın giderek artması, erken evrede tedavi edilebilir olması ve erken evrede tanı koymanın günümüz koşullarında olanaklı olması meme kanserinde tarama yöntemlerinin önemini arttırmaktadır.
Bazı kanser çeşitleri özellikle çocukluk çağında daha fazla oluşur. Bu kanserlerin erken tespiti özellikle ailelerin belirtiler hakkında bilgi sahibi olmasıyla daha olasıdır. Erken tespit edilen kanserlerin tedavisi daha kolay olabilirken yayılma ihtimalinin de önüne geçilmiş olur.
Yemek borusu kanseri, kişilerin beslenme sırasında aldıkları yiyecekleri boğazdan mideye taşıyan, uzun, kaslı tüp olan yemek borusunda görülen bir rahatsızlıktır. Genellikle kanser yayılıncaya kadar belirgin semptomlar görülmez ve kişiler rahatsızlığı fark etmez. En yaygın türleri skuamöz hücreli karsinom ve adenokarsinomdur. Skuamöz hücreli karsinom, özofagusun üst kısmında gelişirken, adenokarsinom genellikle alt kısımda oluşur. Belirtiler arasında yutma güçlüğü, ağrı, kilo kaybı, hazımsızlık ve özofagus tıkanıklığı yer alabilir. Risk faktörleri arasında kronik reflü hastalığı, obezite ve beslenme alışkanlıkları bulunmaktadır. Erken teşhis ile uzman doktorlar tarafından, ameliyat ve diğer tedavilerle başarılı bir şekilde müdahale edilebilir.
Beyin kanseri, beyinde ortaya çıkan kötü huylu tümör hücrelerinin hızlı ve kontrolsüz şekilde çoğalması ve büyümesidir. Beyin kanserine neden olan hücreler, kendi kendini yenileme özelliğine sahiptir. Beyin tümörleri, hipofiz ve epifiz bezinde, beyin yüzeyindeki zarda ve sinirlerde ortaya çıkabilir. Vücudun diğer yerlerinde ortaya çıkan ve yayılarak beyni etkileyen ikincil tümörler, beyinde direkt ortaya çıkan birincil beyin tümörlerinden daha yaygındır. En yaygın görülen beyin kanseri vakaları ikincil beyin tümörlerinden kaynaklanır. 2022 yılında dünya genelinde yaşları ortalaması 59 olan 1.900'den fazla kişiye beyin kanseri tanısı konulduğu bilinmektedir.
Öne Çıkan Kanser Yazıları
- Yeni Salgın Hastalık: Mide Bulantısı, Ateş ve Kusma Belirtileri
- Oruç Tutanlara 6 Beslenme Önerisi
- X Hastalığı (X Virüsü) Nedir?
- Kanser Nasıl Oluşur?
- Yumurtalık Kisti Nedir?
- Rahim Ağzı Kanseri
- Testis Kanseri Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
- Mesane Kanseri Belirtileri, Tanı ve Tedavi Süreci
- Karaciğer Kanseri
- Mide Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavisi Nedir?